✧✧✧4✧✧✧

10.5K 524 263
                                    

✧✧✧Beril'den✧✧✧

"Hadi bakalım bindik alamete gidiyok kıyamete"diye mırıldandım elimi kapının ziline uzatırken.

Annem ve babamın bu saatte evde olması kıyamet alameti gibi bir şeydi.17 yıllık hayatımda bir kere bile onların iş saatleri içinde evde olduğunu görmemiştim.Ne olmuştu acaba?

Ne olmuştu da annem ve babamı işten çıkarıp eve getirmişti?

Cidden kıyamet yaklaşmıştı galiba.En iyisi benimle işleri bittikten sonra Mahmut dedenin o "çok sevdiğim" dükkanına gidip onunla beraber gelen müşteri sayısı kadar namaz kılmaya başlayayım.Yoksa diş kovuğu kadar sevapla bok giderdim o cennete.

Cehennem köşelerinde zebanilerle ve şeytan gardaşlarımla artık çatlak patlak oynardım.Ara sıra o güzel kaynar yere girer haşlanmış et olup tekrar çıkardım.Ne vardı bunda altı üstü kemiklerimi kaynatacaktım!

Bir kaç saniyelik sessiz beklemenin ardından gelen bir kaç takırtıyla beraber annem kapıyı açtı.Tam ağzımı açıp bir şey diyecektim ki sert bakışlarla dolu gözlerini gözlerime dikerek beni susturdu.Yutkundum.Bu bakışın anlamı sakın konuşma demekti.Başımı salladım ve sporlarımı çıkararak elime aldım.Birkaç adım atıp annemin kapıda benim için bıraktığı boşluktan geçerek eve girdim.

Ben elimdeki sporlarımı yerine koyarken de annem kapıyı kapatmış ve beni izlemeye başlamıştı.Bana öyle derin bakıyordu ki sanki gözleriyle bana bir şey anlatmak istiyor gibiydi.Suratımı hafifçe asıp bedenimi tamamen ona döndürdüğümde yüzünü inceledim.Yüzü solmuştu annemin...

Bembeyaz süt gibi olan teni kendini soluk ve tatsız bir renge bırakmıştı.Simsiyah kömür karası olan gözleri boş boş bana bakıyordu.Kaşları hafifçe çatılmış yüzünde ifadesiz bir tavır vardı.Onu uzun zaman sonra ilk defa görüyordum.

Acaba hasta mıydı? Yoksa yüzünün bu halinin başka açıklaması olamazdı.

Ben hala anneme anlamsızca bakarken o kurumuş ve birbirine yapışmış dudaklarını birbirinden zorlukla ayırdı."Hadi daha fazla beklemeyelim burada.İçeri geçelim bir yere gitmemiz gerekiyor."diye konuştu ama sanki sesi daha çok mırıldanma gibi çıkmıştı.Neler oluyordu tanrı aşkına?

Onun bu garip tavırlarına tek yaptığım garip bir yüz ifadesi takınıp umutsuzca omuz silkmek olmuştu.Başka ne yapabilirdim ki?

Annemi umursamadan kapıdan ayrılıp evimizin beyaz ve gri renklerden oluşan salonuna girdim.Gözüme ilk çarpan düzen takıntısı olan ailemin şuan ki dağınık haliydi. Her ikisi de çıkardıkları ceketlerini koltuğun üzerine rastgele atmıştı.Oysa bu konu yüzünden zamanında az dayak yememiştim babamdan.

"Sonunda gelebildiniz küçük hanım. Oturun lütfen. Çay kahve ister misiniz? "

Babama sanki uzaylı görmüş masum köylü irbaam gibi baktım.

Ne saçmalıyorsun Cemile???

Babam psikopatça güldü galiba kafası yine yerindeydi. "Nerede kaldın lan sen! Ben sana erken gel demedim mi? Beni delirtmeden çabuk üstünü değiştir gel hastaneye gideceğiz. Çok oylamadan hızlı ol! "

Kaşarlı çatıp yanımda hala ayakta duran anneme baktım ama o benim yüzüme bakmıyor sadece yerdeki beyaz halıyı izliyordu. "Ne oldu? Neden hastaneye gideceğiz? "Diyerek tereddütle babama sordum.

"Ben sana hızlı ol demedim mi lan! " İrkilip bir kaç adım geri attım. Bu saatte içkili muşmula suratlı ayyaş bir heriften dayak yemek istemezdim.Sustum ve konuşmadım.

Annem ve babam bu kısa ve saçma konuşmanın ardından koltuklara otururken bende üstümdeki kıyafetlerimi değiştirmek için üst kattaki odama doğru ilerledim.Merdivenleri her zamanki gibi zıplayarak çıktıktan sonra koridorun sonundaki odamın kapsını açtım ve içeri girdim.

New New New FamilyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin