30.Bölüm

69 6 22
                                    


Sabah kalktığım da saat bir e doğru gelirken beni odadan çıkartıp ameliyathane için hazırlamaya götürdüler ve giydirdikleri şeyler ile anestezi vurdular ve son hatırladığım şey ise bir sedyede götürüldüğüm idi.

***

İzel'den

Tam üç saattir içeride benim ikizim. Kim bilir ne kadar zorlanıyordur. Allah'ım sen ikizimi bana, bize bağışla. Amin. Be içimden düşünürken yanımda ki haraketlilik ile irkildim.

"Ah pardon seni korkutmak istememiştim. Sadece çok derin düşünüyordun." Ona minicik gülümseyip önüme döndüm.

"Önemli değil " Gene düşüncelere dalacakken konuştu.

"Ee sen neden buradasın?" Bana bunu sorması ile kaşlarımı çatıp on döndüm. Tam konuşacaktım ki arkamı işaret etti, o an anladım ki arkamda Alihan var. Çaktırmadan oyunu devam ettirdim.

"İkizim burada ameliyat oluyor. Beyninde tümör var." O da kafasını sallayıp devam etti.

"Benim de Ateş parçam kayboldu , ondan bir iz buldum, hastanede olduğunu söylediler." Aniden ona dönmem ile gözlerini yumup açtı bunun ne demek olduğunu biliyordum. Aman Allah'ım. Hemen ayağa kalktım.

"Bu kısa sohbetiniz için teşekkür ederim beyefendi." O da çapkın bir şekilde gülümseyerek.

"Rica ederim, umarım ikiziniz iyileşir." Hemen arkamı döndüm ve Alihan'ın yanına yürüdüm.

"Hadi içeri geçelim bir an önce üşüdüm. Hem belki Ezel'de ameliyattan çıkmıştır."

"Onu haber vermeye geldim zaten Ezel ameliyattan çıktı." Sonunu dinlemeden atladım boynuna.

"Gerçekten mi? Nasılmış ? İyi miymiş?" Geri çekilip Alihan'a baktığım da gözleri büyümüş bir şekilde dümdüz baktığını fark ettim. Göğsümde atan kalbini hissediyordum. Sanki kilometrelerce koşmuş gibi atıyordu.

"Alihan, iyi misin?" Transtan çıktı ve gülümseyip kafa salladı. O sırada arka tarafa çaktırmadan baktığımda siyah kapşonlu biri olduğunu gördüm. Biraz daha baktığımda siyah zeytin i andıran gözleri olduğunu gördüm. Alihan ile içeriye doğru yürümeye başladık.

1 ay sonra...

Ezel'den 

Gözlerimi açtığım da etrafım da doktor gördüm. Kalkmaya çalıştığım da izin vermeyip yatmamı söyledi. Şöyle kısaca etrafa baktığımda siyah bir oda da olduğumu gördüm ve tekli koltukların birinde oturup bana bakan bir adam.

"Siz kimsiniz. Ben neden burada uyuyorum ve neden başımda doktor var ." Karşımda ki adam duygusuz bir şekilde hala bana bakıyordu. Biraz daha baktıktan sonra cevap verdi.

"Vurulduğun için uyutuluyorsun " Adama kaç şey sordum sadece bunu mu söyledi şimdi bu. Tam devam edecektim ki duygusuz sesi ile böldü sözlerimi.

"Yaklaşık bir aydır uyutuluyorsun ve bu gün de uyandırmaya karar verdik" Sağ ol ya adama bak keyfi için uyutmuş beni bir ay boyunca resmen.

"Benim ailem nerede, benim ismim ne . Ben neden hiçbir şey hatırlamıyorum peki" Adam ayağa kalktı ve kapıya doğru yürümeye başladı. Son kez kapının önünde durdu ve beynimden vurulmuşa dönmemi sağlayacak sözleri söyledi.

"Seni ailen beyninden vurdu. Şanslısın ki kurşun beynine zarar vermemiş beyinciğini sıyırmış." deyip gitti. İyi de ailem neden beni öldürmek istesin ki. Tam kalkıp peşinden gidecektim ki ürkütücü bir ses duydum.

"Yat" Tek bir kelime ve tınısı vücudumun korkudan titremesine sebep oldu. Hemen kafamı geri yastığa koydum ve gözlerimi kapayıp derin düşünceli bir uykuya daldım.


İzel'den

Gözlerimi yeniden hiçliğe açtım . Artık hayat çok tatsız geliyordu bana. Sonuçta artık Ezel yoktu, öldü. Tek bir kelime ile gene hıçkırıklara boğuldum. Yoktu artık , onun da benim gibi hayalleri vardı. Mesela birlikte Güney Kore ye gitmek istiyorduk eğer birimiz ölürse veya başka bir şey olursa diğerimiz olmadan Güney Kore ye gitmemek için söz vermiştik. Ama ben hep o günü hayal ederdim hiç böyle bir şey düşünmezdim. Boynuma sarılan kollar ile kendime geldim. Baktığım da bunun Lavin olduğunu gördüm. Lavin Ezel öldüğünden beri yanımda yatıyordu. Ezel öleli tam 1 ay ,30 gün , 4 hafta,730 saat,  2592000 saniye olmuştu. Ama biz hala alışamamıştık.

"Hadi kalk aşağı inelim" Kafamı halsiz bir şekilde salladım ve beraber aşağı indik. Aşağı indiğim de karşım da Alihan ve annem ve babam vardı. Artık ailem diyemiyordum çünkü Ezel öldüğü günden itibaren ailemiz dağıldı ve aile kavramını yitirdim, o benim ailemdi.

"Hadi kahvaltıya oturun çocuklar" Babam da çökmüştü Ezel'in ölümü ardından , Bütün herkes çökmüştü. Meğer neşemizin kaynağıymış Ezel bizim. Tam kahvaltıya oturacağım vakit kapı çaldı evdeki Ayşe teyze kapıya baktı ve geri geldiğinde elinde bir zarf vardı ve bana uzattı.

"Bu sanaymış kızım" Tam elime aldım açacak iken tekrar kapı çaldı. Gelen kişi bizimkiler idi.

"Hadi okula geç kaldık" onlar da çok üzülüyorlardı ama bize göstermemeye çalışıyorlardı. Ayağa kalkıp çantamı aldım ve zarfı çantama koydum okulda okurdum sonuçta.


Okula geldiğimizde gene ilk biz gelmiştik okulda ölüm sessizliği vardı. Sınıfa çıkmak yerine bahçede ki banklardan birine oturdum ve kafamı yukarı kaldırıp gözlerimi kapattım ve uykuya daldım. Gözlerimi kolumun dürtülmesi ile açtım. Karşımda esmer bir çocuk vardı. Ensesini kaşıdı ve kızarmış suratı ile kafasını yere eğip konuşmaya başladı.

"Şey, zil çaldı ve sen de burada uyuya kalmıştın ,uyandırayım dedim." Nedense çocuk bana çok tatlı gelmişti hangi erkek bu kadar saf  görünebilirdi ki. Bu çocuk tam böyleydi .Kızaran ve utanan erkekler bana hep tatlı ve masum gelmiştir.

"Teşekkür ederim" deyip yanından ayrıldım çantamdan okumak için zarfı çıkarttım ve tam sınıfa girecek iken biri bana çarptı ve yere zarfı düşürdüm. Adamda da zarf vardı ve o da düşürdü. Yerden kendi zarfımı alırken adam da kendi zarfını aldı ve özür dilememe kalmadan çıkıp gitti bende daha fazla beklemeden sınıfa çıktım . Sınıfa çıktığımda öğretmenler zili çaldı ve çalar çalmaz hoca girdi içeriye dersimiz matematik ti. Matematik derken Ateş hocaya o gün den sonra bir daha görmedim , hastaneden sonra. Kenan hoca matematik dersi anlatmaya başlaması ile derse döndüm.


Dersler bittiğinde okuldan çıkıp sahile oturmaya gittim. Banklardan birine oturduğumda yan banktan ağlama sesi ile o tarafa döndüm . Bir kız çocuğu. Yanına gittim.

"Ne oldu küçük kız, kayıp mı oldun?" Küçük kız kafasını salladı ve tekrar ağlamaya başladı.

"Ağlama küçük kız. İsmi ne bakalım senin? Belki sana yardımcı olabilirim."

"İsmim Ezel." Kızın ismi ile gözlerim buğulanmaya başladı. Hemen kafamı iki yana sallayıp devam ettim şimdi sırası değildi.

"Peki Ezel. Annenin veya babanın telefon numarasını biliyor musun" Kafasını salladı . Tam numarayı söyleyecekti ki annesi geldi yanımıza.

"Kızım nerelerdeydin . Sana bir şey olacak diye çok korktum." Kadın bana baktı ve "Siz kimsiniz?" Organ mafyasıyım abla ben, kızınızın organları için gelmiştim. Te Allah'ım ya.

"Kızınız ağlayınca bende yardım etmek amaçlı yanına gelmiştim." Kadın kafasını salladı.

"Tamam ben buldum kızımı, yardım etmene gerek yok, gidebilirsin." Gözlerimi devirip.

"Abla kızının hayatı tehlike de olabilirdi ,iyi niyetli biri olmayabilirdi, çok bir şey değil sadece teşekkür." Arkamı dönüp geri banka oturdum ve zarfı elime alıp açtım.

"B-bu ne be"

***

Sonun da yeni bölüm geldi .Gerçekten bu kadar beklettiğim için özür dilerim. İyi günler.

Bölümü nasıl buldunuz?

Acı SerzenişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin