17

6.7K 691 362
                                    

"Günaydın millet!"

"Günaydın." Diye mırıldandım coşkuyla yanımıza oturan Somi'ye. "Ne bu neşe?"

Yüzünde yer edinen sırıtmayla Taehyung'un önündeki içeceği dudaklarına götürmüştü. Büyük bir yudum aldıktan sonra biten bardağı tekrar önüne koydu. Taehyung bu sırada göz deviriyordu.

"Birinden hoşlanıyorum."

"Kim?" Taehyung merakla öne eğildiğinde ben de merak etmiştim. Çünkü Somi o tip bir kız değildi. Erkeklerle pek işi olmaz, gelen teklifleri çevirirdi.

"Birkaç yaş büyük benden ama gerçekten hoş biri."

"Kim olduğunu söylesene direkt."

"Fotoğraf bölümünden öğretmen Kim Namjoon."

Ağzımız açık bir şekilde bakıyorduk Somi'ye. Bunu asla tahmin etmezdik. Namjoon öğretmen oldukça saygılı ve kibar biriydi. Dersimize girmese bile onu tanıyorduk.

"Kafayı mı yedin?"

"Neden öyle diyorsun Jungkook? Çok hoş biri."

"Nereden çıktı bu birden?"

Taehyung bir ona bir bana bakıyordu. Onun da bu duruma şaşırdığı ortadaydı. Haklıydı şaşırmakta. Şimdiye kadar kimseye yüz vermemiş bir kız gelip bize öğretmeninden hoşlandığını söylüyordu.

"Birden çıkmadı. Neredeyse 2 haftadır dikkatimi çekiyor. Tanrım, derste sürekli yanıma geliyor. Sorduğum her soruyu güzelce cevaplıyor. Bunu yaparken de oldukça kibar davranıyor. Bir de sürekli gülümsüyor. Gamzeleri çok öpülesi."

"Bu hoşlanmak değil ki." Diyerek kafasını salladı Taehyung. "Sen aşık olmuşsun."

"Henüz o kadar değil ama hoşlanmadan fazlası olduğu doğru."

Onlar konuşmaya devam ederken oturduğum sandalyede kıpırdadım. Bugün pek keyfim yoktu. Sebebi elbette Jimin'di. O gün dediğim gibi hastaneye gitmiştim ve gece boyu orada kalmıştım. Ancak benimle iki kelimeden fazla konuşmamış, yüzüme bile bakmamıştı. Gece de uyuyakalmıştı, ben ise sabaha kadar onu izlemiştim. Sonra aradan iki gün geçmişti ve okul yüzünden görüşememiştik. Buraya da gelmiyordu.

"Kime diyoruz biz?"

Kolumun dürtülmesiyle düşüncelerimden çıkarak dikkatimi onlara verdim. "Ne?"

"Sana ne oldu? Jimin'i mi düşünüyorsun?"

Usulca kafamı sallayıp bakışlarımı masada gezdirdim. "Bana soğuk davranıyor." Demiştim omuzlarımı silkerek. Bu konu gerçekten canımı sıkıyordu.

"Bunu fark ettik." Somi uzun saçlarını geri itip elini çenesine yasladı. "Ameliyat gününden beri bir şeyler var."

"Taehyung'la konuşmak için oradan ayrıldığımızda her şey iyiydi. Geri döndüğümde yüzüme bakmadı."

"Siz gittikten sonra o da kantine gitmek için kalktı. Momo için su alacaktı ama geri döndüğünde elinde bir şey yoktu. Ayrıca her an ağlamaya hazır bir ifade vardı yüzünde. Annesiyle ilgili olduğunu düşünüp umursamadık ama başka bir şey mi var?"

O ana kadar sessizce oturan Taehyung telefonuna mesaj gelmesiyle eşyalarını toplayıp ayağa kalkmıştı. "Bence Jimin'le konuşmayı dene. Aksi halde sorunun ne olduğunu öğrenemeyeceksin."

"Nereye?" Gözlerini kaçırıp hafifçe gülümsedi. Sahte bir gülümsemeydi. "Küçük bir işim var." Daha sonra hızlı adımlarla uzaklaştı yanımızdan.

"Ben onu takip edeceğim." Somi hızla ayaklanırken onu durdurmak adına bir şey yapmadım. Kafaya koyduğu şeyi yapan bir kızdı. "Bizden bir şeyler saklıyor. Sen de Jimin'e git ve konuşun. Sizi böyle görmek istemiyorum."

Yanağıma sulu bir öpücük bırakıp koşa koşa okuldan çıktığında yüzümü buruşturarak silmiştim öptüğü yeri. Dakikalar sonra ben de kalktım ve hızlı adımlarla motorumun yanına yürüdüm.

