Sinirle bir sağ bir sola gidiyordum. Dört duvar arasında sıkışmıştım ve tek umrumda olan şey Jimin'di. Saatler önce getirilmiştim buraya. Dediğim gibi polisler benim için gelmiş ve adamın şikayetçi olması üzerine tutuklamışlardı. Bu sorun değildi şu an. Düşündüğüm tek şey miniğimdi. Biz evden ayrıldıktan sonra ona bir şey yapmasından korkuyordum. Zaten eline basmış ve canını yakmıştı. Endişe ve merak sinirimi yükseltirken demirlere vurdum sertçe. Keşke daha çok dövseydim o adamı.
Dakikalar sonra üniformalı polis memuru gelip kilidi açmış ve kenara çekilmişti. Kafasıyla kapıyı gösterdi. "Hadi, çıkıyorsun."
"Nasıl?"
"Şanslısın ki beyefendi şikayetini geri çekmiş. Çocuk çok fena ağlıyordu."
Beyefendi demesine göz devirecekken kendi kendine konuştuğu şeyi duymuştum. Çocuk dediği Jimin'di. Kendisine bir şey yaptığı için mi ağlıyordu yoksa benim için mi?
Daha fazla durmadan çıktım oradan. Jimin ve babası polisle konuşuyordu. Babası beni gördüğünde sırıttı. Gözlerimi ondan çektim. Biraz daha öyle baksaydı üzerine atlayıp tüm sinirimi çıkarabilirdim. Ağlamaktan gözleri kızarmış miniği süzdüm. Bir yerinde bir şey yok gibi duruyordu. Rahat bir nefes vermiştim fakat yine de parmakları hala aklımdaydı. Beni fark ettiğinde gözlerini kocaman açıp bir adım atmıştı ki babasının sert bakışları altında kafasını eğip önüne geri döndü.
Sinirle saçlarımı dağıttım. Karakolda işlerim bittikten sonra ayrıldım oradan. Jimin'ler benden önce gitmişti. Gitmeden önce son kez bana baktığında gözlerinde pişmanlığı ve özür dileyen bakışları görmüştüm. Sorun olmadığını belirtircesine gülümseyerek göz kırpmıştım ona. O da hafifçe tebessüm etmişti.
Taksiye binip adresi verdim. Kısa süre içinde eve gelmiştim. Köpeğim yine peşimde dolanırken koltuğa oturup kafasını okşadım. Ayaklarımın dibine yatmıştı. Saat gecenin bilmem kaçıydı ve aklımda tek bir kişi vardı. Düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyordum. O kırılgan bir çocuktu, nasıl dayanıyordu? Annesi neredeydi? Eve girdiğimde veya sonrasında annesini hiç görmemiştim.
Havanın yavaşça aydınlandığını gördüğümde sıcak bir duşun iyi geleceğini düşünerek banyoya yürüdüm. Öyle de olmuştu. Vücudum biraz olsun rahatlarken kafamın içi fazlasıyla karışıktı. Banyodan çıktıktan sonra üzerime kıyafetlerimi geçirip saçlarımı kuruttum. Dersime biraz daha vardı ama çıkıp dolaşmak iyi olurdu.
Motorumun barın orada kaldığını hatırladığımda içimden küfür etmiştim. Somi'nin arabası da Jimin'lerin evinin önündeydi. Oraya gitmeye karar verdim. Hem belki de bu Jimin'i görmek için bir bahane olurdu. İyi olduğunu bilmeye ihtiyacım vardı. Onun için endişeleniyordum.
Yine bir taksiye atlayıp hatırladığım adresi verdiğimde çok geçmeden varmıştık. Parayı uzatıp indim. Araba hala oradaydı ama öylece alıp gidemezdim. Jimin'i görmeliydim.
Şans sanki benden yanaymış gibi kapı açılmış ve Jimin çıkmıştı. Sırtında çanta vardı ve saate bakacak olursak okula gidiyordu. Beni gördüğünde gözlerini kocaman açarak olduğu yerde durdu. Arkasını dönüp tekrar eve girecekken koşarak yanına ulaştım. Kolundan tutup nazikçe kendime döndürdüğümde dudağının kenarındaki yara ve elmacık kemiğindeki kızarıklık dikkatimi çekmişti. Sinirle kapattım gözlerimi. Bunun olacağını tahmin etmeliydim.
"İyi misin?" Dedim olmadığını bile bile. "Canın acıyor mu?"
