4

8.6K 795 638
                                    

"Jimin'in numarasını aldım."

Telefonumla ilgilenirken Taehyung'un dediğine kulak kesildim. Ne yani, Jimin ilk görüşmelerinde Taehyung'a numarasını mı vermişti?

"Somi'nin telefonunu karıştırdım. Öğrenirse beni öldürür."

Şimdi anlaşılıyordu nasıl aldığı. Zaten Jimin her isteyene numarasını verecek birine benzemiyordu. İlgilenmiyormuş gibi yaparak omuz silktim. Taehyung'un ağzını aramalıydım.

"Gerçekten Jimin'den hoşlanıyor musun?"

"Daha fazlası." Yüzünde kocaman bir gülümseme yer edinmişti. Rahatsız olmuştum. "Öyle bir havası var ki istemeden beni kendine çekti. Tanrım, o mükemmel biri. Utangaç ve masum tavırları beni deli ediyor. Bir de biraz nazlı gibi. Ona ulaşmak ve tadına bakmak istiyorum."

"Tadına bakmak?"

Söyledikleri beni sinirlendirmişti ancak en dikkatimi çeken yer tadına bakmak istediğini söylemesiydi. Bu beni iki kat kızdırmıştı. Arkadaşım olmasa düşünceleri için ona bir yumruk gönderebilirdim.

"Bilirsin işte." Kaşlarını yukarı kaldırdı. Tuhaf bir şekilde sırıtıyordu. "Birlikte olmaktan bahsediyorum. Ne kadar iyi olacağını şimdiden hayal edebiliyorum."

Onu ne şekilde hayal ettiği az çok gözümün önüne gelirken kaşlarımın daha ne kadar çatılabileceğini düşünüyordum.

"O daha küçük."

"Küçük değil, yeterince büyümüş. Hem onun da isteği olursa kimse bir şey diyemez."

Haklıydı, kimse bir şey diyemezdi. Ben de. Daha fazla orada durmak istemediğimi anladığımda dersimin olduğunu söyleyerek kalktım yanından. Biraz daha kalsaydım yumruğu yüzüne geçirmem kaçınılmaz olacaktı. Söyledikleri iğrençti.

Başka dersimin olmadığı aklıma geldiğinde motoruma atladım. Birkaç dakika sonra kendimi Jimin'in bahsettiği lisenin önünde bulmuştum. Burada ne işim vardı? Geldiğimin farkında bile değildim. İstemeden yapıyordum her şeyi. Belki de Taehyung haklıydı. Jimin istemeden kendine çekiyordu. Sanırım onlardan biriydim. Ama bunu istemiyordum.

Okulun çıkış saatine denk gelmiştim. Biraz durup çıkmasını bekledim. Neden yaptığımı bilmediğim hareketlerimden biriydi bu da. Ama yine de bekledim. Birkaç dakika sonra o görünmüştü. Siyah saçlı bir kızla gülüşerek yürüyor bazen de yerinde sekiyordu. O sektikçe onunla birlikte zıplayan kahve saçları sevimliydi.

Gülümsediğimi fark ettiğimde gözlerimi kapatıp suratımı düz bir hale soktum. Fakat sonrasında gelen çığlık sesiyle gözlerimi açtım hızla. Jimin ve yanındaki kız onları ıslatan bir grup gence yapmamaları için bağırıyordu. Motorumdan inip hızlıca oraya yürüdüm. O çocuklar da gülmeye devam ediyordu. Komik olduğunu sanıyorlarsa, yanılıyorlardı. Çünkü ben sinirlenmiştim.

"Hey!"

Sesimi duyanlar bana baktığında anında durmuştu. Bazıları oradan direkt olarak kaçarken bazıları hala yerindeydi. Benden korktuklarını biliyordum. Onlardan büyüktüm, artı olarak görünüşüm de bana oldukça yardımcı oluyordu. Korkutucu bir havam olduğu gerçekti.

"Defolun."

Bastırarak söylediğim kelimeden sonra artık kimse yoktu. Bunu yapanlar hızlıca giderken Jimin ve arkadaşına doğru yürüdüm. Gömlekleri tamamen ıslanmıştı. Jimin üzerine yapışan ve içini gösteren gömlekten dolayı fazlasıyla rahatsız görünüyordu. Hiç düşünmeden üzerimdeki hırkayı çıkarıp ona uzattım. Önce elimdeki hırkaya ardından bana bakmıştı. Güzel gözlerindeki parlaklıklar hoş duruyordu.

"Bunu kabul edemem. Hıvkanız ıslanıv."

Kendimi yormak istemedim. Ya da sadece bunu yapmak istemiştim. Çantasını omzundan aldıktan sonra hırkayı yavaşça ona giydirdim. Fermuarı da boğazına yakın bir yere çektim. Üşüyüp hasta olmasını istemezdim. Yaz ayında olabilirdik ama vücudu hassas da olabilirdi.

"Teşekküv edevim." Hırkanın ona uzun gelen kollarını geriye iterken bakışlarını kaçırmıştı. Ona yardımcı olmak adına yavaşça yukarı kıvırdım kollarını. Hafif tombul elleri ortaya çıkmıştı. Şimdi bakışları üzerimdeydi. Ancak ona baktığımda tekrar kaçırmıştı güzel gözlerini.

Yanındaki kıza döndüğümde onun da beline bağladığı hırkayı giydiğini görmüştüm. İşte artık ikisi de üşümeyecekti. Islak siyah ve uzun saçlarını geriye ittiğinde bakışlarımı ondan çektim. Siyah saçların dikkatimi çektiğini söylemiştim ama sanırım artık o kadar da çekmiyordu.

"Neden yaptılar bunu?"

"Bugün sınav olduk, kopya vermediğimiz için ıslattılar. Ama ben onlara bunun hesabını soracağım." Ellerini birbirine vurduktan sonra aklına bir şey gelmiş gibi gülümsedi aniden. "Bu arada ben Momo."

Sonunda Momo denilen kızla tanışma fırsatı bulmuştum. Önümde saygıyla eğilmesine karşılık kafamı eğerek selam verdim.

"Jungkook."

"Tanıştığıma memnun oldum. Jimin sizden bahsetmişti."

"Hayıv! Hiç bahsetmedim!"

Telaşla arkadaşına yapışan Jimin gülme isteği oluşturmuştu. Benden bahsettiğine emindim fakat yalanlamak adına telaşlanması tatlıydı. Utanıyordu bunu anlamıştım.

"Pot kırdım sanırım. Her neyse, gitmem gerek. Tanıştığıma memnun oldum."

Kız bize el sallayıp giderken koca bahçede sadece ikimiz kalmıştık. Onu eve bırakmayı teklif etmeli miydim? Pembe yanakları ve ıslak saçlarıyla şirin duruyordu. Ona büyük gelen hırkamın içinde kaybolması da oldukça şirindi.

"Seni eve bırakabilir miyim?"

Son günlerde fazla kibar olmuştum. Ben hala aynı olsam da karşımdaki bu küçüğe karşı asla aynı olamıyordum. Umursamaz yapım bir anda gidiyordu. Gerek olmadıkça gülümsemezdim pek, o bana bunu da yaptırıyordu.

"Gevek yok, size çok yük oluyovum."

"Öncelikle bana 'siz' diye hitap etmeni istemiyorum." Yanına geçip sırtından hafifçe ittirdim. Birlikte motora yürüyorduk. "Hadi geç."

"Olmaz, motovdan kovkuyovum." Ellerini birbirine kenetleyip gözlerini kaçırdı. "Sanıvım sizden de bivazcık kovkuyovum."

"Benden neden korkuyorsun? Sana bir zarar vereceğimi mi düşünüyorsun?"

Yeni tanıştığı birinden korkmasına hak vermiştim ancak ona yardımcı olmak dışında başka bir şey yapmamışken benden korkması sinirlerimi bozmuştu.

"Lütfen yanlış anlamayın. Dövmeleviniz beni bivazcık kovkutuyov."

Demek istediğini şimdi anlamıştım. Dövmelerimden korkuyordu. Görünüşüm de korkutucu olabilirdi, kabul. Onun bebek gibi olduğunu düşünürsek korkması da normaldi. Bunu engellemek için samimi olduğunu düşündüğüm bir gülümseme kondurdum suratıma.

"Benden korkma, sana yardım etmeye çalışıyorum." Islak saçlarını karıştırdım hafifçe. Karasız kalmıştım ama dokunmak istemiştim. "Motordan da korkma. Sıkı tutunduğun sürece bir şey olmayacak."

"Eve gitmeyeceğim. Teklifiniz için teşekküvlev."

O çok kibardı. Yaptığım en ufak şeyde bile teşekkür ediyordu. Omuz silkerek yedek kaskımı ona uzattım. Onu götürmek istiyordum.

"Her nereye gidiyorsan bırakacağım."

İtiraz edecekken buna izin vermedim. Binmesine yardımcı olup kendi kaskımı kafama geçirdim. Bana sarılmasını bekliyordum ancak yapmıyordu. Çekindiğini düşünerek arkamdaki bedenin kollarını tutup belime sardım. Kızaran yanaklarını hayal edebiliyordum.

"Nereye gidiyoruz?"

"Seul Hastanesi'ne."

_______________

Dedim ki kendi kendime bir bölüm daha at ne kaybedersin? Az önce attığım bölüme bakmayı unutmayın 😙

~Maria'

Accidental Love // KookMin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin