18

6.9K 693 339
                                    

"Jimin-ah, topu buraya at!"

Taehyung, Jimin'e topu atması için bağırırken ben pişmelerini beklediğim etlerin başında
onları izliyordum. Bayan Park da dahil olmak üzere hep birlikte pikniğe gelmiştik. Taehyung ve ben sonradan dahil edilmiştik bu olaya. Jimin annesi için böyle bir şey düşünmüş ve bizi de çağırmıştı. Pek bir şey yaptığım söylenemezdi ama eğleniyordum. Jimin'in gülen yüzünü ve her yerden duyulabilecek kahkahalarını gördükçe tarifi imkansız bir mutluluk sarıyordu her yanımı.

"Kuzen, hala pişmedi mi? Çok acıktım."

Karnını tutarak yanıma gelen Somi'ye göz devirip etleri yeniden kontrol ettim. Bazıları pişmişti, bazılarının ise birkaç dakika daha kalması gerekiyordu. Pişenleri bir tabağa koyup ona uzattım. Sırıtarak masaya koşmuş ve tabağı ortaya koyar koyar eline bir parça alıp ağzına atmıştı. Ona gülerek yeniden önüme döndüm.

"Ver şu topu!"

"Kafamı kırdın, özür dile. Yoksa ne olacağını biliyorsun."

"Orada durmasaydın sen de!"

"Nerede duracağımı sana mı soracağım?"

Momo ve Taehyung yine kavga etmeye başlamışlardı. Günlerdir sessiz duruyorlardı ancak daha fazla dayanamamış olacaklar ki yeniden başlamışlardı laf dalaşına. Momo, kafasına gelen topu kolunun altına almış elinde bıçakla özür dilemezse patlatacağını söylüyordu. Taehyung ise özür dilemek istemiyor gibi Momo'ya bağırıp topu vermesini söylüyordu.

"Hadi, ver artık şunu."

Kalan etleri de ayrı tabağa koyup masaya koyduğumda Bayan Park gülümseyerek omzumu patpatlamıştı. Top mevzusu yemek hazır olduğu için kapanmış ve diğerleri de gelmişti. Jimin'in nereye oturduğuna baktım. Annesinin yanına oturmuştu. Onun yanına oturmak istiyordum ama tek boş yer Momo'nun yanıydı. Jimin'in yanında Taehyung oturuyordu. Mecburen oraya geçtim ve Jimin'de kısa bir göz gezdirdim. Bugün gerçekten keyfi yerinde görünüyordu. Öyle ki annesinin tabağına koyduğu yiyecekleri Taehyung'la gülüşerek yiyordu. Bu sinirlerimi bozarken önüne döndüm. O gün evine gidip yaptığım küçük itirafımdan sonra benimle neredeyse hiç konuşmamıştı. 1 haftadır yüzünü de çok görememiştim zaten. Somi'nin yanında ya da okuluna gittiğimde uzaktan izlemiştim onu. Doğrusunu söylemek  gerekirse özlemiştim.

"Çocuklar, yemekten sonra yürüyüş yapalım mı?"

Bayan Park'ın öne attığı fikri hepimiz kabul etmiştik. Yemekten sonra yürüyüş yapmak iyi gelebilirdi. Güle eğlene karnımızı doyurmuş ve etrafı az da olsa toparlamıştık. Şimdi ise Somi gelmek istemediğini söyleyip kafasında şapkası, gözünde gözlükleriyle havalı bir şekilde sandalyesinde oturuyor ve kitabını okuyordu.

"Somi yalnız kalmasın, ben de onunla duracağım." Sonrasında bana dönüp gülümsemiş gözleriyle Jimin'i göstermişti. "Jungkook, Jimin ormandan korkar. Ona sahip çıkarsın değil mi?"

Anında kafamı sallayarak onaylamıştım onu. Tabi ki ona sahip çıkar, onu korurdum. Bunu söylemesine bile gerek yoktu.

Jimin kafasına önünde çilek deseni olan balıkçı şapkasını takmış ve çekingen adımlarla yanımıza gelmişti. Diğer ikiliyle birlikte ormana doğru yürümeye başlamıştık. Bir yere kadar sessiz olmayı başarsak da sürekli olarak tartışan ikili bunu bozmuştu.

"Aptal, bir şey anlatmaya çalışıyorum. Düzgün dinlesene."

"Kızım, konuşmuyorsun ki. Ağzını oynatıyorsun sadece, ne bileyim ne diyorsun!"

"Bağırma bana hayvan. Gidelim diyorum. Onları yalnız bırakalım diyorum. Konuşsunlar, öpüşsünler, koklaşsınlar diyorum. Ne salak bir çocuksun ya."

Taehyung sonunda anlayıp sırıtarak Momo'nun elini tutmuştu. "Öyle desene o zaman. Ama haklısın, yalnız bırakalım onları." Ardından bize el sallayarak başka bir yöne sapmışlardı.

"Duvun, neveye?"

Yanakları kırmızının tüm tonlarını barındıran çocuğa döndüm. Momo'nun dediklerinden utanmış olmalıydı. Kendimi tutamayıp gülmüş ve dikkatini çekmiştim.

"Neden öyle dedilev ki?"

"Bilmem, neden dediler ki."

Ondan hoşlandığımı, ona karşı bir ilgim olduğunu bildiğini biliyordum. Yani anlamış olmalıydı artık. Hazır baş başa kalmışken de bunu kullanmak istiyordum. Öylece dikilmeyi kesip hafifçe sırtından ittim ve o da yanımda sessizce yürümeye devam etmişti. Biraz daha ileri gittiğimizde önümüze nehir çıkmıştı. Jimin gülümseyerek oraya koşarken ben de onu takip ediyordum.

Gözüme kestirdiğim bir çiçeği almış ve suyun akışını izleyen Jimin'in arkasından yaklaşıp kulağının arkasına sıkıştırmıştım. Bana dönmek için hamle yaptığında ondan önce davranarak kollarımı etrafına doladım. Yanağımı saçlarına yaslayıp kokusunu içime çektim güzelce. En huzurlu hissettiğim anı sorsalar, Jimin'le olduğum her saniye derdim şüphesiz.

"Hyung..." Titrek bir nefes verip ellerini koluma koymuştu. İtmiyordu, sadece orada duruyordu minik elleri.

"İlk tanıştığımız an neler hissettiğimi duymak ister misin?"

Kafasını sallayıp ellerini daha da sıklaştırmıştı. Heyecanlanıyor olmalıydı, kalp atışlarını avucumda hissedebiliyordum. Bu beni gülümsetirken kalbinin olduğu kısmı okşadım hafifçe. Refleks olarak elimin üzerine koymuştu elini. Parmaklarımı onunkilere geçirdim ve gözlerimi kapattım.

"Bir anda olmuştu her şey. Bağırışın kulağıma gelmiş ve ben daha ne olduğunu anlamadan bana çarpmıştın. Sana kızmak istedim, başkası olsa yapardım da. Ama sen bana öyle masum bakışlar atıyordun ki çok değerli motorum bile umrumda değildi. Sen vardın. O an tek önemli olan sendin. O günü asla unutamam, Jimin-ah."

"Neden?"

Gülümseyerek kulağına eğildim. "Çünkü ben ilk kez aşık olmuştum."

Nefes almayı kestiğinde elimin altındaki kalbi daha da hızlanmıştı. Gülerek geriye çekildim ve onu kendime çevirdim. Yanaklarına yaslamıştım bu sefer ellerimi. Baş parmağım ile okşadım pembelikleri. Bir cevap vermesini beklemiyordum ama en azından tepki verebilirdi.

"Bir şey söylemeyecek misin?"

Ağzını açıp geri kapatıyordu. Söylemek istiyor ama bir o kadar da ne söyleyeceğini bilmiyor gibiydi. Onu daha fazla köşeye sıkıştırmamak adına geriye çekildim.

"Bana karşı aynı hisleri beslemiyor olabilirsin. Sorun değil, sadece artık bilmen gerektiğini düşündüm."

"Başım dönüyov."

Elini başına götürmüş ve tutunmak için bir yer aramıştı. Hemen elimi sırtına koyarak ona destek olmuştum. Saniyeler sonra kollarıma yığılması ile büyük bir telaş kaplamıştı vücudumu.

"Jimin!"

_______________

Jimin heyecandan bayıldı ☺️

~Maria'

Accidental Love // KookMin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin