25

3.2K 343 148
                                    

"Sakin ol, Somi. Heyecanlanma, devin nefeslev al."

"Ne?" Demişti titreyen ellerini havaya kaldırırken. "Heyecan yapmayayım mı? Ellerimin haline bak."

Gözümün önündeki ellerini tutarak dudaklarıma yaklaştırdım ve birkaç küçük öpücük bıraktım. Bu onu gülümsetmiş ve biraz da sakinleştirmişti.

"Sadece özür dileyeceksin, neden bu kadar heyecanlandın?" Dedi Momo.

Somi bakışlarını yere indirip dudaklarını büzmüştü. "Çünkü yüzüne bakmaya utanıyorum."

"Bence bunu bir kenara bırak ve bir an önce konuş."

Sonradan gelen ve bizim gibi çimlerin üzerine oturan Taehyung, sevgilisinin yanağına öpücük kondurup elini beline sarmıştı. Evet, Momo ve Taehyung sevgili olmuşlardı. Bu habere fazlasıyla sevinmiştim elbette. Yakışıyorlardı.

Momo ve Taehyung, Somi'ye gaz vererek onu sonunda Namjoon öğretmen ile konuşmaya göndermişlerdi. Somi'ye güveniyordum. Kendini doğru bir şekilde açıklayacaktı.

"Bu akşam ne yapıyoruz?"

"Pvoje ödevim vav."

Momo'ya cevap verdiğimde burnunu kırıştırmıştı. "Çok sıkıcı."

Gözlerimi devirip yerimde hafifçe dikleştim. "Biz aynı sınıftayız ve senin de vav."

Oflayarak kafasını havaya kaldırmış ve Tanrı'ya neden hala lisede okuduğuyla ilgili isyanlarını sıralamaya başlamıştı. Yanında oturan sevgilisi ise ona gülüyordu. Onların sevimliliğine dalmışken yanıma biri oturmuştu. Kafamı çevirerek kim olduğuna baktım.

"Bebeğim." Demişti tavşan dişli sevgilim. "Ne güzel gülüyorsun öyle."

Utanarak bakışlarımı kaçırdım ve hafif kıkırtılar bıraktım ortama. Bir eli çenemi bulmuş ve yavaşça okşamıştı orayı. Nazik dokunuşlarına karşılık gözlerimi kapadım usulca. Bulut gibi hafif hissediyordum kendimi.

"Kedi gibisin." Gözlerimi açmadan minik bir gülümseme sunduğumda kaşımın kenarını öptü. "Hemen mayışıyorsun."

Tüy kadar hafif dokunuşları yüzünden süzüldüğüm yerde dikleşerek gözlerimi açtım. Beni kendine doğru çekmiş ve kolunu belime sarmıştı. Bacaklarının arasında oturuyordum ve açıkçası yerimden memnundum. Onun geniş göğsüne yaslanmak, kolları arasında olmak güzeldi.

"Somi geliyor." Momo'nun seslenmesiyle bakışlarımız bize doğru adımlayan sarışını bulmuştu. "Suratında herhangi kötü ifade olmadığına göre iyi geçmiş olmalı."

"Selam millet."

Hiçbir şey olmamış gibi yanımıza oturan Somi, bakışlarını tek tek üzerimizde gezdirdi. En sonunda pes edercesine nefesini verdi ve konuşmaya başladı.

"Gidip özür diledim. Bana karşı olan tavırlarını yanlış anladığımı ve tamamen iradem dışı bir şey yaptığımı söyledim. Çok anlayışlı biri olduğu için affetti beni."

Öğretmeni ile arasındaki büyük sorunu çözmesine hepimiz çok sevinmiştik. Biraz daha sohbet ettikten sonra kalktık oradan. Jungkook ve Somi dersi olduğu için okulda kalırken geriye kalan üçlü eve gitmek üzere yola çıkmıştık.

"Güneşli havaları sevmiyorum, bir an önce kış gelsin."

Taehyung hyung havanın sıcaklığı yüzünden yakınırken Momo göz devirdi. "Kıştan nefret ediyorum, yaz en iyisi."

"Nasıl hem bu kadav favklı hem de aynı olabiliyovsunuz?"

