Karanlık göğün altında soğuk yağmurun içine işleyen serinliği düşüncelerini bırakıp yarına odaklanmasına sebep olmuştu. O kurdu avlayıp evine dönecekti. Volmer annesiyle ve amcasıyla konuşmuş onlara yalvarmıştı. Ancak ikisi de buradan kaçmanın korkaklık olacağını ve kaçsalar bile daha kasabanın sınırına ulaşamadan yakayı ele vereceklerini söylemişlerdi. Adam kurtlara yem olmaktan kadın ise bir başka erkekle görülmenin namusuna leke süreceği korkusuyla küçük çocuğun yalvarışını kayıtsızlıkla dinlemişti. Volmer için avdan kurtuluş yoktu. Ölmek ya da öldürmek. Yapması gereken buydu ve yapmaktan başka çaresi yoktu. Ne olursa olsun yapması gerekeni yapacaktı. Çünkü kaderi buna bağlıydı.
O dönemlerde Alf yaşıyor olsaydı ve küçük çocuğu görmüş olsaydı kuşkusuz acısını dindirmek için onu parçalara ayırır ve bundan büyük bir keyif duyardı. Gerçi o her avdan keyif alırdı. Kara gövdesinin altında yok olmaya yüz tutmuş yüreğinde hiçbir zaman merhamete yer yoktu. Alf karanlık semanın altında nefes alan her insanı -küçüğüyle büyüğüyle hepsini- ölüm saçan dişlerinden geçirir ve derin bir huşuyla bu boktan kasabanın sonunu getirdiği için kendisiyle gurur duyardı. Bu dönemin en büyük karabasanı iblisler âleminin Sebîl olarak bildiği Alf kadar gaddar olan bir iblisti. Bu iblis efendisinin ona bahşettiği çok farklı yeteneklere sahipti. Sebîl ölülerin bedenini ele geçirebilen ve bu bedenleri istediği büyüklüğe ulaştırabilen akıl almaz bir yeteneğe sahipti. Gork ona ölülerin bedenini ele geçirme kudretini boşuna vermemişti. Karanlık Efendinin bu kasaba için planları vardı. Hiç iyi olmayan ve son zerresine kadar karanlık saçan bir plandı bu. Tıpkı bir zamanlar masum yavru kurdu ölüm kurduna dönüştürdüğü gibi Sebîl'i de bu kasabanın ve geleceğin yok edilmesi amacıyla şeytani kudretiyle donatmıştı.
İçimizde duyduğumuz bir hışınla bu aptal kasabanın yok olmasını arzu eden bir heves mevcut olsa da kalbimizin derinliklerinde saklı kalan aydınlığın sesi bunun acımasız bir arzu olduğunu haykırıyor. Sonuç olarak insanların yaşam tarzları onların yok olmalarını gerektirmez. Her ne kadar bunu hak ediyor olsalar da ölümün adalet dağıtacağını ummak yalnızca şeytanın hoşuna gider.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALF : ÖLÜMÜN DİŞLERİ
FantasiaYüzyıllardır yeryüzüne çıkıp insanlığı yok etmeyi düşleyen ölüm kurdu bu arzusuna kavuşuyor. İnsanların korkularının ve yalvarmalarının onun üstünde uyandırdığı hazla öldürmeye adıyor kendisini. Ölümün dört ayağa bürünmüş hâli tüm insanlığın peşinde...