"Aga bu kız bana neden görüldü atıp duruyor?" diyen Okyanus's dönüp sordum.
"Merve mi?"
"Yok ya, Aylin."
"Ya çüş, sen Merve'yle konuşmuyor muydun en son?"
"Onunla da konuşuyorum." Göz kırparak dediği şeye karşı yüzümü buruşturdum. "İğrençsin."
O ise ilk önce bu halime gülüp sonrasında öpücük attı. "Ben de seni seviyorum bebeğim."
"Bu çocuk bu huyundan vazgeçmeyecek." dedi abim bıkkınca.
"Neden öyle diyorsunuz beyefendi alınıyorum ama."
"Geber." Biz abimin dediği şeye gülerken yanımıza gelen Ege kendini sandalyeye atıp konuştu. "Dolunaycığım, bedenci seni bekliyor." Kafamı sallayarak onu onaylayıp masadan kalktığımda Berk de benimle ayaklanmıştı. "Ben de geleyim ya, sıkıldım."
"Sen bilirsin." diyerek ilerlemeye başladığımda o da yanıma gelmiş ve birlikte spor odasına doğru yürümeye başlamıştık.
"Sen bugün durgunsun bir sanki."
Omuz silkerek cevapladım onu. "Yo, uykum var biraz, ondandır."
"Sen beni kandırabileceğini mi sandın minnoş?"
"Ne kandırması Berk? Bir şey yok ki kandırayım seni." dedikten sonra spor odasının kapısını çalıp açtım ve içeri girdim. "Hocam beni çağırmışsınız."
"Gel Dolunaycığım, nasılsın? Bu sene görüşemedik."
"İyiyim hocam, siz nasılsınız?"
"İyiyim ben de, ailen nasıl?" Hakan hoca, aynı zamanda annemlerin de basketbol hocasıydı.
"İyiler hocam, aynı işte."
"Selamımı ilet, uğrasınlar bir ara yanıma keratalar. Kız takımında 2 kişi mezun olduğu için 2 kişilik eksiğimiz var, sana bırakıyorum bunu duyurma işini kaptan olarak. Abine de söyle, o da bir ara takımı toplayıp gelsin yanıma."
"Tamamdır hocam, ben çıkayım izninizle." diyip odadan çıkıp kapının karşısındaki duvara yaslanmış beni bekleyen Berk'in yanına gittim.
"Ne diyor?"
"Eksik varmış da, onu ayarlamamı istedi."
"İyi gel dolaşalım sınıf sınıf bari."
"İlk on ikilerden başlayalım."
Berk ile birlikte son sınıfların katına gelip kız basket takımına girmek isteyen olup olmadığını sorup varsa isimlerini alıp çıkıyorduk. Son olarak Berklerin sınıfı kalınca hızla sınıfa girmemle o sırada sınıftan çıkan çocukla çarpışmıştım.
"Dikkat etsene bücür."
"Sensin bücür be."
"Kızım hem geldin bana çarpıyorsun hem de atarlanıyorsun."
"Emir, abicim tamam istemeden çarptı işte sana kız." diyerek yanıma gelen Berk ile çocuk bir bana bir Berk'e bakmaya başlamıştı. "Yo, gayet de bilerek çarptım. Hem sen kimsin ki bana bücür diyorsun? Şş, aloo sana diyorum yüzüme baksana."
"Yoksa sen de bana aşıksın da dikkatimi mi çekmek istedin?" diyerek yüzüme eğilen çocuk ile Berk beni kendine doğru çekmişti. "Burdan sana bir koyarım görürsün aşkı, mala bak." diyerek Berk'i tutup sınıfa girip duyuruyu yapıp geri çıkmıştım. "Bu sizin sınıfa yeni mi geldi hiç görmemiştim."
"Evet, bu sene geldi. Neyse sen takma onu kafana, şu duyuru işini halledelim."
