16.Bölüm|"Randevu."

17 2 0
                                    

Multimedia:Ege
Keyifli okumalar🌸
~~~~~~~~~ (3 gün sonra)
"Uyumadığının farkındayız, biliyorsun değil mi?"

Bilmem kaçıncı kez -sayamayacak kadar üşeniyordum çünkü- kafamın hemen üstünde konuşan Yağmur'la pes etmeyeceklerini anlayıp uyuşuk bir şekilde kafamı yorganın altından çıkardım. hayır ben anlamıyorum zaten, ne diye beni rahat bırakmıyorlardı ki?

Gerçi, ne diye bıraksınlardı ki?

"Allah aşkına söyleyin, ne istiyorsunuz benden?"dedim içten söylenmelerimi duyamayacaklarını fark ettiğim sırada.

"Sadece yardım etmeni."

Sorumu bitirdiğim an hevesle hemen cevap veren Naz'a dönüp kaşlarımı çatım. Farkında mıydı bilmiyorum ama daha 3 gün önce gelmiştik, hala yorgun hissediyordum ve  -bana sorarsanız önümüzdeki 3 ay daha yorgun hissetmeyi planlıyordum- herhangi bir aktivite yapmayı bırak kolumu bile kıpırdatacak halim yoktu yahu.

Onların benden istediği şeye gelecek olursak 2 gün sonra Ege'nin doğum günü vardı -ki bu yarından sonraki gün oluyor- ve onlar da benden yarın gün boyu Ege'yi oyalayıp onlar sürprizi hazırlarken şüphelenmemesini sağlayıp, saat 12 olduğunda da onu dışarı çıkarmamı istiyorlardı.

Anlayabileceğiniz üzere ben de kaytarmak için elimden geleni yapıyordum.

Çünkü neden? Ela Başak Altındağ olmak bunu gerektirirdi.

"Neden Naz Ege'nin kuzeni olduğu halde onu benim oyalamam gerekiyor?"diye sordum prensiplerime sonuna kadar uyduğum bir şekilde kaşlarımı kaldırıp kendimce Naz'ı işaret ederek.

"Çünkü senin de dediğin gibi kuzeni ben olduğumdan sürprizi hazırlarken sevdiği şeyleri yapmak için orada olmam gerekiyor."diyen ve eliyle kıs saçlarını geriye atıp kahküllerini savuran Naz'la dudaklarımı büzüp kızıl saçlı portakalıma çevirdim kafamı.

"O zaman abim kalsın?"

"Olmaz!"

"Olmaz!"diye Yağmur'a sormuş olmama rağmen ikisi de aynı anda cevapladığında işkillenmeye başladığımı belirten bir yüz ifadesi takındım yavaşça.

Hayır o değil yalan söyleyip söylemediklerini de anlamıyordum çünkü pek sevgili mavi gözlü komşum bana söylemiş olmasına rağmen doğum gününü hatırlayamıyordum.

Ha ama bana soracak olursanız ortada bir maymunluklar dönüyor gibiydi.

Yine de bir şey söylemeyip kendi kendime tam şu an kurduğum zeki planımca bakışlarımı yüzlerine diktiğimde amacım kendilerini psikolojik baskı altında hissedip dökülmelerini sağlamaktı ama ciddi ve panik olan yüz ifadeleri bir anda gevşeyip sırıtmaya başladıklarında kaşlarımı çattım.

Komik bir şey mi vardı be?

"Hiç öyle bakmaya devam etme, fıstığını düşürmüş sincaplara benziyorsun."diyerek kıkırdayan Yağmur'la omuzlarımı düşürüp çabucak yüzümde olan ifadeyi sabit bir hale getirmeye çalıştım. Ağız tadıyla tavır bile yapamayacaksam benim burada bulunma amacım nedir yahu?

"Peki, ya ben tüm bu ricalarınızı umursamazsam ve bir menfaatim ya da çıkarım olmadığını öne sürerek teklifinizi kabul etmezsem?"dedim son bir umut dudaklarımı büzüp kaşlarımı kaldırarak. Sonuçta bu da bir seçenek sayılmalıydı, öyle değil mi?

Evet evet, siz de onayladınız.

"Sence de çok sevgili kuzenimle zaman geçirme olacağı tanımamız senin için yeterli bir çıkar değil mi?"dediğinde az önceki bilmiş tavrıman hiçbir iz bırakmayacak derecede kocaman açtım gözlerimle kafamı hızlıca Naz'a çevirdim ve tam şu an yaptığım planımla olabildiğince çirkefleşmeyi seçtim.

Yanlış AnlaşılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin