now that it's raining more than ever

848 81 72
                                    

"Size kanmamalıydım."

Seungmin iğrenir ifadesiyle Jisung'a söylendi. Ortamdaki sesli müzik, kalabalık, samimiyetsiz ilişkiler, boğucu ortam ve sarhoş olmuş insanların davranışları midesini bulandırıyordu.

"Hadi ama Seungmin, onları umursamayıp bizimle ilgilen. Hem daha yeni geldik, nasıl bu kadar çabuk sıkılmış olabilirsin ki?"

Jisung, masadaki içkiyi almak için hamle yaptığında Seungmin yavaşça eline vurdu. "İçmek için daha erken, Minho'nun gazabıyla uğraşmak istemiyorum bu yüzden onlar gelene kadar bekle."

Seungmin'e katılan Jisung bıkkın bir nefes verirken sabırsızca telefonunu çıkarıp saate baktı. "Nerede kaldı bunlar?"

"İşte geliyorlar!" Changbin'i gören Felix heyecanla konuşup sevgilisinin yanına ilerledi ve koca bir sarılma verdi.

Changbin, sevgilisinin sarılmasına karşılık verirken bu sevecen tavrına gülümseyerek Felix'ten ayrıldı ve karşısındaki oğlanı uzunca süzdü. "Çok güzel olmuşsun, her zamanki gibi." Övgüsüyle Felix "Abartma." diyerek Changbin'in omzuna vurdu. Kendince nazlanıyordu. Bu hareketle Changbin, Felix'i kolundan tutup kendine çekti ve kiraz rengindeki dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu. Hafifçe bedenleri sallanıyor, çalan ritme ayak uydurarak dans ediyorlardı.

Diğerleri Changbin ve Felix ikilisini takmadan merhabalaşma faslına geçmişti bile, ikilinin bu hallerine alışalı uzun zaman olmuştu. Changlix, grubun aşk kuşlarıydı.

"Merhaba." Hyunjin, diğerlerinin arasından sıvışarak Seungmin'in yanına gelmişti. Seungmin'in partiye gelmeyeceğinden emindi, hatta bu yüzden kendisi de gelmek istememişti ama çocukların gazabına uğrayarak gelmek zorunda kalmıştı. Yine de umduğunun aksine Seungmin gelmişti ve bu durum nedensizce heyecanlanmasına sebep olmuştu.

Duyduğu sesle Seungmin irkilirken yüzünü yanındaki bedene çevirdi, gördüğü bedenle donup kalırken mırıldandı. "M-merhaba." Hyunjin'in geldiğini görmemişti ve aniden yanında olduğunu görünce ne tepki vereceğini bilememişti.

Seungmin'in kekelemesi Hyunjin'in gülümsemesine neden olurken önündeki masaya kollarını yasladı. "Sıkılmış görünüyorsun."

"Evet, bu tarz ortamları sevmediğimi biliyorsun."

Hyunjin başını aşağı yukarı salladı. "Biliyorum, çocukların gazabına uğramış gibi görünüyorsun. Az önce Jisung'u boğazlayacak gibi görünüyordun."

Seungmin gülerek Hyunjin'e baktı. Kendisine bakan siyah gözleri parıldıyordu, koyu gözbebeklerin içerisine özenle yerleştirilmiş yıldızların arasında kaybolduğunu hissetti. Hyunjin'in güzelliği karşısında büyüleniyor, zihni düşünmeyi reddediyordu. Gözlerini Hyunjin'den çekmek istiyor ama zihnini bulandıran güzelliği karşısında hareketlerini kontrol edemiyordu.

Gözleriyle karşısındaki bedeni inceledi; giymiş olduğu siyah pantolonu, beyaz tişörtü ve kot ceketi gördüğünde şaşkınlıkla hayret etti. Bir insan nasıl klasik parçalarla dahi bu kadar etkileyici ve benzersiz görünebilirdi. Kendi kendine sorduğu soruyla gülümsedi Seungmin, cevabı çok iyi biliyordu. Çünkü o Hwang Hyunjin'di. Güzel olabilmek için efor sarf etmesine gerek yoktu, o sevdiği adamdı ve onun bebeği her zaman kusursuzdu.

Bakışlarını tekrar yüzüne çıkardığında gözünün önüne ilişmiş siyah saç tutamlarını gördü ve elini yavaşça kaldırarak tutamları Hyunjin'in kulağının arkasına götürdü.

Bu hareketle Hyunjin donarken birkaç kere gözlerini kırpıştırdı. Kendine aptal bir sırıtmayla bakan Seungmin'i gördüğünde kendi de gülümsedi.

Umbrella | hyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin