Sadık Hizmetkârın Dönüşümü

46 50 0
                                    

Efendinin kudretine boyun eğmek her zaman çekici gelmişti. Onun gücü tarif edilemez bir şekilde iblislerini kendisine bağlıyordu. Ona ihanet etmek şöyle dursun yüzüstü bırakmamak için her şeyi yapıyorlardı. Tüm bu hizmetkârları arasında en güvendiği tartışmasız Coal 'di. Coal aslında bir zamanlar insandı. Ancak hayat üzerinde o kadar acımasız izler bırakmıştı ki cehennemin ateşi onu iblise çevirdi. Daha doğrusu Gork bunu yapmıştı.

Bir zamanlar insan olduğunu düşündüğü günlerde - insanlıktan uzak bir hayvan gibi yaşadı hayatını ,bu sebepten ona insan demek hata olur - zalimdi. Sadece zevk almaya bakardı. Bencillik ve bununla beraber gelen kibir Coal'i ele geçirmişti. Kadınları köle gibi kullanırdı. Kendisine karşı koymaya çalışan kadınları döver ve yapacağını yine yapardı. Onu durdurmaya gücü yetmeyince kadınlar da çaresiz teslim olurdu. Artık kadınlara karşı istediği hükmü ele geçiren Coal daha fazlasını istedi. Kendisine farklı gelebilecek şeyler. Eşlerinin ölüsü üzerinde tecavüz ettiği kadınları rahimlerinden bıçaklar sonra da kadınları uzun bir direğe asardı. Zavallı kadınlara küfürler edip rahimi tekrar bıçakla deşer ve sonrasında da eline geçirdiği sivri neşter ile göğüslerini kesip aç köpeklere yedirirdi. Zalim ve psikopat kafasının içinde sürekli birilerine zarar verme düşüncesi geçiyordu. Kararmış ve taş tutmuş yüreği sadece zevk arzusuyla atıyordu. Coal yalnızca kadınları insan yerine koymuyor değil tüm insanlığı bok çuvalı olarak görüyordu. Çocuklardan ayrı nefret ediyordu. Zamanla onları da öldürmeye başladı. Çocukların acı dolu çığlıklarına kahkahalarla karşılık verirken bundan eğleniyordu. Yıllarca çok sayıda çocuğu katleden Coal bu ufak yaratıklara karşı daha az öfke duyduğu nadir günlerde onlara zehirli şekerler ikram eder ve yavaş ilerleyen ölümlerini aylarca gizli saklı takip ederdi. Sonuç olarak çocukları zalimce öldürür ve bundan tatmin olurdu. Daha sonra ki yıllarda sapıklığı farklı boyutlara geçtiğinden zavallı çocuklara tecavüz etmeye de başlayan Coal ipin ucunu kaçırdığını fark etmemişti. Cehennemin bakıcısı Octauvas'ın nihayi emriyle daha ölmeden cehenneme getirilen Coal acı dolu inlemelerle sonsuzluğa mahkum edilmişti.

İblisler mahkumların katmanlarca uzağında yer alırlar. Yani daha az karmaşık anlatmak gerekirse mahkumlar A blok da, iblisler F blok da yer alır. Ve bakıcılar mahkumlardan sorumludur. Oraya ait olan iblislerden değil. Bu yüzden Octauvas içi içini yesede hiçbir zaman iblislerin başı boşluğuna ,Gork'a hizmet etmelerine müdahale edememiştir. Yeryüzünde uyulması zorunlu yasalar mevcuttur. Cehennemde de uyulması zorunlu kurallar vardır. Her yasa asırlar öncesinde belirlenmiş ve sonsuza kadar uyulması zorunlu hâle getirilmiştir. Bu kuralları kimin koyduğu dilden dile dolaşan bir efsane olsada olan olmuş ve kurallar geçerli hâle gelmiş.

Gork'un varlığı tüm evren içerisinde sır olmaktan ziyade korkutucu bir gerçektir. Özellikle onun ait olduğu yerde bakıcı olarak yer alan Octauvas'un onun varlığını bilmemesi mümkün değildi. Ancak kuralları çiğnemenin cezası lav gölünde erimeye mahkûm edilmekti. İstese de ona engel olamazdı Octauvas. Ayrıca o sıradan bir bakıcıydı. Gork'un lanetlediği Alf 'e nasıl gücü yetmemişse onu lanetleyen efendiye de yetmezdi. Görmezden gelerek cehennemin düzenini sağlamak zorundaydı.

Coal cehhenneme geldi geleli acı çekmediği tek bir an olmadı. Octauvas onun için oldukça intikam dolu cezalar hazırlamıştı. Bekçiler asla taviz vermiyor ve büyük bir keyifle onu acı veren kızgın lavlara atıp eriyen kaslarını seyrediyorlardı. Burada herkes ceza çekerdi. Ancak Coal için şartlar daha imkansız hale getirilmişti. Octauvas ondan nefret ediyordu. Ölmek için yalvaran Coal nefes aldığı her an acı dolu haykırışlarla cezasını çekiyordu.

