"Jungkook!"
Somi'nin sesini duymamla elimdeki topu bırakıp bana doğru koşan bedenin yanına adımladım. Taehyung da basketbol oynarken çıkardığı ceketini yerden alıp yanımıza gelmişti.
"Ne oldu?" Demiştim nefeslenen bedenin uzun saçlarını geriye iterken. "İyi misin?"
"Ben iyiyim ama Jimin değil."
Jimin'in ismini duyduğumda gözlerim sinirle kapanmıştı. "Ne olmuş?"
"Babası üç gündür Jimin'i odasına kilitliyormuş, yemek vermemiş. Momo da merak edip görmeye gitmiş az önce. Ama babası, Momo'yu itmiş ve merdivenlerden düşürmüş. Bileğinde bir sorun varmış, şimdi hastanedeler. Jimin de açlıktan bayılmış, o da hastanede."
Daha fazla bir şey dinlememe gerek yoktu. Hastanenin adını öğrenip koşar adımlarla motoruma atladım. Gaza yüklenip etrafı duman ederken en yakın hastaneye sürüyordum. Önce Jimin'i görecek daha sonra o adamın yanına gidecektim. Bu böyle devam edemezdi. Her seferinde küçüğüme bu şekilde zarar veremezdi.
Motorumu park etmiş ve yine koşar adımlarla içeri girmiştim. Oda numarasını öğrendikten sonra o kata çıktım. Kapıyı çalmadan içeri girdiğimde Jimin'i hastane yatağında yatarken bulmuştum. Serum takılıydı kolunda. Güçten düştüğü için takmış olmalılardı.
Daha fazla oyalanmadan beni gördüğü için şaşkın olan bedenin yanına yürüyüp onu dikkatli bir şekilde kollarımın arasına aldım. İyi olup olmadığını fısıldarken saçlarına öpücüklerimi de bırakıyordum. Biraz sonra o da dolamıştı kolunu belime.
"İyi misin?"
"İyiyim, hyung. Benim için endişelenme."
"Yapamıyorum." Diyerek geri çekildim biraz. Yüzlerimiz hala çok yakındı. "Senin için endişelenmeden duramıyorum."
"Ben..." Demişti ama o da ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. O sırada Somi ve Taehyung girdi içeri. Taehyung'u görmemle gerilmiş ve ayağa kalkmıştım.
"Nasılsın bebeğim?" Çantasını bana uzatarak Jimin'in yanına oturmuştu. "Daha iyi misin?"
"İyiyim, Somi. Sen neveden öğvendin?"
"Momo aradı, bize neden haber vermedin?"
"Telefonumu almıştı."
Jimin başını önüne eğerek parmaklarıyla oynamaya başladığında Somi ellerini tutup kendine çekmişti onu. Gözleri dolan Jimin'in bakışları beni bulduğunda hafifçe gülümsedim.
"Geçmiş olsun, Jimin."
Taehyung'un soğuk sesi ona bakmamı sağlamıştı. Yüzünde tuhaf bir ifade vardı ve sesi Jimin'le konuşurken takındığı ses tonu değildi. Aksine soğuk ve mesafeliydi.
"Teşekküv edevim, Taehyung hyung."
"Ben bir Momo'ya bakayım."
Odadan çıkan bedenin ardından ben de çıkmıştım. Tavırları normal değildi. Bir şey olmuş olmalıydı. Kendime kızmıştım o an. En yakın arkadaşımla ilgilenememiştim son zamanlarda.
"Taehyung." Durması için kolunu tuttuğumda gözlerime bakarak sertçe geri çekmişti. "Ne oluyor?"
"Onu sen söyleyeceksin, Jungkook. Ne oluyor?"
Ne demek istediğini anlamıyordum. Sorgulayan yüz ifademi gördüğünde gülmüş ve kafasını iki yana sallayarak yürümeye devam etmişti. Ne olduğunu düşünerek geri döndüm odaya. Bilmeden bir şey mi yapmıştım?
"Taehyung, Momo'ya bakmaya gitti değil mi?" Diyerek sesindeki şaşkınlığı gösterdi Somi. "Ben yanlış duymadım?"
"Sanırım iyi anlaşmaya başlıyorlar." Demiştim omuzlarımı silkip koltuktaki yerimi alırken. "Kavga etmekten sıkılmışlardır."
"Hyung." Gözlerimi küçüğe çevirdim, yüzüme tebessüm kondurmayı ihmal etmemiştim. "Sen iyi misin? Canın sıkkın gövünüyov."
Bununla birlikte Somi de gözlerini kısarak bana bakmıştı. Sorun olmadığını belirtmek adına gülümsememi büyüttüm ve kafamı salladım.
"Sorun yok, Jimin-ah."
"Momo'ya bakacağım."
Somi ayağa kalkıp kapıya yürümüş ve kapatmadan önce bana bakıp göz kırpmıştı. Gözlerimi devirip onu görmezden gelmiştim. O gittikten sonra ortam sessizleşmişti. Jimin birkaç adım uzaklıktaki camdan gökyüzüne bakıyor, ben ise onu izliyordum.
Üç gündür yokluğunu elbette fark etmiştim. Fakat yoğundur, bu yüzden çıkışta bizim okula gelmiyordur diye düşünmüştüm. Evine gitmek istemiş, rahatsız olabileceği aklıma geldiğinde bundan vazgeçmiştim.
"Babanı seviyor musun?"
Dolu gözleri benimkilere değişmişti. Belki de sormamalıydım. Fakat yapacağım bazı şeyler için öğrenmem gerekiyordu. Aksi halde Jimin'i üzebilirdim.
"Yalan söylemek istemiyovum. Babamı sevmiyovum, o hep bize kötü davvanıyov."
"Bir sebebi var mı?"
"Bilmiyovum, beni hiç sevmedi. Süvekli zavav vevdi. Ama ona kavşı koyamadım çünkü ben güçsüzüm. Yapma diyecek cesavetimde yoktu."
Hıçkırık kaçmıştı dudakları arasından. Endişeyle yatağa oturdum. Amacım onu ağlatmak değildi. Nefesimi dışarı bırakıp yumuşak yanaklarını tuttum. Baş parmağımla gözyaşlarını temizlemiş sonrasında kendime engel olamayıp gözünün altını öpmüştüm. Kocaman gözleriyle bakıyordu şimdi.
"O gitse mutlu olur musun?"
"Ama o benim babam."
"Sana zarar veren ve böylesine kötü davranan biri o. Sırf baban olduğu için onu kabul etmek zorunda değilsin. Buna mecbur değilsin Jimin."
Dudaklarını ısırarak gözlerini kaçırdığında bunu evet olarak algılamıştım. Bugün halledecektim bu işi. Jimin'in ne tepki vereceğini bilmiyordum ama yapacak ve onu sonsuza kadar kurtaracaktım o adamdan.
"Hyung," diyerek yanağındaki elimi tuttu. "Bivaz daha savılıv mısın?"
Sıkıca sarıldım küçük bedenine. O mutlu olacaksa kollarımı ondan hiç çekmezdim. Başını boynuma gömmüş soluklanıyordu. Kokumu beğenirdi umarım.
"Bu gece," diye fısıldadım kulağına. "Bende kalmak ister misin?"
Aniden geriye çekilmiş ve kırmızı yanaklarıyla birlikte yüzüme bakmıştı. Yanlış anladığını düşünerek kendimi açıklamaya başlamıştım.
"Güzelce bakılması gerek, ben sana bakarım."
"Babam-"
"Sadece kendini düşün, Jimin. İstiyor musun?"
"Eğev vahatsızlık vevmeyeceksem oluv."
Gülerken tekrar kendime çektim onu. "Senden rahatsız olacak kadar kafayı yemedim henüz."
_______________
Jungkook çok aşık Jimin de öyle mi acaba? Taehyung'a da bir şeyler oluyor, ne oluyorsa artık. Deli manyak çocuk 😔
~Maria'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Accidental Love // KookMin ✔
Fanfiction| TAMAMLANDI | Jimin bisikletiyle önce Jungkook'un motoruna çarpmış, sonra aniden kalbine düşmüştü. "Pavdon, çok özüv dilevim!" #1 KookMin [03.06.2021] #1JiKook [25.04.2024]