20.Bölüm|"Tarçın tozu."

15 2 0
                                    

Multimedia:Ela Başak Altındağ
Keyifli okumalar🌸
~~~~~~~
(Ege'nin anlatımından)

"Çünkü yetersiz. Hiçbir zaman değişmeyecek bu durum, hiçbir zaman tamamlanamayacak. Bir nefesi bile tek başına alamazken o kalbe dokunması çok zor. Daha iyisi olamadığı sürece o eller ona çok uzak."

Zihnim kendi cümlelerimi bile öylece hatırlatıp durduğunda gözlerimi kapattım ve derin bir nefes almaya çalıştım. Çabam yetersiz geldiğinde elimdeki astım ilacını sıktım. Yeterli havayı soluyan ciğerlerimle gözlerimi tekrar açtığımda birden bire karşılaştığım kahverengi gözler afallamama neden olsa da gözlerimi kıstım ve birkaç saniye bekledikten sonra kaybolup gitmesini bekledim. Zaten son birkaç gündür olduğundan alıştığım bir şeydi bu, belli ki artık astım krizlerimin belirtisi halüsinasyonlara çevrilmişti.

Belki de delirmeye başlamıştım.

Kaybolan kahverengi gözlerle zihnimdeki sesler de kesildiğinde bu sefer başka sesler ilişti kulağıma. Aşağıdan geliyordu ve evde benim dışımda sadece Başak olduğundan muhtemelen oydu. 'Ne kadar zekisin öyle,'  diye düşündüm kendi kendime göz devirerek. Sahi, bu saatte neden uyanıktı? Uyuyamamış mıydı yoksa benimle aynı evde bulunmaktan rahatsız mı olmuştu? Onu rahatsız edecek bir şey yapmamıştım ama belki de tekrar astım krizimin tutacağından endişelendiği için bu saatte eve geri dönmeye karar vermişti.

Cevabın düşündüklerimden hiçbirisi olmadığını hatırlattım kendime çünkü Başak öyle birisi değildi.

Aşağıdaki sesler bu sefer koridorda devam ettiğinde kendi odasına geri döndüğünü düşündüm ama ben daha ne olduğunu anlayamadan kapı hızla açıldı ve ben endişeyle kalkıp karşısına geçtiğimde Başak gözlerini kısıp çığlık attı.

"Öcü!"

Hızla elimi ağzına kapattığımda bu sefer gözleri irileşti ama hızlanan nefesleri karşısındakinin ben olduğumu anladığında yavaşça sakinleşti ve bu sefer de kıkırdamaya başladı. Tamam, kesinlikle şu anda bir şeyler oluyordu ama ben bilincinde değildim.

"Saat sabahın 4'ü, farkında mısın?"dedim hem ne olduğunu anlamak hem de attığı çığlığa gönderme yapmak için. Cevap vermeyip tekrar gözlerini kıstığında artan gülüşü eşliğinde yüzünü inceliyordum. Gözlerindeki parlaklık buradan bile belli oluyordu ve kısa saçları hafif karışık bir şekilde ensesinde duruyordu. Ben sakince ne olduğunu anlamaya çalışırken bir anda ileri atıldı ve gerilememe neden oldu.

"Ne korkuyorsun aslan parçası?"dedi kahkaha atıp ağzını yayarak. Tamam, kesinlikle ama kesinlikle bir şeyler olmuştu.

"Başak sen iyi misin?"dedim gözlerimi kısıp elimi saçlarımdan geçirdiğim sırada. Birbirine karışmış kahverengi saçlarına baktığım zaman elimi uzatıp onları düzeltmek istiyordum ama bunu yapamayacağımı bildiğim için düşünmeyi de bırakmalıydım.

"Niye yüzümde bir şey mi var?"diyerek bir anda hızla ellerini yüzüne çarptı ve kontrol etmeye başladı. Yüzünde bir şey yoktu ama biraz daha böyle devam etseydi bir şey olup olmadığını sorduğu yüzünün sürekli dolandığı aklımı kaçıracaktım.

"Göremiyorum, göremiyorum!"

"Ne?!"dedim en sonunda beni de kendisi gibi bir panik haline sokmayı başardığında.

Yanlış AnlaşılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin