Züleyha hayatının en heyecanlı gününü yaşıyordu.
Okulundan mezun olduğu günden beri beklediği an gelmiş, sonunda şark görevi için psikiyatrist kimliğiyle doğduğu memleketine hizmet vermek için yolculuğa çıkmıştı.
Hatay da doğmuştu, babası Hataylı idi ancak çok küçük yaşlarda Hatay'dan taşınmışlar ve Hatay'a da hiç gitmemişlerdi. Babası her ne kadar konuşurlarken Hatay'ı sevmediğinden orayı istemediğinden bahsetse de Züleyha bir kaç kere babasının çocukluk fotoğraflarına bakıp ağladığını görmüştü. Oraları muhakkak özlüyor olmalıydı.
Şimdi her şey geride kalmış Züleyha annesine babasına da kabul ettirmiş ve mesleğini yapmak üzere Hatay'a gelmişti bile.
Nihayet otobüs otogara yaklaştı. Züleyha pencereden dışarı baktı otogarda yakınını bekleyenler, uğurlayanlar, satıcılar derken kalabalık bir ortam hâkimdi. Ayaklarını oynattı. Uzun süre oturmaktan parmakları karıncalanmış, ayakları şişmişti.
Yolculuk kaç saat sürdü Allah bilir diye geçirdi içinden, yanındakinin kalkmasını bekleyip ayağa kalktı, üst taraftan sırt çantasını aldı ve merdivenlerden aşağıya indi. Derin bir nefesle Hatay havasını çekti içine.
Otobüsün yanındaki gürültü ve kalabalık dikkatini çekince oraya yaklaştı. Muavinin fırlatırcasına valizleri yola yığdığını gördü.
-hey, şşt, dur, o benim, içinde kırılacak şeyler var
-e tamam abla sankidir ne yapıyoruz
-fırlatıyorsun
-yav tövbe tövbeee
Daha uzatmadan genç delikanlının elinden valizini aldı.
Hastaneden onu karşılamak üzere birini yollayacaklardı ama görünürde kimse yoktu.
Etrafa daha dikkatle baktı herkes aradığını bulmuş gibiydi. İlerideki kahveye dikti gözlerini, tek başına oturan iki üç kişi vardı. Biraz bekledi, otobüsten inenler evlerine doğru yola çıkmışlardı bile beklemekten sıkılıp şansını denemek üzere kahveye doğru yürüdü.
-burada doktor karşılamak için gelen biri var mı?
Karşıdan gazete okumakta olan bir amca gazetesini indirip sordu:
-heee kızım sen Zeliha doktorsun?
-Züleyha
-he tamam tamam beni Hüseyin Bey gönderdi, hastahanaya götüşecekmişim seni
-lojman hastaneye yakın mı?
-he yakın yakın
Amca Züleyha'nın elindeki valize uzandı, Züleyha:
-Gerek yok ben taşırım.
-Yok, vallah ayıptır ver, ver
Amcanın tepkisi Züleyha'ya komik gelmişti. İlerlediler, arabaya bindiler. Yer yer asfalt yer yer taşlı yollardan hastaneye doğru yolculuk başladı.
Genel itibariyle sessiz geçen yolculukta amca bir şey sormuyor konuşmuyordu. Züleyha sıkılınca:-Ben sizin isminizi sormadım?
-Mahmutdur doktor hanım.
- Hastanede mi çalışıyorsun Mahmut amca
-Hee
-Ne iş yapıyorsun
-Bekliyorum, kapıda
-Bekçisin yani?
-He, gece normalde bekliyorum, başhekim çağırıp doktoru getir dedi.
Züleyha amcanın konuşmasına gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı ve pencereye çevirip kafasını, dışarıyı izlemeye devam etti.Şimdilik çok yabancı gibi duran bu şehre de alışacaktı elbet.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevda Ayaklarını Kanatır
Humor-O değilde biliyor musunuz ben "Sıla" hayranıydım. - Ne alaka Suzi? -Baksana kızın başına gelenlere, sen gel daha iki ayını doldurmadan Hatay'daki büyük aşiretlerden birine kafa tut, nesin sen mafya falan mı? -Ya Suzan abla napsaydım? Yapacaksın tam...