◭
Bölüm Şarkıları:
Audiomachine - We Are Gods
Bring Me The Horizon - Can You Feel My Heart
◭
Hayal... Ne büyük kelimedir. Herhangi bir sınırı olmadığı gibi herhangi bir başlangıcı da yoktur. Ne zaman hayal kurmaya başladım diye sorarsanız kendinize, bir cevap alamazsınız çünkü hayal kurmanın ne kadar önemli bir şey olduğunu öğrendiğiniz yaşta, hayal kurmaya başladığınız yaşı unutacak kadar büyümüş olursunuz.
Kimi hayallerimiz rüyalarımıza girer, bize umut verir. Kimi hayaller, hayatlarımızı alt üst eder çünkü insanoğlu, bir gerçeğe inandığında diğer bütün gerçekleri reddedebilecek kadar nankördür. Kendi hayallerimizi gerçekleştirmek için birçok insanın hayallerini yıktığımızdan habersizizdir. Bencilizdir, ilk kendi hayallerimiz gerçekleşsin isteriz. Yalancıyızdır, zihnimizdeki birçok hayali diğer insanlara anlatmayız. Gerçekçiyizdir. Hayallerimizi birine anlattığımızda gerçekleşme ihtimali varsa da yok ettiğimizi düşünürüz. Çünkü insan, insanoğlunun ciğerini çok iyi bilir.
Herkes tek bir başlangıçtan var olmadı mı zaten? Öz, hiçbir zaman değişmedi ve istisnalar, hiçbir zaman kaideyi bozmadı.
Etrafına baktığında ne göreceğini tam olarak sezemiyordu Turna. İnsanların ne hayal ettiğini mi tahmin etmeliydi ya da ne düşündüğünü mü bulmalıydı? Gözleri neler anlatırdı insanın? Dilinin varmadığı gerçekleri, bir insanın gözlerinin içine bakarak anlayabilir miydik? Ya da biri ona kalbini açtığında hayallerinin de kapısını açabilir miydi? İnsanlar nasıl varlıklardı, bilebilir miydi Turna?
Bilemezdi. İnsanlar ona hep karmaşık geldi. Bir ömür boyunca neler yapılabileceğini düşündükçe herhangi bir insanı tanımanın, onun yapacaklarını kestirmenin ne kadar imkansız olduğunu kavramıştı.
Kendi hayallerini düşünemeyecek kadar yorgundu Turna. Seneler onu yormuştu. Hayal kurmak için gücü yoktu çünkü buzdan farksız parmaklarını tutan bir insan olmadıkça, yalnız başına hayal kurmanın ne kadar amaçsız olduğunu biliyordu.
Bu nedenle, hayal kurmayı dört hafta önce bırakmıştı.
Peki onun hayalleri var mıydı? Bu donuk bakışların ardında, gözlerine ışıltı verecek bir umudu var mıydı?
"Yergahva projesine seçildin."
Onu tanıyabilir miydi? Mehmet'i tanıyınca kendi hakkında neler düşündüğünü de öğrenebilir miydi?
"Geriden geliyorsunuz." dedi Turna. Zihninde dört dönen sesler bir türlü susmuyordu fakat kendisini zor da olsa Mehmet'e odaklayabilmişti.
"Açık kapı kalmaması için uğraşıyorum Turna." dedi Mehmet ve sandalyesini biraz daha ileriye çekip masaya yaklaştı.
Saatler 11.08'i gösteriyordu. Meydan'da hummalı bir çalışma başlarken Mehmet ve Turna da Yergahva'ya gitmeden önceki son toplantıyı yapmak için toplantı masasında oturuyordu. Yekta her ne kadar laboratuvarında silahların son ayarlarını yapmakla meşgul olsa da bir gözü hep ikilideydi. Yergahva için sayılı saatler kaldığını içten içe seziyordu ve Turna için endişeleniyordu.
Kalbinde adını koyamadığı bir sızı, ruhunda kimliksiz bir hareketlenme ve soluklarında da nedensiz bir düzensizlik oluşturan bu kadının ellerini tutmak için amansız bir istekle cebelleşiyordu. Turna her ne kadar kendisine uzak olsa da onunla yakınlaşmak için adım atmaya da karar vermişti fakat bunu nasıl yapacağını bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZER0 (Tamamlandı)
Ficção Científica🥂 Wattys2022 kazananı 🥂 ∆∆∆ 🔻Yetişkin İçerik! 🔻Kitabımın ismi Zero değildir. Zer0 - Zerzero- olarak yazılıyor ve "Zerziro" olarak okunuyor. ∆∆∆ Sıfırdan başlamak için kurduğu bir şehri vardı. İlmek ilmek işlediği, her siyahı beyaza çevirmek içi...