¬5¬
"Anne! Ben geldim."
Ama içeriden ses yoktu. Önce salona daha sonra yatak odasına bakmıştım ama buralar da boştu.
Polisler bizi götürürken Jisung'a anneme haber vermesini söylemiştim. Ama karakoldan çıkarken baktığım mesajda, Jisung anneme ulaşamadığını yazmıştı.
Cebimden çıkarttığım telefonla hemen annemi aradım ama telesekreteri çıkıyordu.
Çantamı bırakmak adına yatak odama ilerleyince yatağın üzerinde bir not gördüm.
"Hey, tatlım! Aslında seni arayacaktım ama Jisung telefonunun sende olmadığına dair mesaj atmış. Ben bir kaç günlüğüne teyzenlere gitmek zorundayım. Sanırım doğum yapmış. Kendine dikkat et ve beni aramayı unutma! Seni seviyorum bebeğim
-Annen"
Harika, bir bu eksikti. Oysa bugün olanları onunla paylaşmak ve rahatlamak istiyordum. Ayrıca beni aramayı unutma demiş ama telefonu kapalı..
Daha fazla bir şey düşünmek istemedim, üzerimi değiştirip, çantamdaki makineyi ve fotoğrafları çıkardım.
"Bu lanet iz ilk önce toplu fotoğraftaydı. Daha sonra Woon'a geçti ve şimdi yine burada.."
Bu fotoğraflara biraz daha bakmak istemiyordum, onları yanımdaki şifonyere koyarak fotoğraf makinesine döndüm.
"Sen.. Aslında en çok istediğim şeydin ama sanırım pek uğurlu geldiğin söylenemez."
Yatağın üzerindeki makineyi elime alarak, çok sert olmayacak şekilde yere atmıştım.
Ama makineye en ufak bir zarar dahi gelmezken, fırlattığım yerden bana doğru güçlü bir dalga gelmişti.
O kadar güçlüydü ki, yatağın sallantısından yere düşmüştüm..
"Bu da neydi.."
Yerdeki makinenin merceği bana doğru dönük dururken birden yine o sesi çıkarmaya başlamıştı.
Korku içinde hızla mutfağa inmiş, her yerin ışıklarını açarak yanan peteklerin yanına geçmiştim.
Elimde bıçakla polisi aramaya çalışıyordum. Çok geçmeden burada olacaklarını söyleyen polis memuru ile birazcık rahatlasam da yine de onlar gelene kadar kıyma kıyma olabilirdim.
Ya ben korkudan dolayı terliyordum ya da petekler cidden artık çok sıcak olmaya başlamıştı.
Birden yatak odamın lambasının patladığını duydum. Daha sonra aşağı bir şey indi, tarif dahi edemeyeceğim çirkinlikte, korkunç bir şeydi.
Bıçağı üzerine doğru fırlatsam da, hiçbir boka yaramıyordu çünkü bu lanet şey insana gram benzemiyordu.
Yanıma yaklaşmak isteyerek gelmeye çalışmıştı ama sanki bir şey ona engel oluyordu.
Ne olabilir diye düşünürken aklıma gelecek son şeydi, petek.
Onu sadece kapatmak veya yerinden söküp atmak için can atar gibi bir hali vardı. Her seferinde ayar yerine uzanmaya çalışıyor, canı yanarak gerçi kaçıyordu.
Bunu görünce en sonuna getirmiştim ayarı.
Bu sırada ön kapımız kırılarak içeri polisler girmişti. Ve o şey bir anda yok oldu.
"Bana bak, sen iyi misin?"
Yanıma gelen polis memuru ile peteğin yanından ayrılmıştım.
"Evet.. Evet, iyiyim"
Duyduğum sesleri anlatıp, kimseyi görmediğimi söylemiştim polislere. Daha sonra bana burada kalmamam gerektiğini söylemişlerdi.
Herhalde kalmayacaktım.
Jisung'u arayıp müsait olup olmadığını sorunca sormanın bile hata olduğunu söyleyerek kızmıştı.
Olanları ona anlatacaktım ama diğerleri de varken. Başımız büyük beladaydı.
꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳꙳
"Jisung, çağırdın mı herkesi?"
"Evet. Ama sen bana hâlâ dün evinde neler oldu anlatmadın Felixie."
"Herkes gelince konuşacağız"
5 dakika içerisinde Bang Chan ve Minho gelmişti.
Çok geçmeden de Jeongin ve Hyunjin.
"Hepiniz geldiğinize göre konuşabiliriz. Öncelikle deli olmadığımı belirtmek isterim. Ve hiç kimse laf söylemeden sonuna kadar beni dinleyecek. Özellikle sen lafa atlayıp durma"
diyerek Hyunjin'i göstermiştim. Hepsi onayladığında çantamdan makineyi ve fotoğrafları çıkardım.
"Bu fotoğraf, ilk çekilen fotoğraf. Siz gittikten sonra nasıl olmuş diye baktığımda üzerimde, şuan hâlâ üzerinde bulunan bu garip lekeyi gördüm"
Toplu fotoğrafı gösteriyordum.
"Ve çok kötü hissettim birden. Daha sonra çok geçmeden Woon geldi ve kendi fotoğrafını çekip gitti. Niyetim ilk başta lavabodaki çöpe atmaktı onun fotoğrafını,"
Herkesin pür dikkat dinlediğine emin olunca devam ettim.
"ama sonra lekeyi gördüm. Hızla toplu fotoğrafa bakınca lekenin olmadığını ama tıpa tıp aynısının Woon'un fotoğrafında olduğunu gördüm. Bir kaç dakika sonra makine garip sesler çıkardı ve Woon'un öldüğünü gördük. O sırada polis memuruna fotoğrafları gösterirken gördüm. Leke tekrar sizin fotoğrafınızdaydı."
Derin bir nefes alıp devam ettim
"İlk başta bu bana çok saçma geldi. Deli olduğumu düşündüm. Ama eve giderken Hyunjin'in üstüne direkt düşüyordu ve bu lanet makine o zamanda ses çıkarmaya başlamıştı."
Hyunjin'e baktığında kafasını evet anlamında salladığını gördüm.
"Eve gidince tekrar tekrar baktım ama o leke gerçekten toplu fotoğraftaydı. Sinirlendim, korktum ve makineyi yere attım. Ama öyle büyük bir dalga oluştu ki çocuklar,"
İnanmalarını umarak konuşmaya devam ettim.
"yere düştüm. Daha sonra tekrar tekrar o ses geldi. Korkup mutfağa indim, peteğin arkasında elimde salak gibi bir bıçakla kendimi korumaya çalıştım. Ama.. Ama o lanet şey insan değildi! Gri, çirkin, iğrenç bir hayalet gibiydi! Bıçağı ona attım ama yere düştü. Yine de bana yaklaşamadı çünkü petek vardı yani sıcaktı. Yani kısaca, bu şey fotoğrafı çekilen kişileri öldürüyor olmalı"
Tek tek yüzlerine baktım. Bang Chan gülecekmiş gibi dursa da diğerleri düşünüyor gibiydi.
"Bak, Felixie. Sanırım bu anlattığın şeyi kitap olarak yazmalısın"
"Ben ciddiyim"
diyerek ellerimi masaya vurdum.
"Bu siktiğimin şeylerini uydurmadım"
'peki' diyerek eline toplu fotoğrafı aldı.
"Biz de bundan kurtuluruz"
"Hayır, hayır yapma! Chan.."
Fotoğrafı tutuşturmaya başlamıştı.
Ama sonra bir duman kokusu almaya başladım.
"Tanrım Minho yanıyorsun!"
Jisung korkarak etrafta söndürecek bir şeyler aradı ama ne yaptıysa sönmüyor, tam tersi tüm vücudu yanmaya başlıyordu.
Gözüm direkt fotoğrafa gitti. Hemen kolumla söndürmeye çalıştım ve fotoğraf yanmayı bırakınca, Minho da durmuştu.
Ve yanan yerlerinden tekrar bir araya gelen fotoğraf ile sadece bir deli olmayı umdum.
![](https://img.wattpad.com/cover/271285828-288-k957454.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Polaroid ×HYUNLIX× ✓
Fanfiction¡Polaraid filminin konusuyla yazılmış bir fictir¡ "O neydi? Duydun mu?" "Duydum. Biri şaka yapıyordur kesin" Elindeki içkisini yudumlarken konuşmuştu. "Hayır. Hyunjin salak mısın? Biri acı çekiyor olabilir." Tam o sırada bir çığlık sesi daha geldi. ...