Sadece Uçak

162 8 9
                                    

Uç. Uçuş. Uçuşan..

Hayır.
Söyleyeceklerim bunlar değildi. Şuan, bunlar doğru kelime değildi.

"Ege." dedim, zihnimde yükselen kelimelerden birini durdurarak.
"Biraz, yavaş gitm.." Yokuş aşağı inen arabaya destek olmak istercesine göğsüm onunla yukarı kalkmış, söylemek istediğim kelime de uçup gitmişti.

"Meliyiz. Bence. Acilen. Yava.." Araba bir viraja girip yeniden hızlanmaya başlamışken kararlılığım etkisini kaybetmişti.
"Dursak mı ki?" Dinlemiyor gibi duran haline eklenmiş olan sinirle geri dönecektim ki araba yavaşladı.

"Yavaşladık, oldu mu?"

"Yavaş mı?" Ege ile birlikteyken kazandığım şaşkınlık nidalarım, her geçen gün biraz daha, kendini bu konuda geliştiriyordu.
"Farkında mısın sen? Az önce, yüz yirmiyi gördük."

"Onu bilemem, ama." Küçümsemek ve eğlenmek arasında kalmış ifadesini takınırken bakışlarını yoldan çekmişti.
"Yüz ifadeni gördüm."

"Yüz yirmi ile gidersen.." Koltuğa yayılıp rahat bir tavır takınmaya çalıştım.
"Herkes çekinir." Korkmuş olduğum sanki hiç anlaşılmamış gibi bunu gizlemeye çalışmıştım.

"Çekinmek?" Görücünün ismini duyup da umduğunu bulamayan yaşlı teyzeler gibi, yüzünü ekşitmişti.

"Bu kelimeyi ilk kez duyuyor gibisin."

"Eğer, az önceki halini anlatabilmek için o kelimeyi yeterli buluyorsan evet, ilk kez duyuyorum."

"Ürkmüş olabilirim." Eğlencesini ağzına hapsedebilirmişçesine dudaklarını birbirine bastırdı.

"Korktum, oldu mu?" Saçlarımı geriye doğru ittim.
"Ayrıca, tramvaya binse-"

"Unut bunu." Kendi seçtiği kelimelerin içerdiği eğlence unsurunu bile, sert bir emir ile parçalayıp onu, soğuk bir cümleye dönüştürebiliyordu, kolayca.

"Bu konuya neden bu kadar katı yaklaşıyorsun?"

"Tamam." dedi, onayladığına inanmamı sorgulayacak haliyle.
"Binelim. Sonra 'Bana dokundu.' davası çıksın ortaya. Sonra, ben de onlara dokunayım. Tramvayda yer bulup oturamadığın için,
"Ege Ataman, tramvayda olay yarattı." başlığıyla biz, gündeme oturalım."
Sanki bütün bunları yaşamışız da Ege, karakolda polislere ifade veriyormuş gibi sinirlenmişti.

"Sen, beni mi düşünüyorsun?" Yaptığı açıklamayla bu sorumun cevabını net bir şekilde ortaya koysa da aklımın bunu doğrulaması için 'Evet' kelimesine ihtiyacı vardı.

"Hayır, ben asıl, sana dokunan adamın halini düşünüyorum."
Vitesi geri çekti ve araba durdu.

"Arabayı park edip seni bir yere götüreceğim. Beni aşağıda bekle."
Aksini kabul etmeyen o, hükmedici ses tonundan dolayı mı, gerilmiş olabileceğini düşünmüştüm; yoksa, Ege Ataman'ın yüzüme değil de, yola çevrilmiş bakışlarından mı dolayı mı?

"Bir yere ayrılma." Gözlerimi devirip kemerimi çıkardım ve arabadan aşağıya indim. Kontrol sorunu mu vardı bu adamın? Aynı şeyi ikinci kez söylüyordu.

"Hoşuna gitmeli. Ege Ataman, seni yanında görmek istiyor."

"Çok, çok yanında görmek istiyor. Hatta, o kadar çok istiyor ki bunu, isteğinin ağırlığından dolayı kaçıp kurtulamamak için kendimi zor tutuyorum." Yüksek sesle söylediğim bu cümlelerin bir karşılığı olmadığı için, yanımdan geçen bir çift bana baktı.

Çığlığın EcesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin