4.Bölüm|"Bitlendin mi?"

47 5 11
                                    

Multimedia:Emre
Keyifli okumalar🌸
~~~~~~
"Şimdi iyiydi ama eminsin değil mi? Kendini tekrar bir şey yapmaz?"diyen Yağmur'la her ne kadar kesin emin olamasam da kafamı olumlu anlamda salladım.

Yaklaşık 1 saat önce bize gelmişti ve şimdi de odamda oturmuş olanları konuşuyorduk. Birini neredeyse intihar ederken gördüğümü öğrenince önce dehşete düşmüş, sonrasındaysa benim havada asılı bir şekilde ölecek duruma geldiğimi duyduğunda az daha bayılacak duruma erişmişti. Yine de iyi ve tek parça halinde olduğumu görmek onu sakinleştirmişti Allah'tan. Ha bir de Ege'ye ismimi Perihan olarak tanıtmam ve peşinde gelen aksilikler vardı tabii.

"İyi olduğundan emin olduğuma göre, neden sadece Başak demek yerine kendini Perihan diye tanıttın? En olmadı Ela deseydin evladım, o da mı aklına gelmedi?"diyerek tekrar konuştuğunda sıkıntılı bir şekilde omuzlarımı düşürdüm.

Ama ya.

"Kızım benim ne suçum var? Yani tamam ucundan, çok çok kenarından salaklığım var ama o an fark edemedim işte, hem belki de cüzdanı fark etmez ya da beni bir daha göremez?"diye cevap verdim dudaklarımı bükerek. Yağmur'un verdiği tek tepkiyse kızıl-turuncu arası saçlarını arkaya atıp bıkkınlıkla bana göz devirmek oldu. Portakal seni.

Ama haklı değil de diyemiyorum.

Şöyle ki dün adının Ege olduğunu bildiğim-ya da öyle söylediği için öyle düşündüğüm-mavi gözlü komşumuzun (!) evinden dönerken içimde onu kandırıp kendimi Perihan diye tanıtmamın gururu vardı. Ta ki evden çıktıktan sonra cüzdanımı börek poşetinin içine attığımı fark edip, içindeki nüfus cüzdanımdan soyadıma kadar her şeyimi öğrenebileceğini anlayana kadar.

"Peki üzerine basarak elli defa söylediğin için o böreğin kabını getirip kapıyı açan annene Perihan'ı sorarsa ne olacak?"dediğinde kaşlarım çatıldı. Evet, ne olacaktı?

Ben bilmiyordum valla.

"Sence de bir süredir fazla ciddi bir konuşma yapmıyor musun?"dedim konuyu değiştirip şüpheyle onu süzerken. Gerilmiştim ama.

"Haklısın aslında. Kalk kız kalk, sabahtan beri saçma sapan konuşturuyorsun beni."dediğinde istemeden de olsa kıkırdadım. Yağmur'a göre mantıklı ve ciddi bir konuşma saçmayla eşdeğerdi demek ki.

"Biraz beklesene sen, ben abimi çağırıp geliyorum. Hem o da sıkılıyordur."dedikten hemen sonra yerimden fırladım ve odadan çıkıp karşımdaki kapıyı yumruklamaya başladım. Aklıma geç gelmiş olsa da çöpçatanlık zamanı.

"Başak Yağmur gitti m-"diyen canım abimin sözleri kafasına inen yumruğumla kesildiğinde korkuyla geriye bir adım attım. Aman yahu, ne var yani elimin ayarını tutturamamışsam?

Ve de kapı yerine kafasını yumruklamışsam?

"Başak ne yapıyorsun abiciğim?"dedi dişlerinin arasından tıslayarak. Sanırım elimi alnından çeksem iyi olacak.

"Şey yapıyorum. Ha şey, Yağmur'la ben sıkıldıkta belki sende bizimle takılmak istersin?"dedim sırıtıp elimi arkama saklarken. Yüzündeki sinirli ifade anında yok olup yerini sevimli bir ifadeye bıraktığında daha çok sırıttım.

"Fark etmez."dedi omuz silkerek. Umursamaz görünmeye çalışmıştı ama çoktan odamın kapısının önündeydi. Peşinden göz devirip ben de odama girdiğimde Yağmur'u abimin saçını ellerken görmeyi beklemiyordum.

Tövbe yahu.

"Bitlendin mi sen?"dediğinde şok içinde bir abime bir de Yağmur'a baktım. Ne biti, ne böceği?

"Ne biti kızım?"dedim Yağmur'a dönerek. Emreciğime zaten dönme gereği duymamıştım çünkü kendisi adeta iptal durumdaydı şu an.

"Ne bileyim kız ben? Emre abi içeri girince kafasını kaşımaya başladı, ben de bitlendi mi diye bakıyorum."dediği an direkt bakışlarımı abime çevirdim. Tam da tahmin ettiğim gibi Yağmur ona abi dediği için suratı asılmıştı. Aslında aramızda sadece dört yaş vardı ama...Neyse işte.

Yanlış AnlaşılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin