Felix, oturduğu koltuktan hızla kalkıp Hyunjin'e ilerlemişti.
"Sakin ol, iyiyim. Sadece biraz acıyor"
Uzun olanın elini, kendi minik elleri arasına alırken, evirip çevirip ne kadar yandığına bakıyordu.
"Gel biraz buz tutalım"
Hyunjin, gülerek Felix'in eli ile ilgilenmesini izlerken bir yandan da söylenmelerini dinliyordu.
Dolabın buzluğundan bir buz kalıbını, mutfaktaki bezin arasına koyup, diğerinin eline tutmaya başlamıştı kısa olan.
"Hayır anlamıyorum, nasıl bu kadar sakar olabiliyorsun. Tek yapacağın suyu ısıtıp noodle'ı atmaktı. Annem bana sakar der bir de"
Dediği şey ile kısa bir süre durmuş, gözleri boş boş buz tuttuğu ele bakmıştı.
Hyunjin konuyu değiştirip, diğerinin dikkatini dağıtmak adına canı yanıyormuş gibi ses çıkarmıştı.
"Ay ben özür dilerim! Elini mi sıktım? Çok özür dileri-"
Felix'i susturan, Hyunjin'in yumuşak dudaklarıydı.
Elleri, Hyunjin'in ellerinin hemen üstünde iken, Felix şoktan geri çekilememiş, kocaman olmuş gözleri ile Hyunjin'in kapalı gözlerine bakıyordu.
Bir kaç saniye içinde Hyunjin yavaşca geri çekilmiş ve hemen önündeki şaşkın yüze bakmaya başlamıştı.
"Kızdın m-"
"Şey yapalım, elini şey.. Pansuman evet, pansuman yapalım"
Felix kendini geri çekip bezi Hyunjin'in eline tutuşturup, etrafa bakmaya başlamıştı.
"Yanıklar nasıl pansuman yapılıyor? Pansuman yapılıyor mu yani?"
Hyunjin gülmemek için kendini zor tutarken kafasını sallamıştı.
"Pek bildiğim bir yöntem yok ama birazdan krem falan süreriz yani sürerim. Zaten çok bir şey yok"
"Tamam.. Şey ben de Noodle'a bakayım"
Arkasını dönüp ocağa ilerleyen Felix'e çaktırmadan gülmeye başlamıştı Hyunjin.
"Bunlar olmuş zaten. Baharatları atayım ben"
Hyunjin, elinin acısının yavaş yavaş gittiğini düşününce ıslanmış bezi kenara koyup buz kalıbını dolaba geri atmıştı.
"Biraz daha tutsaydın? Acımıyor mu?"
Uzun olan, diğerinin yanına doğru adımlarken yanan elini sallamıştı.
"Dedim sana büyük bir şey değil diye. Tam dökülürken çektim kenarına geldi sadece"
Gözlerini kısıp, kafasını sola doğru hafif yatırarak Felix'e bakmıştı Hyunjin.
"Sen niye bana bakmıyorsun?"
"Yo, bakıyorum"
İyice sırıtarak bir adım daha yaklaşmıştı Felix'e.
"Hayır bakmıyorsun.. Utanıyor musun yoksa?"
Felix hışımla Hyunjin'e dönmüştü.
"Ne utanıcam be? Hem sen nasıl öpersin ki beni? Sen değil miydin eşcinselim diye benimle dalga geçen?"
Yüzündeki sırıtış hafif solarken, saçlarını karıştırarak cevap vermişti.
"Sana daha sonra gelip ciddi olmadığımı, isteyerek yapmadığımı söylemiştim"
Hyunjin, bir kaç adım geriye gidip, dolaptan krem çıkarmak için arkasını dönerken, bu sefer de Felix onun yanına doğru gitmişti.
"Yani?"
"Ne yani?"
Aralarında 1, 2 adımlık mesafe varken, ikisi de birbirine bakıyordu.
"Dalga geçerken ciddi olmaman, beni neden öptüğünü açıklamıyor. Düzsün sen Hyunjin, ne diye öpüyorsun beni? Sarhoş falan mısın? Yoksa oradan bakınca kıza mı benziyorum?"
Hyunjin, diğerinin tam dibine kadar girmişken konuşmuştu.
"Düz olduğumu kim söyledi Lee Felix?"
Sarışın olan, gözlerini hiç kırpmadan anlamazca bakıyordu Hyunjin'e.
"Ne? Dalga mı geçiyorsun canım?"
Hyunjin kafasını geriye atarak kahkaha atarken, Felix öylece onu izliyordu.
"Hayır, oldukça ciddiyim. Zorbalığa uğradığım sıralarda, bu yüzden de dayak yediğimi hatırlıyorum. Ama öğretmen onları görüp de disiplinle tehdit edince okula yayamadılar"
Kaşları çatık karşısındaki bedene bakarken uzun zamandır merak ettiği şeyi sormuştu Felix.
"O zaman seni neden aralarına aldılar? Yani basbayağı homofobikler"
Dolaptan krem çıkarıp eline sürecekken, Felix krem kabını ondan alıp, Hyunjin'in elini, kendi eline almış ve parmaklarının ucuna biraz krem sıkarak diğerine nazikçe sürmeye başlamıştı.
"Çünkü bu sene içinde babamın işleri tavan yaptı ve elimize fazladan para geçti. Yani onlar için bir cüzdan oldum, bu yüzden beni yanlarına aldılar"
Felix, diğerinin alnına sert bir fiske atarak kremin ağzını geri kapatmıştı.
"Salak. O zaman niye onlarla takılıyorsun? Kullanılmak hoşuna mı gidiyor?"
Sağlam eliyle alnını avuştururken göz devirmişti Hyunjin.
"Sence? Onlarla takılmasam zorbalığa devam edeceklerdi. Gerçi benim de onlardan bir farkım kalmadı"
Son cümleyi mırıldanarak söylese de, Felix yakınındaki adamın ne dediğini gayet iyi duymuştu.
"Onlar gibi olmasaydın da zorbalığa uğrayacaktın. Tek çaren bu sanıyordun ama eğer seni yanımıza çağırdığımızda gelseydin.. Eğer gelseydin birlik olabilirdik salak"
Yüzünü buruşturup Hyunjin'in yanından ayrılmış ve tabak çıkarmak için tek tek tüm dolapları açıp kapatmıştı.
En sonunda tabakaları bulduğunda çoktan olmuş Noodle'ları tabaklara doldurmuş ve salon sehpasına bırakmıştı. Kendini koltuğa atarken hâlâ mutfakta dikilen bedene dikti gözlerini.
"Özel davetiye mi istiyorsun Hyunjin? Gelsene"
Hyunjin, daldığı yerden çıkarak dolaba ilerlemiş ve iki teneke kola çıkarmıştı.
"Aptalım, biliyorum. Ama ne bileyim işte.. O sıralar ağır ergenlikteydim sanırım."
Felix son cümlesine gülmüş ve yemek boyunca bir daha konuşmamışlardı. İkisi de, 10-15 dakika içinde yemeklerini bitirince, Felix tabakları mutfağa götürmüş ve koltukta uyuklayan bedene dönmüştü.
"Hadi, yatağına git de yat."
Hyunjin kafasını sallayarak yerinden kalkmış ve odasına geçmişti. Çok geçmeden yatak odasından salona doğru bağırmıştı.
"Hey, gelsene!"
Felix oturduğu yerden kaşlarını çatarak kalkmış ve yatak odasının, kapısının pervazına yaslanarak içerideki bedeni süzmüştü.
Üzerinde gri, düz bir sweatshirt, altında ise siyah eşofman vardı.
"Neden?"
Hyunjin, Felix için yatağın üzerine koyduğu kıyafetleri işaret ederken cevap vermişti.
"Çünkü bir tek burada klima var"
Eheheh ಥ◡ಥ
Acele gidiyorsak söyleyin
Ama 12 bölüm oldu yani öhNeyse,
Okuduğunuz için teşekkür ederim!!
![](https://img.wattpad.com/cover/271285828-288-k957454.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Polaroid ×HYUNLIX× ✓
Fanfic¡Polaraid filminin konusuyla yazılmış bir fictir¡ "O neydi? Duydun mu?" "Duydum. Biri şaka yapıyordur kesin" Elindeki içkisini yudumlarken konuşmuştu. "Hayır. Hyunjin salak mısın? Biri acı çekiyor olabilir." Tam o sırada bir çığlık sesi daha geldi. ...