"Nerdesin?" diye telefonu açan Tuna'ya direkt yönelttiğim soruya Tuna bıkkınca ofladı. "Ya Dolunay, ben kayboldum galiba."
Dediği şeye gülerken bir yandan da konuştum. "Yakınlarında olan şeyleri tarif et ben gelip alayım seni olduğun yerden."
"Binalar var."
"Bravo, süper zeka."
"Konum atıyorum sana."
"Tamam, bir adım bile atmadan bekle beni." diyerek telefonu kapattım ve attığı konuma doğru yürümeye başladım. Yaklaşık 10 dakika sonunda onu gördüğümde gülmeme engel olamadım.
"Ya hareket etme dedim de böyle direk gibi de dikilmene gerek yoktu."
"Ha ha, çok komik."
"İyi hadi gel gidelim. Bu sokaklar bence İstanbul'un en güzel sokaklarından, sen de beğenirsin kesin."
"Daha önce okumuştum bir yerlerde, binalar hep yabancı milletlere aitmiş. Zaten İtalyan mimarisine benziyor çoğunlukla."
"Pera da Beyoğlu'nun eski adıymış, o yüzden her yerde görebilirsin ismi."
"Galata ile de ilgili anlatılan birçok hikaye var ama bana saçma geliyor."
"Neden ki?" diye sorarak ona döndüm.
"İlk kiminle çıkarsan onunla evlenirmişsin falan, batıl inanç bence hepsi."
"İnsanlar mutlu oluyor bununla, sana mantıklı gelmediği için üzgünüz Tuna Bey. Söyleyelim hemen değiştirsinler."
"Ya ondan değil de, evlilik Galata'ya çıkmakla olmuyor işte. Saygı, sevgi, hoşgörü, ilgi olmadıktan sonra istersen Galata sana çıksın, olmaz."
"Orası öyle tabi de, insanlara umut oluyor bence bu, güzel bir şey yani."
"Sen kimle çıktın ilk?" diyerek bakışlarını karşımızda duran Galata Kulesi'nden bana döndüren Tuna'ya omuz silkerek konuştum. "Babam, annem ve Uzay."
"Bak, çürüyor işte burda. Bunlardan hiçbiri ile evlenme ihtimalin yok sonuçta."
"Evlilikte de gözüm yok zaten."
"Evlilik saçma çünkü." diye adeta tiksinircesine konuşan Tuna'ya hızla karşılık verdim. "Neden? Bence güzel bir şey sevdiğin insanla bir ömrü paylaşmak, bir şeylerin üstesinden beraber gelmek."
"Sen hep mutlu evlilikler görmüşsün, Dolunay."
"Sen mutsuz mu gördün ki?"
"Evet. Asla anlaşamayan bir çiftin olduğu bir evde büyüdüm ben, neyse ki en sonunda ayrıldılar dediğim noktaya geldim. Bir insan ailesi için bunu dememeli ama diyor işte."
"Özür dilerim, konuyu hiç açmamalıydım." dedim suç işlemiş küçük kız edasıyla.
"Sorun değil, kendim anlatmak istemesem anlatmazdım."
"Çıkalım mı o zaman?"
"Ha?"
"Galata'ya diyorum, çıkalım mı?"
~
Elimde tuttuğum balık ekmekten bir ısırık alıp karşımda deniz manzarasını izleyen Tuna'ya döndüm. "Nasıl, beğendin mi?"
Tuna bana dönerek güldü. "Güzel şehir."
"Ya evet, sen tadını çıkarmayı bilmiyorsun sadece."
"Teşekkür ederim o zaman sana, bugün için."
"Ya ne teşekkürü, saçmalama. Hem bana da değişiklik oldu."
"Sahi sen sizinkilerden başka insanlarla takılmıyor musun?"
"Okulda herkesle konuşurum falan ama yani takılmak dersen takılmam."
"Neden?"
"Bilmem, bizimkilerle rahatım yani. Gerek duymuyorum."
"Anladım."
"Soru sırası bende."
Tuna gülerek konuştu. "Sor bakalım."
"Neden kavgalısınız siz Emir ile?"
"Heh, geldik meşhur soruya diyorsun?"
"Merak ediyorum, ne yapayım?"
"Aslında bunu anlatmam ne kadar doğru olur bilemiyorum Dolunay, onun da özeli sonuçta."
"Tamam ben bilmiyormuş gibi yaparım."
"Yapamayacağını ikimiz de biliyoruz, buna rağmen anlatacağım."
"Ay anlat hadi, ayy çok heyecanlı." diyerek iki elimi birbirine vurmama gülüp konuşmaya başladı. "Biz okulda zaten pek haz etmezdik birbirimizden pek, işte ikimiz de basket takımı kaptanlığına oynuyorduk falan gibi küçük nedenler vardı tabi ama zaten kişilik olarak da pek birbirimize göre değiliz sanırım."
"Bu mu yani neden?" diye hayal kırıklığıyla sorduğum soruya başını sallayarak konuştu. "Hayır, biliyorsun benim annemle babam ayrı, daha demin de söyledim. Biliyor musun bilmiyorum ama onunkiler de ayrı."
"Biliyorum."
"Babamla annesi evli."
"Ne?"
"Öyle işte. Zaten sevemiyordum bir türlü, bu olaydan sonra iyice nefret ettim ondan, asla olumlu yaklaşamıyorum ona karşı maalesef."
"Ben ne diyeceğimi bilemedim gerçekten, nasıl ya?"
"Annemle babam zaten birbirlerine o kadar aşık değildi, babam meğersem Emir'in ailesi ayrıldıktan sonra annesiyle görüşmeye başlamış, aynı iş yerinde çalışıyorlarmış."
"Oha, anneni aldattı mı?"
"Evet. Annem direkt boşanma davasını açtı öğrenince işte, sonra ikisi evlendi."
"Peki ikiniz de neden bir anda İstanbul'a taşındınız? Yoksa ikiniz aynı evde mi kalıyorsunuz?"
"Allah korusun, deme şöyle şeyler." diyerek eliyle iki kere ortamızdaki tahta masaya vuran Tuna devam etti. "Emir, annesiyle yaşıyor orası doğru, Emir, annesi, babam ve ortak kardeşlerimiz hep birlikte."
"Oha, bir de ortak kardeşiniz mi var?"
"Evet. Biz annemle buraya onlardan önce taşındık, onların da taşınacağını bilmiyorduk, annem burada bir iş teklifi aldı, ondan geldik."
"Peki aynı okulu nasıl denk getirdiniz?"
"Babam ayarlamış."
"Peki sen kardeşini hiç görmüyor musun?"
"Görüyorum, onların bir suçu yok sonuçta. Arada gidiyorum onların evine, Emir'in annesi bana iyi davranıyor hatta."
"Aranızdaki sorunun bu kadar büyük bir şey çıkacağını düşünmemiştim."
"Şaşırtmayı seviyoruz." diyerek bana attığı gülüş ve ardından göz kırpmasından sonra ayaklanıp elimi ona uzattım. "Hadi kalk, daha gezecek çok yerimiz var."
Boll kaos olmasa da bence bu olay çok ekşınlı değil mi ndxjdmxkkdkd. RESMEN ÜVEY KARDEŞLER. Bayılıyorum şöyle şeylere djxjsjjd. Vote ve yorumları unutmayınnn. Kendinize iyi bakınnn. <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar Tanesi|Texting
Short Story0532**: Teoman'ın da dediği gibi bir kar tanesi olup dilimin ucuna konmaya ne dersin? Dolunay: Hoşt derim. ***Zürafa hikayesinin spoilerını içerir.