¬8¬
Hiçbir şey olmamış gibi tekrar gülümsemeye devam etti Felix.
"İşte böyle oldu."
Öylece birbirlerine bakıyorlardı ikisi de. Bunları duyunca Hyunjin daha da küfür etmişti kendine. Daha da nefret etmişti kendinden ona kötü davrandığı için.
Daha önce de pişman olmuştu ama bu anlattıklarını duyunca iyice iğrenç biri olduğunu düşündü. Kendisine yapılan şeyleri o da yapmıştı başkalarına, şimdi ne farkı kalmıştı ki?
Oturduğu yerden kalkarak hemşirelerin malzeme aldığı masaya gitti ve eline bir eldiven alarak Felix'in yanına geri döndü.
Eski yerine tekrar otururken Felix'in elini, kendi dizine koymuş ve eldiveni nazikçe eline giydirmişti.
"O yara iziyle bile elin çok güzel duruyor. Yine de nasıl rahat ediyorsan, öyle yapacağız."
"Teşekkür ederim"
Bu güzel anı, Hyunjin'in hâlâ tehlike de olduklarının aklına gelmesiyle bölünmüştü.
"Burada bekle ve dikkatli ol. Ben şu çantaları alıp geleceğim."
Çok sürmeden Hyunjin elinde iki çantayla dönmüştü bile. O sırada ise Felix arkadaşlarını arayıp olabildiğince sıcak ortamda kalmaları gerektiğini söylemişti.
"Şimdi biz bu çantadan ne bulacağız?"
"bilmiyorum herhangi bir şeyin bile yardımı dokunabilir. Internetten lanetli objelere baktığımda genelde ilk sahibi ile alakalı yazılar vardı. Yani bize bu şeyin bilgilerinin yazılı olduğu kağıt lazım"
Hyunjin çantadan çıkan saçma sapan kağıtları incelerken, Felix de çantanın içini kurcalıyordu.
Derken çantanın kumaşının arasında bir kağıt parçası çıkmıştı.
"sanırım ben bir şey buldum"
Minik bir kağıt üzerinde kameranın üretildiği tarih ve diğer bilgiler yazıyordu.
"1985.. O senelerde mutlaka bir şey olmuş olmalı."
Hyunjin hızla oturduğu yerden kalkmıştı.
"Tamam hadi kalk, gidelim"
"Nereye?"
Hyunjin Jeongin'e bir şey olup olmadığını sorduğu bir mesaj atarak Felix'e dönmüştü. Minik bedenin sahibi kendisini izliyordu.
Zoraki yutkunup, karşısındakinin ayağını işaret etmişti.
"Yüreyebilir misin? Kütüphaneye gitmemiz lazım. Oranın deposunda tüm gazeteler saklanıyor, şansımız varsa belki bir şeyler bulabiliriz"
Felix oturduğu yataktan tutunarak kalkmış ve danışmaya ilerleyerek pansuman ücretini vermişti.
Daha sonra Hyunjin ile beraber arabaya binip kütüphaneye doğru yola koyulmuşlardı.
"Burası şehrin kütüphanesi. Yani mutlaka her yılın gazetesi saklanıyordur"
İkili, arabadan inerek girişe ilerlerken Hyunjin birden durmuştu.
"Bak.. Ölebiliriz ve ben.. Senin benden nefret ettiğini düşünürek ölmek istemiyorum"
Felix hafif tebessüm ederek bakmıştı Hyunjin'in gözlerine.
"Senden nefret etmiyorum Hwang Hyunjin"
Daha sonra beklemeden kütüphaneye girmişti.
"Kolay gelsin. Ben 1985 yılına ait gazetelere bakmak istiyorum?"
Yaşlı kadın, gözündeki gözlükleri düzelterek karşısındaki iki oğlana bakmış ve bodruma inip orada tek tek aramaları gerektiğini söylemişti.
Sonunda bodrum kapısından içeri girdiklerinde raflarda yazan yıl sayılarına bakarak iyice her yeri kurcalamışlardı.
"1985 değil ama 1986 da bir olay gördüm lix"
Felix, kendine takılan lakaba gülüp Hyunjin'e yaklaşarak oğlanın elindeki habere bakmıştı.
"Kameralı seri katil yakalandığı anda öldü."
Anlamayarak Hyunjin'e baktığında çok yakın olduklarını fark etmişti.
"Baksana kameralı diyor! Tanrım biz neye bulaştık?"
O sırada Felix'in telefonu çalmıştı.
"Ne?"
Bir iki adım geriye giderken Hyunjin'e bakmıştı dolu dolu gözleriyle.
Felix'in arkasındaki sandalyeyi görünce, arka arkaya giden bedeni hızla tutmuştu.
"Ne oluyor Felix? Hey! Cevap versene"
Elindeki telefonu uzatmıştı Felix.
Annemm yazıyordu.
"Annem ölmüş"
Nobody :
Miray : onu öldürem bunu öldürem 🙂🙂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Polaroid ×HYUNLIX× ✓
Fanfic¡Polaraid filminin konusuyla yazılmış bir fictir¡ "O neydi? Duydun mu?" "Duydum. Biri şaka yapıyordur kesin" Elindeki içkisini yudumlarken konuşmuştu. "Hayır. Hyunjin salak mısın? Biri acı çekiyor olabilir." Tam o sırada bir çığlık sesi daha geldi. ...