"Jeon, maça var mısın?"

"Üzgünüm Eunwoo." Demiştim kaskı kafama geçirmeden önce. "İşim var."

Son hızda ama dikkatli bir şekilde kullandığım motor sayesinde kısa sürede gelmiştim Jimin'in evine. Kapıyı çalıp çalmama arasında kalsam da zile bastım. Annesi artık evdeydi ve onları rahatsız etmek istemezdim. Bu arada artık o adamın olmayışı da onları rahatlatmış gibiydi. Momo ve Somi konuşurken duymuştum. Bu duruma sevinmişlerdi.

"Jungkook, hoş geldin. Lütfen içeri gel."

Annesi son derece kibar bir şekilde beni eve davet ettiğinde onu kıramamıştım. Biz geniş salona geçtikten sonra annesi Jimin'e doğru seslenmişti. Gözünde yuvarlak gözlükleri, saçındaki kırmızı bandana ve sarı pijamalarıyla kapıdan girdiğinde sevimliliği karşısında istemsizce gülümsedim. Belinden düşen şortunun iplerini bağlarken beni hala fark etmemişti.

"Bak, kim geldi."

Bayan Park'ın işaretiyle gözleri beni bulmuş ve aynı hızda kocaman açılmıştı. Geldiği gibi koşarak geri çıktığında annesiyle bakıştık.

"Ben bir ona bakayım."

"İzniniz olursa ben bakabilir miyim?"

Gülümseyerek onaylamış ve kalktığı yere geri oturmuştu. Ben ise vakit kaybetmeden koridorda yol almıştım. Üzerinde fotoğraflar olan kapı sayesinde kolayca bulmuştum odasını. Kapıda kısaca göz gezdirdim. Hepsi Jimin'e aitti. Somi ve Momo da vardı. Kapıyı çaldığımda ses gelmemişti bir süre. İçerde olduğunu ve benden kaçtığını biliyordum. Bu yüzden kapıyı açıp içeri girdim.

"Jimin?" Yatağın üzerinde örtüye sarılmış oturuyordu. Gözüken tek yeri gözleriydi. Bedeninin küçüklüğüne daha sonra çıldırmayı aklımın bir köşesine kazıyıp yatağına oturdum. "Konuşalım mı biraz?"

"Ne konuşacağız?"

"Bana neden mesafeli davrandığını olabilir."

"Öyle yapmıyovum."

Ağzını kapatan örtüden dolayı sesi boğuk çıksa da onu anlayabiliyordum. Elimi uzatıp örtüyü çekeceğim sırada kendini geriye çekmişti. Benden gerçekten rahatsız olduğu düşüncesi kalbimi kırarken yutkunup gözlerine baktım.

"Neden bir anda böyle oldun?"

"Hyung.." mırıldanarak kafasını eğdi. Örtüyü üzerinden itip bedeninin tamamen gözükmesini sağlarken parmaklarıyla oynadı yine. Ona daha ılımlı yaklaşmaya karar vererek hafifçe yanına doğru kaydım.

"Kötü veya seni rahatsız hissettirecek bir şey mi yaptım?"

"Benimle oynuyov musun?"

Söylediği şey ile öylece ona bakmıştım. Onunla oynamak derken neyden bahsediyordu? "Ne?"

"Sevgilin vav ve bana yakın davvanıyovsun."

Her şey daha da karışık bir hal alırken elimi havaya kaldırıp onu susturdum. Dolu gözlerini kaçırıp kafasını başka yöne çevirdiğinde biraz daha yaklaşıp çenesinden tuttum. Bana bakmasını sağladıktan sonra gözlerinin en derinine bakıp biraz da olsa anlatmak istemiştim ona olan hislerimi.

"Öncelikle benim bir sevgilim yok. Bunu da nereden çıkardın?"

"Sizi duydum." Kafasını eğmek istese de çenesindeki elim yüzünden bunu başaramamış ve tekrar gözlerime bakmak zorunda kalmıştı. "Taehyung ve sen bivbivinize seni seviyovum diyovdunuz."

"Arkadaşlar da birbirine 'seni seviyorum' der küçüğüm. Taehyung benim dostum. Aramızda küçük bir sorun vardı ve onu çözmenin mutluluğuyla söyledik."

"Ben... özüv dilevim."

"Asıl ben özür dilerim, Jimin. Sana olan hislerimi daha iyi gösteremediğim için."

_______________

Taehyung ve Momo'yu sevgili yapacak olmamdan rahatsız mısınız? Bazıları istemedi bunu. Ama kitaplardaki her karakterler eşcinsel olmak zorunda değildir. Dünyadaki herkesin öyle olmadığı gibi.

~Maria'

Accidental Love // KookMin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin