Kulağıma gelen takırtı sesleri beni uyanmaya zorlarken kaşlarımı çatarak bir süre bekledim. Ancak cam kırılma sesleriyle aniden yataktan kalkmış ve yanımda yatan köpeğimi de korkutarak uyanmasını sağlamıştım. Kendimi direkt olarak mutfağa attığımda Jimin'in aceleyle kırıkları toplamaya çalıştığını görmüştüm.
"Dur." Onu durdurup kendime çevirdiğimde gözleri dolu doluydu. Bir yerine zarar gelip gelmediğini kontrol ettim. "İyi misin? Bir yerini kesmedin umarım."
"Özüv dilevim hyung. Biv bavdak su içmek istemiştim sadece."
"Jimin-ah, hiç sorun değil. Sen iyisin değil mi?"
Kafasını sallayıp bir süre yere bakmış sonrasında ise kollarını belime sarıp kafasını göğsüme gömmüştü. Endişeyle onu geri çekmeye çalıştığımda daha çok sardı beni.
"Jimin, bana bak." Yüzünü kaldırmayı reddederken elleri sıkıca tişörtümün arkasını tutuyordu. "Sorun ne? Söyle bana bebeğim."
Bunu dedikten sonra ağlamaya başlamasıyla derin bir nefes verdim. Kendini sıkıyordu ve rahatlamaya ihtiyacı vardı. Bu yüzden bir kolumu sırtına koyarken diğerini saçlarına çıkarmıştım. Bir yandan kokusunu içime çekiyor, diğer yandan ise saçlarını okşuyordum.
"Kedim ç-çok hastaymış hyung. Süvekli kusuyovmuş."
Dudaklarımı birbirine bastırıp ellerimi yanaklarına çıkardım ve yüzünü göğsümden uzaklaştırdım. Bu hassas bir konuydu. Yanaklarını kurulayıp hafifçe gülümsedim.
"Bir kedin olduğunu bilmiyordum."
"Babam izin vevmediği için Momo bakıyov ona. Daha çok ikimizin kedisi diyebiliviz."
"İstersen onu veterinere götürebiliriz."
"Gevçekten mi hyung?" Gözleri parıl parıldı yine. Onu mutlu etmiştim. "Momo'nun ayağı acıdığı için o götüvemiyov."
"Hazırlanalım ve kedini doktora götürelim. Sonra da dışarda kahvaltı ederiz."
"Hyung." Birden durgunlaşmıştı ve gözlerindeki korku kırıntıları yakalamıştım. "Babam bana çok kızacak."
Ellerim yeniden saçlarını bulurken onları nazikçe geriye ittim. Açılan alnı ile kendime hakim olamayarak öpmüştüm orayı.
"Ben seni korurum."
"Süpev kahvaman gibi mi?"
"Süper kahraman gibi."
***
Taksiye parayı verdikten sonra arabadan inmiştik. Jimin yüzündeki mutlulukla kafesi taşırken ben de onu izliyordum. Az önce veterinerden çıkmıştık ve şimdi kahvaltı için bir yere gelmiştik. Kediyi tedavi eden doktor tüy yuttuğu için kustuğunu söylemiş ve gerekli muayeneyi yapmıştı.
"Ne yemek istersin?"
Jimin yanındaki sandalyeye koyduğu kedisiyle oynamayı bırakıp bana bakmış ve omuzlarını silkmişti. Sanırım bu fark etmez demek oluyordu. Öyleyse kahvaltılık herhangi bir şeyler söyleyebilirdim. Gelen garsona siparişleri verdim ve kısa sürede hazır olmuştu her şey.
"Hadi artık kahvaltını et."
Beni dinleyerek yemeye başlamıştı. Ancak arada yine kediye dönüyor ve onu seviyordu. Özlemiş olmalıydı. Babası yüzünden ondan uzak kalmıştı. Onun yerinde olsam ben de özlerdim.
"İsmi ne?"
"Şivin."
Gülmek istesem bile yanlış anlayacağını düşünüp tutmuştum kendimi. Kesinlikle ona yakışan bir isimdi. Gri minik kedi gerçekten şirindi. Jimin'in telaffuzu ile daha hoş oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Accidental Love // KookMin ✔
Fanfiction| TAMAMLANDI | Jimin bisikletiyle önce Jungkook'un motoruna çarpmış, sonra aniden kalbine düşmüştü. "Pavdon, çok özüv dilevim!" #1 KookMin [03.06.2021] #1JiKook [25.04.2024]