•
Kantine su almaya giderken arkamdan duyduğum sesle durup sinirle arkama döndüm. "Bana aşık kız, bir bakar mısın?"
"Sen canına mı susadın?"
"Yok, bir şey soracaktım. Sen geçen basketbolla ilgili bir şeyler diyordun ya-"
"Kendini kız takımına mı layık gördün?"
"İlk önce bir sakin ol, yemeyeceğim seni. Erkek takımıyla ilgili bir bilgin var mı diyecektim."
"Onunla abim ilgileniyor, Uzay. Aynı sınıfta olmanız lazım zaten."
"Uzay senin abin mi?"
"Evet."
"Belli zaten bu kadar sinirli olmanızdan." Kaşlarımı çatıp kollarımı göğsümde çapraz bağlayarak ona bakmamla gülerek konuşmaya devam etti. "Bak, sinirlendin yine."
"Dolunay!" Birden arkamdan boynuma dolanan kollarla ben de bağladığım kollarımı çözüp Okyanus'un kollarını tutmuştum. "Aa Emir ile tanışmışsınız."
"Selam, Okyanus."
"Aleyküm selam kardeşim. Neyse, Dolunay hadi gel Ege iddiayı kaybetti hepimize çikolata ısmarlıyor." dedikten sonra beni de tutup peşinden kantine sürükledi. "Ne iddiası?"
"Berk, bir dakika boyunca adam olun demeden durabilir mi diye iddiaya girmiştik."
"Of Dolunay niye geliyorsun ya?" dedikten sonra masadan kalkan Ege ile masadakiler daha çok gülmeye başladı. Sandalyeye otururken sordum. "Neler oluyor?"
"Dolunay'ım acır bana gelmez diye de iddiaya girdi mal, hepimize kahve de ısmarlıyor." diyerek olayı bana ve Okyanus'a açıklayan abim ile biz de gülmelerine eşlik etmiştik.
"Ya onu bunu bırakın da, bu okul çok sıkıcı ya." Abim yine her zamanki gibi okuldan sıkıldığını belli ederken biz göz devirmekle yetinmiştik. "Bir sana sıkıcı sanki anasını satayım." diyen Okyanus ardından masadan kalkıp yan masamızdaki kızların yanına gidip oturmuştu.
"Yavşak herif, gördüğü dişiye yürüyor. Sana tabi sıkıcı gelmez okul."
"Kardeşim son senen zaten ders çalış da kurtul işte bu kadar laf edeceğine."
"Yok be Berk, benim bünyemde alerji yapıyor ders çalışmak."
"Aynen böyle diyor ama gece 3'e kadar ders çalışıyor." diyen Arden ile hepimiz gülerken herkesin aklındaki soruyu sordum. "Sen nereden biliyorsun?"
"Gece üçte bana soru atmış, bunu nasıl yapıyorduk diye."
"Neden bana sormadın?" diyerek üzgün suratımla abime bakarken bana mantıklı bir cevap verdi. "O saatte sekizinci rüyanda falandın da ondan. Baktım Arden çevrimiçi, sorayım dedim."
"Oha sen niye o saatte çevrimiçiydin Arden? Eniştem mi oluyor yoksa?"
"Saçmalama Dolunay, uykum kaçmıştı öyle her uygulamaya gir çık yaptım sadece."
"Zaten Arden bizden böyle bir şey saklamaz, değil mi Arden?" Berk'in tehditkar bakışları ile kendimi kötü hissetmeye başlamıştım. Acaba anonimi onlara söylemeli miydim?
Selllaaam. Bir şey sormak istiyorum, hani çok karakter var ya, siz okurken kimin konuştuğunu anlayabiliyor musunuz? Vote ve yorumları da unutmaylım lütfeeen. 💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar Tanesi|Texting
Short Story0532**: Teoman'ın da dediği gibi bir kar tanesi olup dilimin ucuna konmaya ne dersin? Dolunay: Hoşt derim. ***Zürafa hikayesinin spoilerını içerir.