"İyiyim." Dedi gözlerini benden kaçırarak. Yalan söylüyordu. "Acımıyov."
"Evde mi?"
Kafasını salladı ve yola doğru baktı. Okula gitmesi gerektiği aklıma geldiğinde önünden çekildim. Ancak onu bırakmayacaktım. Ben de onunla gidecektim.
"Arabayla gidelim."
"İstemiyovum, teşekküvlev."
Keyfi yerinde değildi. Kolundan tuttum tekrar. Onu yavaşça kendime çevirirken gözlerinin dolu olduğunu görmüştüm. Eve girip o adamı mahvetmek istiyordum.
"Hadi, biraz konuşuruz."
Sonuç olarak onu ikna etmiştim ve şimdi de arabayı okulun önünde durdurmuştum. Belli bir süre oluşan sessizlikten sonra ağlamaya başlamıştı. Bedenimi ona çevirip güzel yüzüne baktım. Ona ağlamayı yakıştırmamıştım. Gülünce daha güzeldi, hep gülmeliydi. O an bir söz vermek gelmişti içimden.
Yanımda oturan bu güzel çocuğun ağlamasına izin vermeyeceğim. Onu sonsuza kadar koruyacak ve yaralarını tek tek öpeceğim. Onun ilacı olacağım. Onun kahramanı olacağım.
"Ağlama." Elmacık kemiği ve dudağının kenarını okşadım. "Her şey geçecek. Söz veriyorum, her şey geçecek."
"Hayıv," diyordu kafasını iki yana sallayıp değerli inci tanelerini akıtırken. "Hiçbiv şey geçmeyecek, geçmiyov. Annem ölüyov ve ben hiçbiv şey yapamıyovum."
Söyledikleriyle birlikte ellerini yüzüne kapatıp ağlamaya başlamıştı. Algılamaya çalıştım. Annesiyle ilgili söylediği şey kalbimi sızlatmıştı.
"Jimin-"
"Annem ölecek hyung, ne yapacağımı bilmiyovum. Çok çavesizim."
Saçlarına götürdüm elimi. Okşadım usulca. Ona iyi gelmek, tüm yaralarını sarmak istiyordum. Yardım etmek istiyordum.
"Annen ölmeyecek Jimin."
"Yapabileceğim hiçbiv şey yok. Onu kaybetmek istemiyovum."
Hızlıca indi arabadan ve okula doğru koştu. Peşinden gitmek istemiştim ama önce annesine ne olduğunu öğrenmeliydim. Somi veya Momo kesinlikle biliyordu. Jimin'in daha fazla üzerine gitmek istemediğim için onlara sormalıydım. Söylemek zorundaydılar. Bu saatten sonra bilmek zorundaydım.
"Somi?" Telefonu ikinci çalışta açmıştı. "Neredesin?"
"Okula gidiyorum, sabah erkenden dersim var. Sen neredesin?"
Bakışlarımı okulda gezdirdim. Üst kat sınıfların camından bana bakan bedeni fark ettiğimde dudaklarımı birbirine bastırdım. Ağlıyordu hala. O çok hassastı.
"Jimin'in okulunun önündeyim. Bir yerde buluşalım, anlatmam gereken önemli şeyler var."
"Sorun ne?"
"Gelince anlatacağım, kapatıyorum. Buluşacağımız yeri konum atarım."
"Tamam." Birkaç hışırtı sesi duyulmuştu ve Somi'nin vazgeçemediği küfürü. "Kitabım düştü. Neyse ilk dersten sonra gelirim."
Bir şey demeden kapattım telefonu ve camdaki çocuğa bakmaya devam ettim. Onu kollarımın arasına almak, yüzünün her yanını öpmek istiyordum. Pamuklara sararak büyütmek istiyordum küçük bedenini.
"Seni iyileştireceğim miniğim. Söz veriyorum, seni iyileştireceğim."
_______________
Özür dilerim Jimin seni böyle bir karakter yapmak istemezdim. Ama görüyorsun ki seninle birlikte ben de ağlıyorum. Bu kitabı soft yapacaktım niye böyle oldu ki :'(
~Maria'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Accidental Love // KookMin ✔
Fanfic| TAMAMLANDI | Jimin bisikletiyle önce Jungkook'un motoruna çarpmış, sonra aniden kalbine düşmüştü. "Pavdon, çok özüv dilevim!" #1 KookMin [03.06.2021] #1JiKook [25.04.2024]