◭◭◭
Bir insanın kaderi, anne rahmine düştüğü anda yazılmaya başlanır. Fetüs gelişip bir bebek formuna ulaşana kadar kaderler düğümlenir, yaşam belirlenir ve ölüm yazılır. Doğarken ölür aslında insan. Aslında ölmek için doğar insan.
Kader, yalnızca insanlara nasıl öleceğini, ölene kadar ne yollardan geçeceğini gösterir. İnsanın o hayat yoluna, başka insanlar koyar, engeller ekler. İnsan yaşadım sanır, kararlarını kendi aldığına inanır. Kendisini üstün görür hayattan, hiç yenilmeyeceğini düşünür. Hiç kaybetmeyeceğini. Ne kadar mücadele ederse etsin, öyle hırslı bir varlıktır ki insan, günün sonunda ruhunu teslim edeceğini ve mücadele ettiği bu dünyada soğuk bir bedenden başka bir şey bırakmayacağını bilemez.
Lakin insanlar vardır, bazı insanlar. Ölümü bir ölüm olarak görmeyen insanlar. Fikirlerin ölümsüz olduğunu keşfeden insanlar. İcraatlerin soyut olduğunu ve o soyut varlıkların ölümünün hiç gelmediğini fark eden insanlar. Doğarken yazılan kaderini, Sıfır'dan bir başlangıç yaparak yeniden yazabileceğini düşünen insanlar.
Zero.
Kendisine yazılan o kader, adama öyle acımasız öyle gaddar davranmıştı ki Zero ölümü göze alarak yazgısının sonlanmasını istemişti. İntihar etmeyi denemişti ama kader işte, ölümü o gün yazılmamıştı. Başaramamıştı, ölememişti. O da ölümü farklı bir şekilde yorumlamaya karar vermişti.
Ölmek için doğmak üzerine yazılan kaderini, doğmak için ölmek olarak değiştirmişti.
Onun sıfırdan başlamak için kurduğu bir şehri vardı. İlmek ilmek işlediği, her siyahı beyaza çevirmek için günlerini harcadığı bir şehirdi, Yergahva. Fakat denklemi bozan, bilinmezi yanlışa; yanlışı doğruya; doğruyu şüpheye çeviren bir virüs kaplamıştı merkezini.
Ve bu virüsü yok edecek tek bir kişi vardı. Bileklerini görünmez bir zincirle, dudaklarını kalın bir şalla bağlayabildiği tek bir kişi vardı elinde.
Zer0 olmak, Zero ve Zer'in gizemini çözmek, onun göreviydi.
Yanıp kül olmak, küllerini gökyüzüne savurmak, onun kaderiydi.
Yapmak zorundaydı. Kendisi için değil, kardeşi için mecburdu.
Ve planlar yapıldı, saatler belirlendi. İnsanlar toplandı, insanlar dağıldı. Kararlar alındı, kararlardan dönüldü. Uyundu, uyanıldı. Acı çekildi, acı çektirildi. Sırlar verildi, sırlar bozuldu. Geçmiş geride bırakıldı, geçmiş sahibinin yakasını bırakmadı.
Kader, hamlelerini öyle sinsi, öyle gaddar bir şekilde oynadı ki hikâyenin başladığı gün gibi kalmadı hiçbiri. Olgunlaşıldı, vazgeçildi, öfkelenildi, sineye çekildi, savaşıldı, mücadele edinildi ama sonuç, kaderin belirlediğinin ötesine gitmedi.
Kader, Turna'nın yazgısını Yergahva'da yazdı. Fulya, çekirdeği Turna'nın genleriyle yapmaya karar verdiğinde kader ilk hamlesini oynadı. Fulya, her şeyden vazgeçip Turna'dan uzaklaştı. Fulya, herkesten kaçtığını düşünüp ölüme hazırlanırken kader ikinci hamlesini yaptı. Turna Yergahva'ya gideceğini söyledi. Fulya, gerçekleri biraz olsun açıklayıp Turna'nın Yergahva konusunda kafasını karıştırmak istedi, kaderin üçüncü hamlesi bu oldu.
Turna vazgeçmedi. Fulya konuşmadıkça gerçekleri öğrenmek için Yergahva'ya gitmek istedi. Ki, dile getirmese de bir yanı hep Yergahva'da olmak istedi çünkü Sıfır'dan başlamak için can atan bir parça vardı ruhunda. Sesi belli belirsiz, gölgesi silik bir parçaydı ama oradaydı işte. Turna, bütün bu mücadelelerinde o parçayı hissetmişti ama ona yenilmemişti hiç.
![](https://img.wattpad.com/cover/260031974-288-k944407.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZER0 (Tamamlandı)
Ciencia Ficción🥂 Wattys2022 kazananı 🥂 ∆∆∆ 🔻Yetişkin İçerik! 🔻Kitabımın ismi Zero değildir. Zer0 - Zerzero- olarak yazılıyor ve "Zerziro" olarak okunuyor. ∆∆∆ Sıfırdan başlamak için kurduğu bir şehri vardı. İlmek ilmek işlediği, her siyahı beyaza çevirmek içi...