22

8.3K 668 514
                                    

Gözüme giren saçları kenara iterek Eunwoo'dan topu almaya çalıştım. Bu çabam başarıyla sonuçlanmış ve top benim elime geçmişti. Hiç vakit kaybetmeden potaya koşup belli bir mesafeden topu yolladığımda Eunwoo'nun son anda yaptığı müdahale yüzünden top farklı bir yöne gitmişti.

"Ah!"

Sesin geldiği yöne baktığımda Jimin'i kanayan burnunu tutarken görmüştüm. O kadar yer varken benim minik sevgilimin minik burnunu bulmuştu top.

"Özür dilerim, gerçekten üzgünüm. İyi misin?"

Telaşla Jimin'e bakan Eunwoo'nun kolunu pat patlayıp sevgilimin yüzünü avuçlarım arasına aldım.

"Jimin, acıyor mu?"

Onun canı tatlıydı, bu yüzden elbette acıyordu. Dolan gözlerini bana çevirip kafasını salladı. Kendini ağlamamak için sıkıyor olmalıydı. İç çekerek Eunwoo'nun uzattığı peçeteyi dikkatli bir şekilde burnuna bastırdım.

"Orada ne işin var senin?"

"Ben de seninle oynamak istemiştim. Çok kızdın mı?"

Benimle bu kadar masum konuşursa ona nasıl kızabilirdim ki?

"Kızmadım bebeğim ama canın acıyor şu an."

"Bivazdan geçev." Burnuna soktuğu peçeteyle sevimli duruyordu. Onu kucağıma alıp basket sahasından çıktım ve gölgesi olan bir ağacın altına oturdum.

"Hyung, indiv beni."

"Hayır." Onu iyice yerleştirdim kucağıma. "Utanmana gerek yok."

"Ama bakıyovlav."

Göğsüme gömdüğü kafasını okşayıp öptüm güzelce. "Onları görmezden gel Jiminie." Bunu söylerken bakanlara da önlerine dönmelerini işaret ediyordum.

"Kafanı kaldır burnuna bakalım."

Dediğimi yapıp kafasını kaldırdığında kanın durduğunu görüp peçeteyi çekmiştim. Az önce Eunwoo'dan alıp cebime sıkıştırdığım ıslak mendille kan olan yerlerini silip çöpleri kenara koydum. Ben bunları yaparken Jimin gülümseyerek beni izliyordu. Ona göz kırpıp aynı şekilde gülümsedim.

"Hyung, bu akşam bize yemeğe gelmek istev misin?"

"Çok isterim. Ama bir şartım var." Merakla bana bakmaya başladığında eğilip burnuna öpücük bıraktım. "Bana hyung demeyeceksin."

"Jungkook mu diyeceğim?"

Adımı onun ağzından duymak güzeldi. Sevimli telaffuzuna karşılık kaşının kenarından öptüm bu sefer. Onu öpmeyi seviyordum. Bu şekilde hissetmeyi seviyordum.

"Adımla da seslenebilirsin ama daha güzel hitaplar olduğuna eminim."

Düşündü bir süre. Ne demek istediğimi anladığında gözlerini kaçırarak kaçamak bir gülüş sundu. Tanrım, yine utanmıştı.

"Yani sana aşkım mı demeliyim?"

"Orası sana kalmış."

"Tamam aşkım." Kıkırdayarak göğsüme yattığında gülerek sardım minik bedenine kollarımı. Fazla tatlıydı. Hayatımda görüp görebileceğim en tatlı insandı.

"Aşk kuşları ne yapıyorsunuz böyle?"

"Sen gelene kadar huzurla yaşıyorduk."

Taehyung lafımdan dolayı suratını asıp geri dönmek için hareketlendiğinde gülerek yeniden ona seslendim. O da oyununu kesip yanımıza oturmuştu. Jimin kalkmak istese bile izin vermedim. O kucağımdayken ve ellerim beline sarılıyken kendimi iyi hissediyordum.

Accidental Love // KookMin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin