Z0 • 07 | Balkız

3K 415 462
                                    

Bölüm Şarkıları:

Evgeny Grinko - Flaukner's Sleep

Sam Tinnesz - Play With Fire

Halsey - Castle

Devrim'in antika radyosunda cızırtılı bir ses duyuluyordu. Karanlıkta kaybolmuş köpeklerin havlama sesleri, sert bir rüzgarın kulakları uğuldatan sesi işitiliyordu. Sokak lambasının izin verdiği kadarıyla aydınlanan gecede hiçbir kusur yok gibiydi çünkü aşağıda, asfalt zeminde umursamazca yatan gençlerin deli dolu kahkahası bütün sokağı kaplamıştı. Sarhoş bir adam, Müslüm Gürses'ten bir şarkıyı sunmuştu geceye. Bir adam çıkmıştı meydana. Elindeki içki şişesini havaya kaldırmış, gözlerini göğe dikip yakarmıştı isyanını. Bir kadın geçmişti sokaktan. Korkuyla, sürekli arkasını kontrol ede ede evine adımlamıştı.

Sıradan bir günün, akılda kalmayacak gecelerinden biri gibiydi işte. Yine de hiçbir gece unutulmazdı. Hiçbir gece geçmişe gömülmez, hiçbir isyan da yanıtsız kalmazdı. Gülüşler solardı belki ama bir başka gecede, bir başka dudaktan yine peyda olurdu. Ve işte böyle gecelerde, hayatın bir sonu yok gibi gelirdi.

Devrim'in çaydanlığından doldurdukları iki bardak çayı alıp garajın çatısına çıkmıştı Turna ve Yekta. Devrim, aşağı katta Lâl'e masal anlatmak ile meşgul olduğu için daha Turna ve Yekta'nın yanına gelememişti.

Turna, köşedeki kahverengi örtü sarılmış minderi alıp çatının orta yerine koymuştu ve ayakkabılarını çıkartıp mindere oturmuştu. Onu taklit eden Yekta da kadının karşısında, minderin sol köşesinde yerini almıştı.

Ciğerlerine çektiği her nefeste mutluluk saklıydı şimdi. Gözlerini isterse sağına, isterse yukarıya çevirsin, her yerde huzur vardı şimdi. Ocak ayının ten donduran ayazı yüzünü yalayıp geçse de kalbi de, çayı da sımsıcaktı şimdi.

"Sana bahsettiğim yer buydu Yekta. Burada istediğin kadar yıldızları izleyebilirsin." dedi Turna ve dişlerini göstererek gülümsedi adama.

"Bu manzaralar kafamı karıştırıyor." diye mırıldandı çayından sıcak bir yudum alacakken. Turna, adamın bir şeyler söylediğini duymuş fakat anlayamamıştı. Bunu düşünmek yerine gözlerini gökyüzüne çevirdi ve derin bir nefes çekti ciğerlerine.

Yekta da başını kaldırdı, solunda kalan tahta yığınına sırtını yaslayıp biraz daha kaldırdı göğe başını. Turna da onu taklit etti ve kendi sağında kalan tahta yığınına sırtını yaslayıp yıldızlara bakmaya başladı.

Bulutsuz, haliyle de yıldızlı bir geceydi. Baktıkları her noktada silik bir iz gibi parlıyordu yıldızlar. Dolunay yükselmişti ve yarasalar gölge düşürüp duruyordu ona. Koyu lacivertti yıldızlardan arda kalan yerler. Dokunsan parmağını yutacakmış gibi hiçlikle bulanmıştı gökyüzü.

Eşsiz bir manzaraydı işte. Akılda uzun süre kalacak bir geceydi.

"Devrim ile nereden tanışıyorsun?" diye sordu Turna adama bakmadan. Rahatça, en önemlisi de dürüstçe sorusunu yanıtlaması için verdiği bir fırsattı bu.

"Devrim'i herkes tanır." dedi Yekta, kadına bakmadan.

"Ama Devrim, herkesi tanımaz." diye yanıtladı hemen. Konuşsun istiyordu. Zihninde dolanıp duran belirsizlik bitsin istiyordu. O gece, silik bir iz gibi hatırladığı kişinin belirginleşmesini istiyordu.

ZER0 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin