Daldığı güzel uykudan, Damla’nın çığlıkları ile uyandı. Saatin dört olduğunu gördüğünde, gözlerini devirerek, Damla’ya bakmaya başladı. Sonra, ter içinde saçlarını ve ateşten kıpkırmızı olmuş dudaklarını görünce, yataktan fırladı. Elini anlına koyduğunda yandığını fark edip panik oldu. Aklına ilk gelen soğuğa yakın suya sokmak oldu. Bir süre sonra, kızarıklığının hafiflediğini görüp, beraber girdiği banyodan çıktı. Kendisi de sırılsıklam olmuş ama, Damla’yı bırakacak bir yer bulamadığı için, uyurken giydiği penye şortundan sular damlayarak, yatak odasına geçmişti.Damla’yı yatağın üstüne bırakıp, hemen banyoya koşup, kendini de kuruladı ve geri döndü. Yine fitil koyup mızmızlığı geçene kadar kucağında salladı. Bir süre sonra kollarında uyuduğunu fark edip, sandıktan bozma yatağına yatırdı, melek yüzlüyü. Havluya sarılı gezdiği için, önce yeni şort takım giydi, sonra da yeniden uykuya dalabilmek için yatağına uzandı. Nedense aklına yine Tarık Eren gelmiş ve dudakları yukarıya doğru kıvrılmıştı. Uyuyor muydu, acaba? Yoksa kollarında bir kadın mı vardı? Saçmaladığına karar verip, sağına dönüp uyku pozisyonunu aldı.
Sabaha kadar bir daha uyanmadılar. Saat yedide ikisi birden uyanmış, sabah yemesi gereken mamasından ancak birkaç kaşık yedirdiği Damla'yı o sabah kimin alacağını bilemediği için, üstünü değiştirip, şorttan kurtulmuştu. Sekize doğru Aysev kapıya gelince şaşırdı.
“Sen mi bakacaktın bu sabah?”
“Evet şeker, bu güzel kıza kadınlığın inceliklerini öğreteceğim. Senden bir halt öğreneceği yok nasılsa. Biraz sana da ders versem mi, kız? Şöyle bir kırıtmayı, göz süzmeyi falan göstersem. Sen bu kafayla evde kalacaksın. Ne o öyle erkek gibi, pantolonlar, montlar, motorla gezmeler. Bu bacaklara giyeceksin minileri, ayağında topuklular. İstemesen bile kıvırtırsın vallahi. Bir de kaşını gözünü boyasak, bir baktığın, kalpten iki seksen uzar. Hakkın rahmetine kavuşur.”
“Demek ki neymiş, makyaj yapılmayacakmış. Çünküüüüü herifi bulursam ölmesini istemem. Ayrıca, Birkaç gün önce herifin birini yere serdim zaten.”
“Ay deme kız. Kimi çarptın? Yakışıklı mı? Sen de çarpıldın mı? Ay hadi anlat, şeker”
“Dur be deli. Bir müşteriye, eve gelmek için hızla odadan çıkınca çarptım. Adamı kıç üstü yere oturttum. Ve evet, çok yakışıklı. Ben çarpıldım mı bilmiyorum, kısa zamanda anlarım”
Aysev, ağzı açık dinliyordu. “Kız sen ciddi misin? Ay ne zaman oldu bunlar? Hiç bir şey anlatmıyorsun ki. Nasıl biri? Çabuk anlat. “
“Anlatamam şimdi. Akşama fırsat bulursak konuşuruz. Şimdi işe gidip, o yakışıklının işleri için çalışmam lazım.”
“Of tamam. Ama bak akşama mutlaka anlatacaksın. Kızlara gidip çıtlatayım. Ay ay ayyy, seni de mi kaybediyoruz kız?”
“Canım, abarttın. Daha bir şey yok ki. Sadece adamı çok yakışıklı buldum. Adam beni fark etmedi bile. Hem o kadar yakışıklı ve karizmatik adamın, düzinelerce sevgilisi vardır. Bana mı bakar?”
“Eee diyorum işte, seni bakılacak hale getirelim. Yüzün zaten çok güzel. Tek noksanın kadınlık.”
“Yok yok ben yeterince kadınsıyım. Yeter bu bana.” diyerek, artık hazırlanmak için içeriye girmesi gerektiğini belli eden tavır takındı. Aysen, kucağına aldığından beri, ağzını burnunu çekiştiren Damla ile kendi dairelerine inerken hala söyleniyordu. “Bak o bacaklara bir mini etek giy. Gör adam nasıl peşine düşüyor. Ah ah sakalım olduğu zamanlar neredeydin. Belki o zaman lafımı dinlerdin ama epilasyon sağ olsun ne sakal bıraktı ne bıyık” Şen kahkahalarını dinleyerek eve girdi, Başak.Ofiste rutin bir gündü. Her zamanki koşuşturmalar, yeni fikirlerin tartışılacağı toplantı derken öğlen olmuştu. Telefonu çaldığında kafasını yaptığı işten kaldırmadan, açmış, bıkkın sesle “Efendim” demişti. Duyduğu sesle, bir anda döner koltukta dikleşmiş, bakışları canlanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dostlar Apartmanı
RomanceYine eski bir hikaye Üstelik eskiden apartmanlarda olan dostluklara da selam çakıyor. Güzel günleri anımsayanlara, hiç yaşamadığı için bilmeyen gençliğe ve bir gün yine insanların eskisi kadar dost canlısı olacağı günlerin geleceğine inananlara gel...