Multimedia:Yağmur
Keyifli okumalar🌸
~~~~~~
"Başak sen de biraz sakinleşsen mi artık?"Tabii ki yine olayı tüm saçmalıklarıyla nam salmış Ela Başak Altındağ abartıyordu, yazın bu ismi bir kenara. Bir yerde kötü bir şey mi oldu? Sorumlusu benimdir. Çünkü ben ancak sorun yaratırım ve abartırım. Son yaşananları abartırım mesela. Bir insanın gözümün önünde soluğunun kesilmesini abartırım, o ölecek raddeye gelince ışık ya da herhangi bir şeyi düşünmeden telefonu alıp ambulansı ve bu sefer açacağına inandığım için-Allah'tan açmıştı ki aksini düşünmek bile istemiyordum-Naz'ı aradığım için abartıyorum, abimlere tuvalete geldiği sırada fenalaştığıyla ilgili Ege hakkında yalan söylerken abartıyorum. Ya da onlara son anda haber vermek aklımıza geldiğinden burada onları beklerken yanlış bir şey yapmamaya çalışarak abartıyorum.
Son iki saatte artık sayamadığım kadar çok kez duyduğum cümleyle gözlerimi yumup yine görmezden gelmeye çalıştım. Tamam, yalan söyledim. Daha fazla görmezden gelemedim çünkü artık bunu duymaktan fazlasıyla sıkılmıştım ve duygularımı da bir şekilde dışarı vurmam gerektiğine göre bunu sinirimle yapabilirdim belki.
"Sakinleşeyim tabii Naz, haklısın. Bunda benim suçum yok demiyorum ama senin dedikodu merakın yüzünden dışarı çıkamadık çünkü sen bizi orada unuttun. Aradım, hatta kaç kez mesaj da attım ama umurunda mı olmadı ya da ne bileyim dediğim gibi dedikodun daha mı ağır bastı bilmiyorum bir dönüş bile alamadım. Hepsini geç, muhtemelen restoranı kapattıklarında bile bizi hatırlamadın ve benim komşum özellikle de senin kuzenin tam yanımda ellerimin altında neredeyse can verirken sakin kalamadığım için kusura bakma. Malum insan öyle bir an yaşadıktan sonra hastanede de olsa, üstünden saatler de geçmiş olsa kabullenemiyor biliyor musun?"
Söylediklerimin verdiği derin hissin rahatlamasıyla oturduğum rahatsız sandalyede geriye yaslandım. Buna bir nevi sinir boşalması da diyebilirdik, ki yaşadığım kabus tadınla anlar düşünülünce küçük bir rahatlamayı hak ediyordum.
Ama Naz kırılmayı hak etmiyordu. Ve ben büyük bir ihtimalle bunu yapmıştım.
"Naz çok özür dilerim..."dedim gelen aydınlanmayla tekrar konuştuğumda. Tabii bu sefer sesim az öncekine oranla fazlaca kısık çıkmıştı, orası ayrı.
"Önemli değil, ben Yağmur'lar gelmiş midir diye alt kata ineyim belki kafeteryaya da uğrarım."diyen kısık sesli, sevimli yüzü asılmış kızla gözlerimi kapatıp kendi kendime daha sonra hakaret etmek için söz verdim. Kırılmıştı işte, yoksa o kadar çabalamama rağmen neden mavi gözlerini benden kaçırsın ki?
Birkaç saniye onun koridorda uzaklaşan adımlarını izledikten sonra tekrar kafamı önümde bulunan kapıya çevirdim. Kaç kez sorarsa sorsun sakinleşmem için söylediklerinde haklılık payı var gibiydi. Şu an Ege doktorun en son söylediğine göre-bu 40
dakika önce de olsa-daha iyiydi ve bunu ben de görmüştüm. O yüzden şimdi tek yapmam gereken kötü anları kafamdan atıp tamamen düzelmesini ve ilacı hakkında onu azarlamayı beklemeliydim.Evet, evet kesinlikle bunu beklemeliydim.
"Ege Öztürk'ün yakını sizdiniz değil mi?"diyerek düşüncelerimi bölen yabancı, bir hemşireye ait olan sesle oturduğum yerden fırladım ve endişeyle üzerine doğru adımladım.
"Bir şey mi oldu?"
"Endişelenmenize gerek yok, sadece uyandığı bilgisini vermek için gelmiştim. İsterseniz birkaç dakikalığına görebilirsiniz."diyerek gülümsedikten sonra uzaklaşan hemşireylr bekleyerek virkaç adık uzağımda bulunan kalıya baktım. Önce Naz'ı beklesem ve o girse daha mı uygun olurdu? Ama benim onun iyi olduğunu görmem lazımdı, değil mi?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Anlaşılma
Chick-Lit"İntihar etmiyorum ki? Ne intiharı, ne saçmalıyorsun sen?"dediğinde ben fark etmeden çoktan dibine kadar gelmiştim. Şu an aşağı düşmemiz için bir,bilemedin iki adım yeterliydi. "O zaman ne işin var bu binanın en yukarısında,en uçta? Kenara çekil, y...