3.Bölüm|"Perihan?"

63 6 11
                                    

Multimedia:Ege
Keyifli okumalar🌸
~~~~~~~
Dakikalardır izlediğim tavanda herhangi bir ilginçlik olmadığı kabullendiğimde en sonunda yataktan kalktım. Evet, uyanalı uzun sayılabilecek bir süre olmuştu ama düşünüp durmaktan ve bunu engellemek için telefonla uğraşmamdan dolayı yataktan çıkamamıştım. Yine de annemin odama girip beni yataktan zorla kaldırması isteyeceğim en son şey olduğu için bunu kendi isteğimle yaptım.

Neredeyse kendi isteğimle.

Odamı seviyordum, bana kendimi özgür hissettiriyordu. Açık mavi ve beyaz hakimdi genel olarak. İki kişilik mavi yatağım odanın tam ortasındayken hemen solunda beyaz ve mavi karışımı giyinme dolabım vardı. Yatağın sağ tarafında yine beyaz komodinim, onun çaprazındaysa çalışma masam yer alıyordu. Yerdeki tüylü halı odaya sevimlilik katarken duvarlarda yer alan led ışıklar bana göre büyülü bir hava veriyordu. Ama benim en sevdiğim şey, kesinlikle çalışma masamın arkasında bulunan büyük pencere ve geceleri oradan görünen gökyüzümdeki yıldızlardı.

Banyoya ilerlerken hızla dolabı açıp içinden birkaç parça kıyafet çıkardım. Dün tüm o olanların-ki hala durumun ciddiyetini kavrayabildiğimi sanmıyordum, olanları kabullenemiyordum-ağırlığıyla o kadar yorulmuştum ki odamda düşündüğüm zaman dışında anneme yardım edip misafirleri gittiği an saatin erken olmasına aldırmadan gelip uyumuştum. Ayrıca Yağmur da annesi temizlik yaptığı için gelememişti ki bu en çok abimi üzmüştü. Şu anda da iyice kendime gelebilmek için ılık bir duşa ihtiyacım vardı.

Az önce tavanla yaptığım beyin jimnastiğinin de bir etkisi olsa gerekti.

Cidden düşünüldüğünde ben durumun farkında değildim galiba, çünkü tamam Allaha korusun öyle bir şey olmamıştı ama gözümün önünde biri ölebilirdi. Durum tam olarak belki buydu, belki değildi hiçbir önemi yoktu. Burada bir insanın canını vermesinden bahsediyorduk ki şaka değil, bu az daha benim başıma geliyordu. Ben bir binanın en tepesinde havada asılı kalmıştım, ben ölümle çok yakından burun buruna gelmiştim ama bu rahatlığım da nesiydi?

"Başak? Kız uyanmadın mı hala?"diye aşağıdan gelen sesle duraksadım ve merdivenin trabzanından sarkarak ben de bağırdım. Gerçi niye aynı evin içinde böyle deli deli bağırıyorsak?

"Uyandım anne! Banyoya giriyorum, lütfen en azından orada rahat ver!"der demez gözüme havada uçan bir terlik takıldı. Yok artık! Aşağıdan yukarıya terlik fırlatmaya çalışmış olamazdı değil mi?

Acaba bu terlik durumunun eskilerde kaldığını söylesem bir yenisi daha tam anlımın ortasına gelir miydi?

"Sakın ıskaladım sanma, bu sadece bir uyarıydı. Bir daha anneye böyle şeyler söyle bak bakalım ne oluyor!"dediği an dehşete kapılmış bir şekilde banyoya koştum ve hızla kapıyı kilitleyip soluklanmaya çalıştım. Korkmuştum yahu.

Gözümü kapattığım her an dün binada havada sarkışım ve olanların aklıma geldiği ılık, hızlı bir duşun ardından kendimle banyoya götürdüğüm siyah kot şortu ve kalın askılı beyaz tişörtü giydim. En azından kafamın içi olmasa da vücudum rahat olurdu.

Son olarak kısa saçlarımı havluyla hafif kurulayıp kendi haline bıraktım ve nihayet odama geçtim. Hala dağınık olan yatağımı büyük bir bitkinlikle topladıktan sonra bozulup bozulmamasını umursamadan üzerine oturdum ve telefonumu alarak Yağmur'a mesaj atmaya başladım.

Başak:Bugün bize gelsene.

Başak:Anlatmam gereken şeyler var.

Portakal:Ben de evde sıkıldım zaten.

Başak:Hani acele etsen daha iyi olur gibi.

Portakal:Bekle 15 dakikaya oradayım.

Başak:Tamamdır.

Yanlış AnlaşılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin