if the hand is hard

1.2K 134 305
                                    

Zaman su gibi akıp geçmiş, bir zamanlar Hyunjin ve Seungmin'in hayalleri olan aynı üniversite de ve bölümde okumak için yıllarını çabaladıkları üniversitenin kayıt günleri gelip çatmıştı.

Seungmin istemsizce kendini ait hissetmediği, fazlasıyla yabancı kaldığını düşündüğü Yeonjun'un evinde kalması için hazırladığı odada dizlerini kendine çekmiş, başını da dizlerine yaslarken pencereden süzülen hafif güneşin yansımalarına bakınıyordu. Tabi yağmur yağacağını fazlasıyla belli eden havadan ne kadarını görebilirse.

Dıştan bakıldığında fazlasıyla sakin ve kendince dinlenen bir çocuk gibi görünebilirdi. Ama kimse onun içindeki fırtınaların ne denli büyük olduğundan habersizdi.

Seungmin her zaman olayları kendi kafasında kuran, basit bir olayı bile içinde büyütüp suçu kendinde arayan biri olmuştu. Haliyle Hyunjin ile yaşananlarda kendini suçlu görürken bunun üzerine pişmanlık duygusu tüm bedenini sarıyor, Seungmin'i içinden çıkılamaz bir ruh haline bürünmesine sebep oluyordu.

Bulutların yavaş yavaş Gwangju şehrini esir aldığını belirten hafif gök gürültüsün sesini işittiğinde Seungmin refleksle başını pencereden çekti.

"Uyandın mı Seungmin-ah?" Yeonjun kahvaltıyı hazırlarken kontrol amaçlı içeride yattığını bildiği bedene seslendi. Seungmin soruyla gözlerini yorgunca kapatsada dudaklarını zoraki bir şekilde oynatarak uyanık olduğunu belirten bir cevap verdi ve ardından şimdilik zihninin derinliklerindeki yolculuğunun sona erdiğini anlayarak ayaklandı.

Giyinmek için dolaba ilerlerken yarım yamalak dolaba yerleştirdiği kıyafetlerinde göz gezdirdi.

Her ne kadar özenli şekilde hazırlanacak gücü ve enerjiyi kendinde bulamasa da bugün Hyunjin'i görebilme şansı vardı. Sevgisini ona itiraf ettiği günden sonraki ilk karşılaşmaları bu olabilirdi ve Seungmin sevdiği adamın karşısına yıkılmış bir enkazdan farksız bir şekilde çıkmak istemiyordu.

Çünkü biliyordu ki Hyunjin onu üzgün görmeye dayanamazdı, ne olursa olsun.

Hyunjin'in bu yaşananlardan dolayı kendisini suçlayacağını biliyordu ve bu Seungmin'in isteyebileceği son şey bile değildi.

Düşünceleri bir bir zihnini ele geçirmeye başladığı sırada Seungmin başını iki yana sallayarak silkelendi, şimdi düşünmenin sırası değildi.

Hızla eline Hyunjin'in kendisine fazlaca yakıştırdığını bildiği bej renginde, arkasında siyah bir kadın silüeti bulunan ve fazlasıyla bol olan sweatini eline aldı, sweatinin içine giymek için beyaz bir gömlek alırken altına giymek için de hafif diz kapağında yırtıklar bulunan siyah kotunu alıp dolabın kapağını kapattı.

Üzerini hızlıca giyinirken komidinin üzerinde dikkatini çeken takı kutusuna ilerlemiş, sade ama sallanacak derece olan hafif uzun gümüş rengindeki küpelerini alarak hızlıca kulaklarına takmıştı. Son olarak parfümünü de sıkarken gözü aynaya ilişti. Bol olan sweati zayıfladığı için üzerinde daha da bol duruyor, üzerinde çuval gibi deyimiyle kıyaslanacak bir görüntü oluşturuyordu. Derin bir nefesi dışına verirken belki bir umut üzerindeki emanet görüntüyü ortadan yok etmek için sweatini gömleğiyle birlikte pantolonunun içerisine sıkıştırdı ve belinden düşecek gibi duran pantolonuna hızla bir kemer takarak belini ortaya çıkaracak şekilde sıktı.

Şimdiki görüntüsü kendini biraz daha tatmin ederken daha fazla kendiyle uğraşmamak için odadan çıkıp yemek masasının bulunduğu salona geçti. Yeonjun'un her şeyi hazırladığını görse de kabalık yapmamak için oturmadan önce sordu. "Yardım edebileceğim bir konu var mı?"

Yeonjun son olarak getirdiği sürahiyi de masaya koyarken bakışlarını Seungmin'e çevirdi ve fazlasıyla güzel olan çocuğa kocaman bir gülümseme sundu. "Ben hallettim, sen sadece enerjik ol bana yeter."

Umbrella | hyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin