Kerim bombayı Züleyha’nın kucağına bırakıp gitmişti. Sabaha kadar yatağında dönen Züleyha, sabahın ilk ışıklarında hazırlanmış ve baskın basanındır misali konağın yolunu tutmuştu. Maksadı hem elbiselerini hem de Kerim'i alıp müsait bir yerde bu meseleyi detaylıca konuşmaktı.
Konağın önüne geldiğinde kapıların kapalı olması sinirini bozdu.
Kapıdakilere dert anlatmaktansa diye düşünüp Kerimi aradı. Açan olmadı. Tekrar aradı. Tekrar ve tekrar. Ulaşılamıyordu. Züleyha Konağa girmeden işlerimi hallederim fikri ile gelse de Konak sakinlik bilmiyor konak sessiz sakin olaysız bir güne izin vermiyordu. Her gün bir ekşin, her gün bir olay. Aslında Züleyha’nın da Keriminde bugüne dair bambaşka plan vardı. Ama hayat onların kafalarındaki planı ne yapsın, kendi muhteşem mikemmel planları dururken…
-GEL Bilal
-Ağam Dohtor geldi. Hani gelirse, habarım olsun dediydiz ya
-Nerede?
-Kapıda ağam, kapıdaki adamlara eşyalarımı almak için geldim demiş.
-Söyle direk çalışma odama gelsin
Bilal Züleyha’yı kapıda karşıladı. Durumu anlattı. Züleyha her ne kadar ben Devran Bey ile görüşmeye gelmedim dese de Bilal Çalışma odasına kadar ona eşlik etti. Ve olaylar gelişti.
-Öncelikle sizle konuşmak için gelmemiştim. Madem ayağınıza çağırtıyorsunuz o zaman konuşacak çok fazla konu olduğu söyleyeyim. Ama hepsinden önce söylemek istediğim başka bir şey var.
Ve karşısında sert bakışlarla onu izleyen Devran Ağanın gözlerinin içine bakıp devam etti:
- Avşin ile alakalı…
Devran bakışlarını keskinleştirdi. Merakla dinliyordu:
-Ben artık bu yapılanın tedavi niteliği taşıdığını düşünmüyorum.
-Anlamadım
-Avşin hanıma ne kadar zamandır sakinleştirici veriliyor ve yüksek doz anti-Deprasan kullanımı devam ediyor?
-…Devran ağzını açmıştı ki, Züleyha devam etti:
-Dosyasını ve raporlarını tekrar tekrar okudum siz söylemeden be söyleyeyim çok uzun süredir
-Ee
-Yavaş yavaş mücadeleye başlamamız gerektiğini söylüyorum, anti-Depresanları ve sakinleştiriciler azaltılmalı.
-Reçeteler Doktor Yusuf…
-Yusuf Kaleli’nin imzası var biliyorum. Kendisi de bir duayendir. Bunu meslekte bilmeyen adını duymayan yoktur. Onunla iletişime geçeceğim elbette. Bir psikiyatrisin onayından geçmeden böyle bir şeye kalkışmam, ben sadece bir psikoloğum.
-Yani diyorsun ki farklı bir tedaviye başlanmalı he ?
Konuşmanın başından beri Züleyha aklına dizdiği cümleleri bir bir söylemiş ve Devran’ın sözlerini onun yaptığı gibi kesmişti.
-Çok farklı sayılmaz, tabi… Sizin onayınız?
-BENİM ONAYIM YOHTUR!
-Anlamadım
-Anlamayacak bir şey yok. Yani daha mezun olalı birkaç sene olmuş birine mi karımı emanet edeceğim! Avşin’i kaç kere gördün onu daha ne kadar taniysin? Heç. Şuan çok yorgun mesela. Son 6 aydır çok yoğun. Doğru dürüst yemek yemediği için serum ayağa kaldırmıyor onu çoğu zaman. Vücudundaki yaralar eyleşmiyor. Bunları biliysen? yoh.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevda Ayaklarını Kanatır
Humor-O değilde biliyor musunuz ben "Sıla" hayranıydım. - Ne alaka Suzi? -Baksana kızın başına gelenlere, sen gel daha iki ayını doldurmadan Hatay'daki büyük aşiretlerden birine kafa tut, nesin sen mafya falan mı? -Ya Suzan abla napsaydım? Yapacaksın tam...