Sorum üzerine gülen ikiliye göz devirdim. Ciddi bir şey sormuştum. Hani cevabım!

Sohbet eşliğinde geçen yolculuğumuzun ardından evimin önüne gelmiştik. Önce beni bırakmışlardı. Onlara el salladıktan sonra anahtarımla içeri girdim. Annem salonda dizisini izliyordu. Ona gülümseyip yanağını öptüm. Kısa 'bugün nasıl geçti' konuşmasından sonra hızlıca üzerimi değiştirip ödevlerimin başına oturmuştum.

"Jiminie, Jungkook geldi."

Annemin seslenmesi üzerine heyecanla kitaplarımı kapattım. Sevgilimi görmek için sabırsızlanıyordum. Tamam belki birkaç saat önce görmüş olabilirdim ama ne yapayım. Onu çok sevdiğim için çok da özlüyordum.

"Bebeğim."

Kollarını açan Jungkook'a kocaman gülümseyerek göğsüne sığındım. En sevdiğim yerdi burası. Saçlarıma öpücüklerini bırakarak boynuma inmiş, derince kokladıktan sonra orayı da öpmüştü. Annem mutfakta olduğu için rahattım. Bir şey demezdi ama ben utanırdım.

"Ne yaptın bakalım?"

"Hm," diye bir ses çıkardım onu koltuğa çekerken. "Oyalanmadan eve geldik ve ödevlevimi bitivdim."

"Aferin benim bebeğime. Ödül olarak ne istersin?"

"Ödülüm mü vav?"

"Elbette." Demişti saçlarımı geriye iterken. "Uslu çocuklar her zaman ödülü hak eder."

Gülümseyerek gözlerinin içine baktım. O da gülümsüyordu. "Benim en büyük ödülüm sensin. Başka ne istevim ki."

"Ama bak," yalandan bir kızgınlıkla kaşlarını çattı. "Böyle tatlı olursan ısırırım."

"Tamam." Diyerek kaçtım mutfağa. Yoksa beni gerçekten ısırabilirdi. Daha önce yapmıştı ve yanağım çok acımıştı.

Kahvesini yudumlayan annemin yanağını öperek omuzlarına sarıldım. "Anneciğim, Jungkook ile dışavı çıkabiliv miyim?"

"Tabi canım ama çok geç kalmayın olur mu?"

Anneme teşekkür ettikten sonra Jungkook'a hazırlanacağımı haber vererek odama girdim. Dolabımın önüne geçip bir süre onu izledim. Ne giyebilirdim? Çok fazla kıyafetim olduğunu kabul ediyordum ama bazen kombin yapmakta çok zorlanıyordum.

"Jungkook hyung!"

Seslenmemden yaklaşık beş saniye sonra odama girdiğinde güldüm. "Efendim sevgilim?"

"Ne giymeliyim? Bana yavdımcı oluv musun?"

Gülerek beni hafifçe kenara itmiş ve dakikalar içinde güzel bir kombin yapmıştı bana. Ona teşekkür için yanağına uzanırken aniden dudaklarını dönmüştü. Dudaklarım onunkilere temas ettiğinde utanarak geri çekildim.

"Yanaklara bak, ne şirin."

Kondurduğu sayısız öpücüklerden sonra odadan çıkmıştı. Ben de rahatça üzerimi giyip salona yani yanına gittim.

"Hazırsan çıkalım mı?"

Onu onaylayıp kalktım ve anneme haber vererek çıktık evden. "Neveye gidiyovuz Kook-ah?" Soruma karşılık gülümseyerek dudaklarımı öpmüştü sertçe. Sert öpmüştü ama aslında yumuşaktı da.

"Sinemaya gidiyoruz bebeğim."

Sevinçle el çırptım. Sinemada film seyretmeye bayılırdım. Kaskı kafama geçirdikten sonra arkasına bindim ve kollarımı sıkıca doladım beline. Buraya binmeyi çok seviyordum çünkü rüzgar sayesinde kokusu daha yoğun geliyordu.

_______________

Sinemada yaşadığı komik veya ilginç bir anısı olan var mı?

~Maria'

Accidental Love // KookMin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin