now that it's raining more than ever

1.4K 169 183
                                    

Sonuçların açıklanmasının üstünden birkaç ay geçmiş ve üniversitenin açılmasına az bir zaman kalmıştı.

Bu süreçte ne Seungmin cesaretini toplayıp Hyunjin'e açılabilmiş ne de Hyunjin Seungmin'i cesaretlendirecek bir adımda bulunmuştu.

Seungmin her ne kadar dayanabileceğini düşünsede neredeyse her an sevdiği adamı görmeye dayanamıyordu. Arkadaş rolü yapmak, kendisine istediği zaman dokunamamak canını yakıyordu.

Önceden olsa Hyunjin'in varlığının kendisine yeteceğini düşünüyordu ama onu her gördüğünde dayanamamaktan korkuyordu.

Sadece Hyunjin'in varlığının kendisine yetmeyecek bir hale gelmişti. Onunla özel anılarda beraber olmak, arkadaşları gibi güzel ilişkilere sahip olmak istiyordu.

"Ne düşünüyorsun Seungmin?" Yanındaki Yeonjun sordu. Aylar geçen bu süreçte değişen bir diğer şey ise Yeonjun ve Soobin'in yanlarına çok sık uğramasıydı.

Soobin her ne kadar Seungmin'le konuşması gerektiğini düşünsede Hyunjin'i tanıdıktan sonra bundan vazgeçmişti. Hyunjin'in bunu kendisinin anlaması gerekiyordu ve ona kimse yardım edemezdi. Bu konuda kimseyi umursamazdı. Seungmin'i bile. Bu yüzden kendini geri çekmiş ve en azından yanında olduğunu göstermek için Seungmin'le iletişim kurmuştu. Bundan Yeonjun'da yararlanmış ve Seungmin'e iyice yaklaşma fırsatı bulmuştu. Seungmin'le olan yakınlıklarını kullanarak sürekli yanına geliyorlardı.

Açık konuşmak gerekirse Jisung ve Felix bu durumdan şikayetçi değildi. Hatta onlar bu durumdan mutlu bile oluyorlardı. Yeonjun'un Seungmin'le olan ilgisi fazlasıyla belli oluyordu ve en azından Seungmin'in kafasını dağıttığını düşünüyorlardı. Bu yüzden aralarına gelmeleri onlar için sorun değildi.

Bu durumdan rahatsız olan tek kişi Hyunjin'di. Soobin'le konuştuğundan beri Yeonjun'un Seungmin'e takıntılı olduğunu düşünüyordu ve bu düşünce, içinde ona karşı öfke duymasına yetiyordu. Takıntılı insanlar hakkında neler dendiğini az çok biliyordu ve Yeonjun'un çocukluğundan beri birlikte olduğu arkadaşına zarar verme düşüncesi onu deli ediyordu. Seungmin onun için korunması gereken, dış dünyaya karşı savunmasız, hassas bir bebekti. Eğer Yeonjun'a karışmıyorsa da sırf bu yüzdendi. Seungmin'in üzüleceğini biliyordu bu yüzden kavga çıkarmak yerine Yeonjun ne zaman gelse Seungmin'in yanından ayrılmıyor ve onu kendince koruyordu.

Yeonjun'un sorduğu soruyla Hyunjin'de Seungmin'e döndü. Elini Seungmin'in elinin üstüne koyarken sordu. "Bir şey mi oldu?" Seungmin bakışlarını Hyunjin'in eline indirmiş, ardından elini elinden çekmişti. "Evet iyiyim."

Kısaca cevapladığında Hyunjin bir şey olduğunu anlamıştı. Başını Seungmin'in omzuna yaslarken çektiği elini tekrar elleri arasına almış, parmaklarıyla oynamaya başlamıştı. Seungmin'in küçük temaslardan hoşlandığını biliyordu.

Ortamda sessizlik hakimdi. Seungmin bu aralar fazla konuşmuyordu zaten. Gitgide durgunlaşmıştı. Onun bu halini en çok fark eden Hyunjin'di ama ne yaparsa yapsın Seungmin mutlu olmuyordu. Defalarca içini kendisine açması için uğramıştı ama Seungmin onu geçiştirip duruyordu. Bu durum Hyunjin'in kendini aciz hissetmesine yol açmıştı. Bu hayattaki en değer verdiği kişiye bile yardım edemiyorken kendini fazlaca üzgün hissediyordu.

Herkes düşünceli bir ruh halindeyken Changbin içeri gülümseyerek girdi. "Üniversitenin yeni gelenlere özel parti balo karışık düzenlediği bir eğlence varmış. Ve biz de gidiyoruz~" Neşeli bir şekilde konuştuğunda herkes onu onaylamıştı.

Seungmin duyduğu ile kalkarak odasına ilerledi. Yeonjun da peşinden gidecekken Hyunjin onu kolundan çekerek tekrar oturtturmuş ve Seungmin'in peşinden kendisi gitmişti.

Umbrella | hyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin