Gork'un Öfkesi

47 50 0
                                    


Karanlık kendi arasında sürekli çatışır. Sanılanın aksine aydınlık , karanlık tarafın düşmanı değil içerisinde yaşadığı ayrılığı dengeleyen güçtür. Bu sebepten bilinmez ki karanlık ile karanlığın çarpışmasında asıl kaybeden aydınlıktır. Aydınlık taraf denge kurma hükmüne sahiptir. Kurduğu denge bozulursa bunun cezasını yok olarak çeker. Sonuç olarak karanlık , karanlık tarafı yenerse kaybeden aydınlık taraf olur.

Karanlık diyarın acımasız avcısı , cehennemin kurduna yenik düşmüştü. Bu savaşı kazanan Alf, aslında boyun eğmiş olduğundan habersiz inine yol almıştı.

Hiddetli bir hırlamayla kudretli göğsünü geren Alf inine döndüğünde onu bekleyen gaddar ateş çehresini çembere almıştı. Gork öfke dolu kıvılcımlar saçarak kurdun etrafını sardı. Alf karşısında ne olduğunu bilmiyordu ancak onun yuvasına girmişti. Ölmesi gerekiyordu. O korkusuzdu ,hiçbir şeyden korkmazdı. Gork'a boyun eğmeyecek bir varlık varsa hiç kuşkusuz bu oydu.

" Sen ! " dedi Gork titreşen kıvılcımlarla. " Nasıl olur da o çocuğu öldürmezsin ?" Alf kara gövdesini ileri sallayarak hırladı. Gork öfke kıvılcımlarını Alf'in çehresinde savurarak bir sarmal oluşturdu. Bu sırada Alf boğuk bir ses duydu. " Cezasını çekeceksin !" Alf öfke dolu gözlerini sarmalın içerisinde dolaştırırken sarmal , kıvılcım saçarak Efendinin boyutuna açıldı. Alf kendisini çekiştiren gölgeleri hissediyordu ancak bir türlü dişlerini onlara geçiremiyor onları parçalarına ayıramıyordu. Öfkeyle hırladı ve pençelerini savurdu. Gölgeler alay edercesine güldüler. Onu sarmaldan çekip derin çukura ittiler. Kızıl çirkin yaratıklar ellerinde mızraklarla dans ediyor ve ölüm maaşını söylüyorlardı. İblisler kızıl gövdelerinden saçılan siyah toz bulutlarını kurdun üzerine serpiştiriyor , anlamadığı dilden konuşuyorlardı. Birkaç tanesi üzerine eğilip mızraklarıyla vuruyordu ona. Öfkeden deliren Alf birini boğazından tutup geriye savurdu. İblisler bir ağızdan yüksek sesler çıkartıp kaçıştılar. Diğerlerinden daha büyük olan iblis tıslayarak kurdun yanına geldi.Büyük kızıl yaratık ona bakıp iğrenç tırnaklarını kurdun üzerine savurdu. Kurt hiddetle dikildi ve salyalar akan dişlerini iblisin boğazına geçirip sağ sola salladı. Sonunda öfkeyle fırlatıp attığı iblis kıvılcımlar çıkartarak yok oldu. Tüm bu kargaşayı durduran o otoriter ses bir gökgürültüsü gibi yankılanarak ateş yığınları oluşturdu. " Yeter sizi aptal mahlukatlar, defolun ! "

Alf kızgın gözlerle ateş yığınına baktı. Ateş yığını ona dönerek konuşmaya devam etti. " Ben senin efendinim. Ne dersem onu yapmak zorundasın! " Alf bu sözlerin üzerine şaşkın bakışlarla karşılık verdi. Tekrar bağırdı ateş yığını. " Ben senin efendinim!" Sonunda Alf öfkeyle dişlerini gösterip sırtında ki tüyleri kabarttı. Hayatında hiç bu kadar öfke dolu hissetmemişti. " Benim efendim yok!" Gork ateş yığınlarını yükselterek öfke dolu bir cevap verdi. " Damarlarında gezen kudret benim eserim. Sen benim hizmetkârımsın. Ne dersem yapmak zorundasın." " Hayır! " diye haykırdı Alf. " Kimse benim efendim değil."
" O hâlde kaderin, yok olmak olacak."
" Sen benim efendim değilsin..." Gork öfkeyle kükredi. Kıvılcımlar göğe yükseldi. Derin katmanlar sallanıp birbirine karıştı. Cehennem lavları titreyip dans eder gibi sarsıldı. İblisler bir sağ bir sola kaçıştı. Yeryüzü deprem olur gibi sarsıldı. İnsanlar yere yığılıp ölümün soğuk nefesini içine çekti. Bulutlar kararıp toz bulutu haline geldi.

Alf boğazını saran karanlık gölgeler tarafından itilip kakıldı. Öfkeyle karşılık verdi ancak onlara dokunamadı. Onu sürükleyip lavların arasına attılar. Kısa süre sonra lavlar yükselmeye ,sarmal oluşturarak uğultular çıkarmaya başladı. Alf kurtulmaya çalışıyordu ancak bu imkansızdı. Lavlar onu savurup sarmalın içerisinde bir aşağı bir yukarı çekistirdi. Sonunda cehhennemin diplerine doğru hareketlenen lav gölü öfkeyle titreyip Alf'i sarsmaya devam etti. Karanlık ve lavların çevrelediği ölüm kokan bir yere kurdu bırakıp gitti.

Alf sendeleyerek ayağa kalktı. Öfkeyle uludu. Öfkeden gözü görmez şekilde hırlayıp tuhaf sesler çıkartıyordu. Gözünü etrafta gezdirirken salyaları öfke nöbetiyle akıyordu.

Bir kasabadaydı. Boş, karanlık... Sessiz bir ölüm gibi her yeri karanlığa bürünmüş, koyu kanın üzerine leke misali yapışmış, dehşeti son zerresine kadar yaşamış bir kasabaydı burası. Bir zamanlar Volmer'in ölüm ile yaşam arasında kaldığı, yaşamak için savaştığı kasabaydı burası. Lâtes kasabası...

ALF : ÖLÜMÜN DİŞLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin