Eski, ahşap eve girmiş, önden yürüyen yaşlı kadını takip ediyordu Felix. Arkasındaki Hyunjin ve Jisung da kendisini takip ediyordu.
"O kamera kızımıza aitti."
Merdivenlerden çıkıp, en sondaki kapıya doğru ilerlerken konuşuyordu kadın.
"Rebecca, çok içine kapanık bir kızdı"
Odanın kapısını açarak içeri girdiğinde Felix ve Hyunjin de arkasından girmiş, Jisung ise hafifçe kapı pervazına yaslanmıştı.
Oda, normal bir yatak odası gibiydi. Tek kişilik yatak, yanında çekmeceliği ve muhtemelen ders çalışmak için köşede duran küçük bir masa ile sandalye.
Yaşlı kadın, yatağın ucuna oturarak yanındaki çekmecelikten bir fotoğraf albümü çıkarmıştı. Felix ise bu sırada masanın üstünde duran bir kızın fotoğrafına bakıyordu.
"Kızınız mı?"
Kadın, Felix'in gösterdiği yere baktığında yüzündeki hafif tebessümü ile kafasını aşağı yukarı sallamıştı.
"Sürekli iç dünyasında yaşardı Rebecca. Odasında oturur, kitaplarından kaldırmazdı kafasını."
Elindeki albümü açarak tek tek fotoğraflara bakarken konuşuyordu.
"Dersleri çok iyiydi ama bu arkadaş edinmesi için yeterli değildi. Sürekli hor görülürdü. Onu aralarına almazlardı, tek arkadaşı okuduğu kitaplarıydı. Bir gün babası ile karar verip ona doğum günü hediyesi olarak o kamerayı aldık"
Gözleri kameraya ilişirken, yüz ifadesi birden iğrenirmişcesine değişmişti.
"Rebecca bu hediyeyi çok sevdi. O kadar ki her anını kamerayla geçirmeye başladı. Okulda, evde, dışarıda fark etmez sürekli yanında taşırdı"
Albümde farklı bir sayfayı daha çevirince durdu ve gözlerini üç oğlanda da gezdirdi.
"Ama okuldaki arkadaşları bu durumu kendi eğlencelerine çevirmeyi başardılar. Rebecca için o kameranın çok önemli olduğunu biliyorlardı ve bunu ona karşı kullanmak, onlar için büyük bir zevkti. Bir gün ona dostça yaklaşıp, okul çıkışı kendileri ile dolaşmasını söylemişlerdi"
Buruşuk elleri, kızının resmi üzerinde dolaşıyordu.
"Ah saf Rebecca'm.. O pis çocuklara inanıp, bir akşam ona hediye ettiğimiz kamerayla beraber onların yanına, dışarı çıktı. Ama o çocukların düşündüğü şeyi tahmin edemedi!"
Felix, hikayenin sonunu az çok tahmin ederken yutkunamamıştı.
"Rebecca'nın uygunsuz, hiç kimsenin görmemesi gereken fotoğraflarını, o çok değer verdiği fotoğraf makinesi ile çekip, okulda yaydılar. Rebecca bütün bunlara dayanamadı, çok utandı ve bu yükün altında ezildi.."
Kadının gözleri, kızının fotoğrafından ayrılmazken, odadaki üç oğlanda şaşkınlık içinde kadını dinlemeye devam ettiler.
"Ve bu utancı daha fazla kaldırmayıp, kendini bahçedeki ağaca astı. Roland bu olanlar karşısında deliye döndü. O çocuklara Rebecca'nın yaşadıklarını yaşattırmak istedi!"
Albümden başka bir sayfa açtığında, sadece Rebecca'nın fotoğrafları yoktu.
"Hepsine okulda, birer birer tuzak kurdu ve onların ölüm anlarını, o elindeki makine ile çekti."
Felix elindeki makineye iğrenir bakışlarını atarken, Hyunjin kurtarıcısı olarak yavaşça elinden almıştı.
"Zamanla bundan zevk almaya başladı ve kendini durduramadı. İntikamına karşı olan isteği, onu deli bir katile çevirdi. Bir gün, o çocuklardan sonuncusunu öldürmek üzereyken, polis yetişti ve Roland'a ateş ettiler. Elinde, o makineyle beraber öldü"
Albümden bir erkek fotoğrafı çıkarıp Felix'e uzatırken, yüzünde değişik bir ifade vardı. Felix, istemeye istemeye kadına yaklaşarak elinden fotoğrafı almış ve resmi çekilen kişiye bakmıştı.
"Roland, ölmeden önce çekmiş, elindeki fotoğrafı. Ve o çocuk hâlâ yaşıyor. Roland, bana bunu tamamlamadan durmayacağını söylemişti ama işini tamamlayamadan öldü"
Yüzündeki o tuhaf, korkutucu ifade değişmemişken, gözlerini Felixden ayırmadan konuşmuştu.
Ve Felix ne yapması gerektiğini anlamıştı. Bu işten nasıl sıyrılacaklarını biliyordu.
(ノ´ з ')ノ(ノ´ з ')ノ
Artık biliyorsunuz (ノ´ з ')ノ
Anlamadığınız yerleri yorumlarda belirtin, açıklayayım ♡
Okuduğunuz için teşekkür ederim!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Polaroid ×HYUNLIX× ✓
Fanfic¡Polaraid filminin konusuyla yazılmış bir fictir¡ "O neydi? Duydun mu?" "Duydum. Biri şaka yapıyordur kesin" Elindeki içkisini yudumlarken konuşmuştu. "Hayır. Hyunjin salak mısın? Biri acı çekiyor olabilir." Tam o sırada bir çığlık sesi daha geldi. ...