Geçmişini ve gelecekte ona neler verebileceğini çok iyi bilen Gork onu buldu. Biçimsiz kıvılcımıyla onu çağırdı. Mahkum olduğu müddetçe ona hizmet edemezdi. Yasalar Gork için de zorunluydu. O mahkumların değil iblislerin efendisiydi. Gork sadece Alf için bu yasayı yok saymıştı. Ondan çok fazla beklentisi vardı. Ona inanıyor ve güveniyordu. Birebir de hizmetkârı olmasa da Alf onun kurduydu. Sermus ne sanırsa sansın Alf'in sahibi Gork'tu. Coal için mahkumların katmanına geldiğinde uzaktan Alf'e bakıyordu. Ne kadar da muhteşem. Kusursuz kas yapısı, dokuların da ki mükemmel duyular, yüreğinde ki nefret ne kadar da ihtişamlıydı. Kara gövdesi nasıl da iri ve kudretliydi. Gork ilk defa kendi yarattığı lanet karşısında mest olmuştu. Onun duyguları yoktu sadece olması gerektiğini düşündüğü gerçekleri vardı. Alf gibi... Kusursuz bir seri katil. Bir gün görüşeceğiz oğlum diye geçirdi aklından. Ondan doğmamış olsa da onun kudretini taşıyordu. Onun mükemmelliğini. Onun öfkesini. Bu yüzden oğlum dedi ona. Aslında biliyordu onun oğlu değil emri altında ki bir katildi Alf. Ancak Gork için bile şaşılacak derecede farklı bir histi bu. Alf' i ilk kez gördüğü anda onu bu hale getirmiş olan kendisi olsa da hayran kalmıştı. Kendi gibi kusursuz bir güç. Yenilmez bir nefret. İşte en çok bunu sevmişti Karanlık Efendi, Alf'in içinde ki açlığı.

" Bana itaat edeceksin Coal. Buradan kurtaracağım seni ve benim hükmüm altında ki bir iblis olacaksın. O zaman kimse sana eziyet edemez. Beni anlıyor musun ?"
Karşısında beliren alev yığınına bakıyor ve şaşkınlıkla ne söyleyeceğine karar veremiyordu. Karşısında ona emirler veren korkutucu bir şey vardı. Ne olduğundan emin olmadığı için şey diyordu bu alev yığınına. Neyden bahsediyordu? İblis mi ? Bu şey neydi böyle? Aklından sorular geçiyordu. Cevabı olmayan ve kimsenin öğrenmek istemediği yanıtların soruları. Bekçiler aralarında konuşurken duymuştu. Bir Efendi vardı. Herkes ondan korkuyordu. Evet bu o efendiydi. Kudretli Gork. Her neyse bu bok çukurundan çıkmanın yolu yok. Ah, Tanrım şeytana hizmet edeceğim. Ama umrumda değil buradan beni kurtaracaksa ne derse yaparım. Boynunu eğerek seslendi efendiye" Elbette lordum size hizmet etmek benim için onurdur"
" Güzel ! Artık insan olmayacaksın. Karanlıkta gizlenen , benim emirlerimi duyabilen , biçimsiz bir kızıl yaratık olacaksın. Yüzün de olmayacak. Ne dersem yapmak zorundasın. "
" Sizin için hazırım efendim. Kurtarın beni buradan."
Coal sözlerini bitirdiğinde üzerine gelen ateş yığınını gördü. Korkudan dili tutulan adam kısa bir süre sonra kendini yukarıdan seyreder hâlde buldu. Bedeni yerde kıvrılmış yatıyor ve etrafında bekçiler dikilmiş neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ruhunu iblis kıvılcımıyla birleştirmişti Gork. Artık insan bedenine ihtiyacı yoktu. Yıllarca içine hapsolduğu bedenini görmek onu şaşkına çevirdi. Bir yandan da kendini beğenmiş bekçileri bu vaziyette görmek onu memnun etmişti. Peki şimdi ne olacaktı? Olan olmuştu artık. En azından oradan kurtulmuştu.

Gözünü bunca yıldır esir tutulduğu yere çevirdi. Etraf ateş kayaçlarıyla doluydu. Yalvaran mahkumlar, ağlayan ve pişmanlık kokan ağıtlarıyla onun kulağına fısıldıyorlardı. Çevrede ki her şeyi duyabiliyordu. Homurdanan bekçilerin mahkumlardan nefret ettiklerini söylemelerini , Alf'in öfke saçan bakışlarının ardında gizlenen açlığı duyubiliyor hissedebiliyordu. Sonunda özgürüm diye düşündü. En azından Efendi'nin hizmetkârı olacağım. Hoşçakalın bok çuvalları. Birkaç saniye sonra başka bir evrene geçer gibi beyaz bir ışık patlaması oldu. Geldiği yer neresiyse yine cehennemin bir parçasıydı. Etrafında çok sayıda kırmızı, şekilsiz ve efendinin dediği gibi yüzü olmayan yaratık vardı. Ah , demek iblisler bu kadar çirkinmiş.

ALF : ÖLÜMÜN DİŞLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin