Mutlu olmayı da unutma. (VeyselxAhlas)

43 16 26
                                    

𝟭𝟵𝟴𝟭

Öğlen vaktı hastaneden gelen aramayla, olduğum hayal evreninden zorla çıkartılmıştım. Ahlas'ın hiç kimsesi gelmediği için beni aramayı uygun gördüklerini ve eğer müsaitsem gelebileceğimi söyledi telefondaki kadın. Kendimi hazır hissetmiyorum diyip yüzüne kapatmıştım.

Benim cennetimi seven kimse yok muydu ?Benim cennetim neden bir mezarlığa sahip değildi ? Kokusunda boğularak ölmek istediğim insan neden ölmüştü ki ? Ne günah işlememiştim ki yaratan bana bunu reva görüyordu.

Gece vaktini yollarda düşünerek geçirdim. Ahlas benimle olsa şimdi kim en çok seviyor kavgası yapardık. Benim temiz kalplı sevgilim.

"Hastaneye gidersen kendini kapıda bulursun hanım." Duyduğum sesle sinirle soludum.

"Bey kurbanın olam, oğlum ölmüş sen ne diyorsun."

"Olmaz olsun onun gibi oğlan, ibne oğlan istemem ben." Sınırlı ifademi bozmadan olduğum yerden çıkıp Ahlas'ın babasının yanına gittim.

"Dediğin şeyi geri al."

"Diğer ibne de sen mi oluyorsun ?" Tiksintiyle yüzüme baktı. Cennetime de böyle bakarak onu üzmüş müydü ?

"Öyleysem ne olmuş, daha ne yapabilirsin ki ?" Şevval teyze çekingence bana baktı.

"Baban öldürdü benim oğlumu hesap soracaksan ona sor. Beni uğraştırma bu işlerle." Nasıl bu kadar kalpsız olabiliyordu ?

"Babam yok benim, şeytan görsün yüzünü." Şevval teyzeye üzgün bakışlarımı yollayıp sokaktan çıktım.

Benim babam yüzünden, bir anne evlat acısı, bir sevgili aşk acısı çekiyordu. Belki de kimsesiz olan sevdiğimi son kez görmem lazımdı.

Ertesi gün hastane kapısından girdiğimde arkamı dönüp kaçmak istedim. Cennetimi görmeme izin verirler miydi acaba ? Peki ben istiyor muydum onu görmeği ? Dudaklarını çok özlemiştim, kokusu da burnumda tutuyordu.

"Beyefendi bizde sizi bekliyorduk." Bizimle ilgilenen doktoru görmemle yanına gittim.

"Bir haftadır kimi arasak, hiç kimse cenaze işleriyle ilgilenmek istemedi." Benim güzel yüzlümü neden bu soğuk yerde tek bıraktılar ?

"Sizin kabul edeceğinizi düşünüyorum ki etmezseniz kimsesizler mezarlığına gömülecek."

"Kabul ediyorum." Doktor bey ellimi sıktı.

"Sabahtan halledip çıkartalım hastayı." Başımı sallayıp onayladım.

"Görmek ister misiniz ?" İstemsizce onayladım.

"Olur." Merdivenleri inip beni morgun önüne getirdi. Kapıyı açıp içeri girdik, doktor bekletmeden Ahlas'ın cesedini çıkardı. Üstündeki örtü yüzünden yüzü kapalıydı. Her insanın sonu buydu işte.

"Çıkayım ben." Doktor anlayışla yüzüme bakıp, çıktı.

"Teke tek kaldık ya yine." Bir insanın sana cevap veremeceğini bilerek konuşmak ne kadar acınasıydı ama.

"Seni özledim." Keşke kalksaydı da, kim en çok özledi kavgası yapsaydık.

Ahlas'a yaklaşıp başındandı örtüyü yavaşça çektim. Ne kadar çok ölmüş de olsa güzelliğinden hiç bir şey kaybetmemişti. Öldü demeseler uyuyor olduğunu bile düşünebilirdim.

"Kimsesiz bırakmışlar seni Ahlas." Kendi öz evladını bile görmeye gelmemişti babası.

"Özür dilerim." Belki de her şey benim yüzümdendi.

"Dileme deseydin keşke şimdi." Ellerini ellerimin arasına aldığımda ürperdim.

"Çok soğuksun." Uzunca yüzüne odaklandım. Her yerine baktım.

"Seni çok seviyorum ben Ahlas." Gözlerimden akan yaşlara engel olmuyordum.

"Seni nasıl o kara toprağa gömecem ben ?"

"Ben sana, sen ölürsen gidecek bir cennetim olmaz dememiş miydim ?"

"Beni niye düşünmedin Ahlas ?"

"Gittiğin yerde beni bekle, mutlu olmayı da unutma."

Gülüm Ziam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin