Züleyha, hastaneden çıkabilmek için Didem ile Suzan'ın mesai saatlerinin bitmesini beklemek zorunda kalmıştı.Bu sırada da bol bol annesi ile konuştu. Didem ise mesaiden hemen sonra soluğu evde almış Züleyha'ya giyecek ne bulduysa getirmişti.
Suzan da kek börek yapma derdine düşmüştü. Kızlar arasındaki bu iş dağılımı, akşama Züleyha'yı büyük bir sorgu beklediğinin habercisiydi.
Züleyha bir tarafından Didem'in yardımı diğer elinde bastonla güç bela hastaneden çıktı. Enfeksiyon kapmasaydı büyütülecek bir yarası yoktu ama şuan yürüyebilmesine engel oluyordu.
Eve girdiler Züleyha kendini kan ter içinde girişteki koltuğa attı ve o dakika o saniye
kapı çaldı. Didem duymamış gibi yapıyordu.-Didemm kapı
-he önemsizdir ya, boşver şimdi
-Öyle şey olur mu? Suzan'dır belki
-Zannetmiyorum yiyecek bir şeyler hazırlayacağım demişti,eli ağırdır onun
Züleyha istemsiz güldü. Kapı ısrarla çalmaya devam ediyordu.
-Didem kapı çalmaya devam ediyor
-Maalesef farkındayım...
İki kadın birbirlerini bakıp geleni anlamışlardı.
Didem isteksiz kalkıp kapıyı açtı ve geriye doğru gidip Züleyha'nın yanına oturdu. Ayakta beklemenin bir manası yoktu. Belli ki söyleyecekleri birikmişti Recebin, kapıyı çalmasından belliydi.
-Hayırlı olsun günler doktor hanım. (heycanlı ve nefes nefese devam etti) Atamdan duydum du çok geçmiş olsun ayahtaaaan yaralanma olmuş diyorlar. Topuğa sıkma gibi mi ?
Çocuğun bu soruyu ciddi ciddi sorması iki kadını gülümsemişti . Mahmut taramalıya devam etti:
- Çünkü yoktuguzzz ortalarda bir kaç gündür dee bende Mahmut emmiye dediydim di var mi bir habar?
O çok şey yapmadı ama ben dedim geri gelmezseeee balkondaki çiçekler ne olacak Didem dohtor bakmıyor deyiBir an durdu,kırdığı potu farkına vardı ve Didem'in ona dönen bakışları ile Mahmut erkekliğin asıl hareketini yaptı. Veeeee tribünlerde özlenen hareketler, işte inanılmaz bir U dönüşü sayın seyirciler:
-Yanı bahmıyor dediysem, bakamıyor manasında bakmıyor gibi, hani Dohtor hanım ya kendisi
Züleyha gülerken bakışları istemsiz balkona kaydı, önceki ev sahibinden kalan çiçekleri sahiplenmişti, durumlarına bir göz attı, kötü durmuyorlardı. Sonra eli ile Mahmut'u durdurdu:
-Saol Mahmut çiçekler iyi gibi düşündüğün için saol, benimde aklıma gelmişti. Sende düşünmüşsün, başka bir şey yoksa...
- Hee aynı şeyleri düşünmüşüz gibi oldu
Mahmut'un neredeyse kulaklarına değen sırıtış sürerken, kendine gelmek ister gibi bir anda sertleşip devam etti:
-Arkandan kaçtı dediylerdi, ben inanmadım tabi. Büyükşehere gittin zannettik kaç gündür . Yani merak ettiğimden değil de, ben kimim sonuçta tabi ayıp olmazsa...
Didem çok bunalmıştı istemsiz girdi lafa:
-Olur, Mahmut çok ayıp olur neden? ÇÜNKÜÜ ( saniyeler içinde bulunan yalan) bizde süt bitmiş ben Züleyha ablana bir tatlı yapmayayım mı?
-Vellah hangisinden? geçen ki irmik tatlısınııııı ben yiyemedim eve götürdüydüm veallah onlarda yiy..
Züleyha bu sefer istemli olarak Mahmut'un bu vurdumduymaz, patavatsız hallerine katılarak gülüyordu. Didem sinirlense de sakin kalmaya çalışarak kesti sözünü:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevda Ayaklarını Kanatır
Mizah-O değilde biliyor musunuz ben "Sıla" hayranıydım. - Ne alaka Suzi? -Baksana kızın başına gelenlere, sen gel daha iki ayını doldurmadan Hatay'daki büyük aşiretlerden birine kafa tut, nesin sen mafya falan mı? -Ya Suzan abla napsaydım? Yapacaksın tam...