Ağlıyorum sanırım 😭
Son bölümümüze hoş geldiniz, hepinize tekrar tekrar teşekkür ederim ♡
BİRKAÇ HAFTA SONRA
Bu sürede, Hyunjin, Felix, Jisung ve Jeongin okula geri dönmüştü. Minho ve Chan ise raporlu günlerinin son anlarındaydılar.
Kamera veya Şerif ile ilgili bir sorun çıkmazken, Changbin ve Seungmin de diğerlerinin evine yakın bir yerlerde ev tutmuş, her akşam birinin evinde buluşarak kafa dağıtmaya başlamışlardı.
Jisung, o gün Felix ve Hyunjin gittikten sonra Minho ile konuşup konuşmamak arasında kalsa da, en sonunda pes ederek oğlanı bir kenara çekmiş ve duyguları hakkında konuşmuştu.
"Böyle bazen en saçma şeye bile kırılıyorum. En ufak hareketinde mutlu oluyorum falan"
"Bana niye bunları anlatıyorsun Jisung? Psikologun muyum ben senin?"
"Üf bi' dinle be. Yani demek istediğim ; aşk mı bilemem ama senden hoşlanıyorum"
Minho ilk başta boş boş yüzüne bakmış ve ciddiliğinden emin olmaya çalışmıştı.
"Sen baya ciddisin"
Jisung, heyecanla kafasını sallarken Minho pis pis sırıtmıştı.
"İyi, güzel"
Ve arkasını dönüp gitmişti.
Jisung, arkasını dönüp penguen gibi yürüyerek giden çocuğun arkasından baka kalmış ve daha sonra sinirden Seungmin'in kolunu ısırmıştı. Evet, Seungmin'in yanına gelene kadar kendini tutmuş ve daha sonra çocuğun koluna ahtapot gibi yapışmıştı.
Ama o günden beri Minho, Jisungla her zamankinden ayrı olarak uğraşmaya başlamış ve herkes, bu ikilinin flörtleştiğini tahmin etmeye başlamıştı. Tabii onlara sorsanız, sadece birbirlerini sinir ediyorlardı.
Felix'e göre, Minho da Jisung'a boş değildi ama pisliğin teki olduğu için çocuğu süründürüyordu.
Bang Chan, yoğun bakımdan çıktıktan sonra pansumanlarına ve birkaç tedaviye daha devam etmiş, git gide iyileşmeye başlamıştı. Jeongin arada hastaneye, yanına giderek onu ziyaret ediyor hatta bazı geceler yanında kalıyordu.
Hyunjin'e gelirsek.. Okuldaki o zorbalardan yakasını kurtardıktan sonra diğerleri ile takılmaya başlamıştı. Gününü, derslere girmek ve Lee Felixle uğraşmak olarak ikiye ayırmış, bu ikisini yapmadan gününü tamamlamamaya başlamıştı.
Felix, her ne kadar o gün Hyunjin'i öptüğü için deli gibi utansa da, bunu diğerine belli etmiyor ve ipleri elinde tutuyordu. Her gün derslerin zorluğu yetmiyormuş gibi Hyunjin'in kendisine sulanmalarını da çekse de, hoşuna gitmediğini söyleyemezdi.
"Hey, Felix! Senin bu dersin iyi, şu soruya bakabilir misin?"
"Bakamaz canım, ver ben bakayım. Anlamaz o"
Felix, duyduğu sesle gözlerini devirirken, derin bir nefes alarak arkasında duran Hyunjin'e dönmüştü.
"Ne? İyi de Felix bu dersten hep yüksek alıyor"
"Sen çocuğun notlarını mı ezberledin?"
"Hyunjin"
Felix'in alttan alttan tıslamalarına karşı susmuş ve karşılarında duran çocuğun elinde tuttuğu test kitabını çekip almıştı Hyunjin.
"Bak şimdi nasıl buluyorum cevabı"
Önce testin numarasına, sonra en arkada bulunan cevap anahtarına bakmış ve gururla gülümsemişti uzun olan.
"Cevap : A. Bak nasıl buldum. Bu kadar salak olmazsan, cevabı bir gün sen de bulabilirsin"
Cümlesini, göz kırparak tamamlamış ve kendisine şaşkın şaşkın bakan ikiliye göz devirmişti.
"Ne var? Soruyu çözerim demedim, cevabı bulurum dedim"
Testin sahibi sesli sesli nefes verirken, test kitabını almış ve arkasını dönerek okulun içine doğru yürümeye başlamıştı.
"Ne yapıyorsun Hyunjin?"
"Sana bakıyorum, nefes alıyorum, konuşuyoru-"
"OF SALAK MISIN BE ADAM"
Hyunjin kahkaha atmaya başlarken, güldüğü için kısılan gözleri ile önünü göremez olmuştu. Bu şirin görüntü, Felix'in hoşuna gitmiş ve sırıtmaya başlarken önündeki bedenin kafasına hafif bir tane vurmuştu.
Siyah saçlı, gülmesinin bitmesi ile gözlerini biraz kırpıştırarak açarken, Felix'in elini, kendi eli arasına almıştı.
"Bak ne güzel duruyorlar"
"Her gün söylüyorsun bunu"
Hyunjin, omuz silkerken, Felix'in omzuna kolunu atmış ve ikisini de okulun içine doğru sürüklemeye başlamıştı.
"Üf çöktüm burada. Çeksene kolunu"
"Bir tane öptürürsen çekerim"
Felix, Hyunjin'in omzundaki elini ısırmak için hareket ederken, Hyunjin gördüğü şeyle hızla elini kendine çekip şaşkınlıkla birkaç adım geriye gitmişti.
Şaşkınlıktan kocaman olmuş gözleri ile kahkaha atan Felix'i izlerken, kafasını iki yana sallamıştı uzun olan.
"Jisung sana hiç iyi örnek olmuyor. Seni yanıma alacağım, benimle yaşa bundan sonra"
"Bir tane öptürürsen olur"
Hyunjin, duyduğu şeyle bir-iki saniye olduğu yerde kalırken, Felix okulda oldukları için böyle bir şey yapamayacağını tahmin ediyor ve sırıtıyordu.
Ama şoku atlatan Hyunjin'in, kolunu tutarak, bedenini hızla ağaçların arkasına çekmesini ve dudaklarına kapanmasını kesinlikle tahmin edememişti.
"Eşyalarını hazırla o zaman?"
Hâlâ olduğu yerde dururken, gülerek giden Hyunjin'i yüzündeki salak tebessümle izlemişti sarışın olan.
Bu çocuk, kendisini güldürmeyi her zaman başarıyordu ve Felix, Hyunjinden sonra buna da aşıktı.
ಥ◡ಥ
Gözümden bir damla 5aş akıyoe 😭
Bitti..
Gerçekten ne kadar teşekkür etsem az gelecek gibi hissediyorum. Ama yine de hepinize, kitabımı okumak için zaman ayıran herkese -başta tresartes'e- sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Sonuna kadar bizimle geldiniz, yeni bölümleri beklediniz ve anında oylar attınız KDKWİZHEÖWĞSJ gerçekten çok müteşekkirim
Polaroid'in yeri her zaman ayrı olacak, sizin sayenizde.
Kendinize çok iyi bakın ve hayatınıza kendi isteklerinize göre yön verin. Bu hayat sizin ve dünyaya bir kez geliyoruz. Umuyorum ki, hepiniz hayallerinizdeki hayatı yaşarsınız.
Son kez, okuduğunuz için teşekkür ederim!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Polaroid ×HYUNLIX× ✓
Fanfic¡Polaraid filminin konusuyla yazılmış bir fictir¡ "O neydi? Duydun mu?" "Duydum. Biri şaka yapıyordur kesin" Elindeki içkisini yudumlarken konuşmuştu. "Hayır. Hyunjin salak mısın? Biri acı çekiyor olabilir." Tam o sırada bir çığlık sesi daha geldi. ...