18.Bölüm|"Bozuk su."

19 2 0
                                    

Multimedia:Naz
Keyifli okumalar🌸
~~~~~~~
Tavanda olan bakışlarım birkaç saattir olduğu gibi yine aynı yeri incelemeye devam ettiğinde sıkıntıyla derin bir nefes vermeden edemedim. Uyuyamıyordum çünkü hiç alışık olmadığım bir yerde ilk kez bulunuyordum, bu yüzden de yerimi yadırgamıştım sanırım.

Yalan söyledim.

Uyuyamamamın başka bir yerde olmamla hiçbir alakası yoktu. Nerede olursam olayım rahatıma bakmanın her zaman bir yolunu bulurdum ama düşüncelerimi susturamadığımdan bu seferlik başarısız olmuştum.

Sahi ya, odadan çıkmadan önce kurduğu son cümlelerde konumuz hâlâ tablo muydu acaba?

"Çünkü yetersiz. Hiçbir zaman değişmeyecek bu durum, hiçbir zaman tamamlanamayacak. Bir nefesi bile tek başına alamazken o kalbe dokunması çok zor. Daha iyisi olamadığı sürece o eller ona çok uzak."

Mesafeler, uzaklık, araya giren soğukluk, kendini geri çekme ihtiyacı, çaresizlik.

Gözlerimi sıkıca kapatıp yüzümü buruşturarak hızlıca doğruldum olduğum yerde. Daha fazla dönüp durmamın bir anlamı olmadığından yorganı da üzerimden çektim ve vahşi gibi hepsini tek seferde bitirdiğim su bardağıma acıklı bir bakış attım. Evet, benim için çok zor olacaktı ama düşmeden ve ses çıkarmadan bu karanlıkta aşağı tek başıma inip Allah'ın suyunu da içebilirdim yani.

"Abartmayı seviyorsun falan da alt tarafı bir su içeceksin Başak, sakin mi olsan ne?"diyerek kendi kendime gözlerimi devirip karanlık koridora çıktığımda ses yapmamak için parmak uçlarımda ilerlemeye başladım. Aşağı katta sadece salon ve mutfak bulunduğundan tüm yatak odaları bu kattaydı ama Ege'nin odasının hangisi olduğunu bilmiyordum. Gerçi bende artık bir kendimi durdursam iyi olacaktı çünkü duyduğum iki satır şeyi düşünmekten uyuyamamıştım bile yahu.

Tövbeler olsun, delirmeye mi başlıyordum acaba?

Merdivenleri inerken ortamdaki sessizlikten anladığım kadarıyla benden başka kimse yoktu ve bu rahatlamama neden olmuştu çünkü kendimi tekrar tuhaf bir durumun ortasında bulmak istemiyordum.

Kafamı iki yana sallayıp düşüncelerimi savuşturarak sallayıp mutfağa girdiğimde bir yandan da ev sıcak olduğundan enseme yapışan saçlarımı elimle karıştırıp serinlemeye çalıştım. Görebildiğim kadarıyla burası da evin geri kalanı gibi sade ama şık duruyordu, abartıya kaçılmamıştı. Tabii önemli olan o değildi çünkü şu anda acilen vücuduma aktarmak üzere bir sıvıya ihtiyacım vardı.

Gözlerimi ortadaki tezgahın üzerinde gezdirip su dolu bir sürahi ya da içecek başka bir şey göremediğimde kaşlarımı çatarak hemen karşımdaki buzdolabına doğru hızla ilerledim. Zaten sıcaktan dolayı terleyen vücudumun bir de alacağım soğuk bir sıvıyı kaldırıp kaldıramayacağımdan emin olamadığım sıralarda arka bahçeye açılan kapının yanındaki küçük duvar rafında parlayan bir şey çekti dikkatimi.

Buzdolabını boş verip adımlarımı oraya yönelterek şişeyi elime aldığımda cam olması gözlerimi şüpheyle kısmama neden oldu ama içindeki şey saydam olduğu için su olduğundan hiç şüphem yoktu. Zaten üstünde de bir etiket ya da herhangi bir şey yoktu ama illa bir neden arayacaksam mavi gözlü komşumun pet şişe yerine cam şişe tercih ettiğini düşünebilirdim değil mi?

Daha fazla düşünmeden açtığım kapakla şişeyi hızla kafama diktiğimde çölde su bulmuş garibanlar gibi art arda yudumlar almaya başlamıştım ki birden ağzıma yayılan acı tatla istemsizce son aldığım yudumu püskürtüp yüzümü buruşturdum hızlıca.

Yanlış AnlaşılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin