"Akşam bir yerlere gidelim mi?"
Sorduğum soruya karşılık gülümsediğinde istemsizce ben de gülmüştüm. Gözüne gelen saçları parmak uçlarıyla geriye çekmiş ve kafasını sallamıştı.
"Onlav da gelecek mi?"
Az ilerimizde oturan üçlüye baktım. Somi gülümseyerek telefonuna bakarken diğer ikili şaşırtmayarak tartışıyordu. Onlar gelmemeliydi.
"Baş başa oluruz diye düşünmüştüm."
"İ-ikimiz mi?"
Kekelemesi hoşuma giderken eğilip saçlarını öptüm. Bunun üzerine kafasını çevirmişti. Kampüsün bahçesinde çimenlerin üzerinde oturuyorduk. Etrafta elbette insanlar vardı ve onun utangaç kişiliği iki katına çıkıyordu.
"Utanıyor musun?"
"Hyung." demişti kızgın bir tonda. Aynı zamanda kaşlarını çatıyordu ve bu hiç korkunç bir görüntü değildi. Aksine daha da tatlı oluyordu.
Öne doğru büzülen dudaklarını parmaklarımın arasında sıkıştırıp güldüm. Tıpkı bir ördek gibiydi. Küçük ve sevimli.
"Pardon, bölüyorum ama artık derse gitmemiz gerekiyor."
Taehyung'un yanımıza gelmesiyle dudaklarını serbest bırakıp Jimin'in yanağına uzun ve kokulu bir öpücük bıraktım. Yanaklarının ısındığını da fark etmiştim.
"Akşam alırım seni."
"Kaç gibi gelivsin?"
"Ararım."
Jimin bana el sallarken göz kırpıp Taehyung ile uzaklaştık oradan. Son bir dersimiz vardı ve ondan sonra en azından bugün için özgürdük.
"Nasıl gidiyor?" Demişti kolumu dürterek. "Çok mutlusun şu sıralar."
"Öyleyim ama bu mutluluğum kısa sürecek diye korkuyorum."
"Sen ve korkmak?" Kaşlarını kaldırıp koridorda durduğunda devam etmesi için sırtından ittim. "Vay be, aşk böyle bir şeymiş demek."
"Dalga geçme. Aşık olacağın günü sabırsızlıkla bekliyorum."
Bir süre sessizce durdu. Neden konuşmadığını anlamak için ona baktığımda kaşlarını çatarak yeri izlediğini görmüştüm. Bu sefer ben onun kolunu dürttüm.
"Ne oldu, sustun."
"Hiç, her neyse sonra görüşürüz."
Konuşmama izin vermeden kaçar gibi gittiğinde arkasından baktım bir süre. Bir şeyler sakladığını düşünüyordum ve bu hareketleriyle haklı olduğumu doğruluyordu.
"Hyung!"
Tanıdık sesi duyduğumda arkama döndüm. Jimin bana doğru koşarak geliyordu. Hızını alamayıp göğsüme çarptığında gülerek sarıldım ona. O da kıkırdamıştı.
"Telefonunu unutmuşsun." Elinde tuttuğu telefonu bana uzattığında gülümseyerek aldım ve cebime koydum.
"Teşekkür ederim."
"Önemli değil, gidiyovum."
Gitmek için arkasını döneceği sırada onu tutup kendime çektim. İnsanların bakıyor olması umrumda değildi. Gün içinde çok özlüyordum sevgilimi. Gitmeden önce de sıkı sıkı sarılmak istemiştim.
"Hevkes bize bakıyov."
"Baksınlar."
"Ama utanıyovum."
Onu daha fazla utandırmamak adına gülerek geriye çekildim. Birkaç saniyelik bakışmanın ardından yanağımı öpmüş ve geldiği gibi koşmaya başlamıştı. Kendi kendime gülerek arkasından seslendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Accidental Love // KookMin ✔
Fanfiction| TAMAMLANDI | Jimin bisikletiyle önce Jungkook'un motoruna çarpmış, sonra aniden kalbine düşmüştü. "Pavdon, çok özüv dilevim!" #1 KookMin [03.06.2021] #1JiKook [25.04.2024]