Görünen Kararlılık

164 11 2
                                    

"Hepinize bunun hesabını ödeteceğim! Bak. Bak turşu kafa sana varya.. Seni kazıdım. Seni aklıma kazıdım. Bırak lan sende!" Demir'i iki kişi zorla dışarı çıkarmak isterken etkisi devam eden sinirinin patlama noktasındaydı.

"Yeter artık!" Karmaşa dışarıda da devam ederken engellemeye çalışıyordum. Ama bunun yararsız olduğunu fark etmem uzun sürmemişti.

"Bunu unutacağımı mı sanıyorsunuz? O adamları.. Ne adamı lan? Adam dediğin böyle mi olur! Ne adamı lan? Ne adamı! Bunlar insan dahi değil!" Sabrının tükendiğini mimikleriyle ortaya koyan polis memuru bu defa da Demir'in yakasını tuttuğu gibi geriye doğru itti.

"Çok konuştun ama. Buranın karakol olduğunu unutuyorsun. Sandığın kadar sabırlı değilizdir. Tanıdığın olmasa bu kadar ötemezdin. Yerini bil ve ona göre konuş." Demir, sakin tavrını kazanırken bu çıkışın işe yaradığını düşündüm. Ama hafifçe gülümseyen ifadesine bakılırsa buna inanmak zordu.

"O zaman karakol gibi davranın. Ya da adaleti sağlıyormuş gibi. Affedersiniz ya, siz zaten böyle yapıyordunuz değil mi? Şimdi gerçektende terbiyesizlik yaptım. Kalkıp size işinizi öğretmeye çalışıyorum." Alaylı cümleleri sert mimikleriyle son bulurken içimden bunun bitmesini diledim. Yapabileceğim bir şey yoktu.

"Haydi defol git." Adam umursamaz tavrıyla karakola doğru ilerlerken ben de işin daha fazla büyümemesi için Demir'in ilgisini kendime çektim.

"Ne yapmaya çalışıyorsun? Onlar yerine bizi mi hapishaneye tıkmaya çalışıyorsun? İstediğin bu mu?" Kontrollü bir ses tonuyla konuşmaya başlamışken ardından gelen cümleler bu düşüncemin uçup gittiğini gösteriyordu.

"Ne yapsaydım? Hem, onlar şerefsiz olup sokatta kadın dövünce bir sorun olmuyor da ben cezasını verince mi oluyor?"

"Ben öyle bir şey kastetmedim. Yaptığının çözüm olmadığını söylüyorum."

"Bana çözümü söyler misin?" Birbirimize bağırdıktan sonra bu denli sessiz bir şekilde sorması beni afallattı. Birkaç saniye bekledikten sonra Demir beni beklemekten sıkılmış gibi konuşmaya başladı.

"Bu devirde çözüm yok arkadaş. Bu devirde dövmek var, öldürmek var. Cezalandırmak yok, emeğin hakkını vermek yok." Kafasını sallayarak derin bir nefes aldı.
"Bu zamanda adalet yok."
Yanıtlayabileceğim bir sorun değildi ki , bu insanlığın kabullenişiydi.

"İşte bu yüzden, adaletini sen sağlarsın İnci." Resim sergisindeki konuşmalar çalındı kulağıma, düşündüğüm fikirlerse canlandı kafamda.

"Hayat adaletsizdi." Bunu, Demir'in Van Gogh'un tablosuna yaptığı yorumdan sonra düşünmüştüm. Bu anıyı hatırlayınca başka şeyler de düşündüm. Ege Ataman'ın bunları yaşadıktan sonra hayatıma girmesi ve her şeyin farklı gelişmesi gibi.

"Hayat adaletsiz olduğu için midir insanlar da bunu göre göre doğal karşılayıp dönüşmeye başlıyordu, yoksa bu insanlığın temelinden bu yana meşrulaşmış düzene karşı geliştirdiğimiz bir tepki miydi?"
Doğru cevabı bilmesem de Demir'e ne cevap vereceğimi bulmuştum.

"Senin adaletin insanları döverek mi sağlanıyor? O zaman herkes adaletini kendisi sağlasın. Yapma Demir. Onları eleştirirken sen de onlardan biri gibi davranıyorsun."

"Harekete geçmezsem delirecektim. Mantıklı hareket etmedim belki, ama hala içimden öldüresiye dövmek geliyor. Bir yerlere vurmak, birilerinin canını acıtmak.. Ve bunların hepsini onların üzerinde gerçekleştirmek istiyorum." Nefretin mantığının önüne geçtiğini kabul etmesine rağmen aynı davranışı hala sergileyeceğini söylüyordu.

Çığlığın EcesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin