Dostlar Apartmanı Bölüm 18

8.1K 649 2
                                    

Tarık, önce bozulsa da cümlenin ‘seni hayatımda istemiyorum’ şeklinde olmadığını fark edip rahatladı.

“Emin olmanı sağlayacağım aşkım. Korkularını yeneceğim. Motor ile başladım. Söylediğin kursu buldum. İki haftalık eğitimimi tamamladım. Bugün de sertifikamı aldım ve işte karşındayım. Bundan sonra korkup kaçmak yok. Savaşmadan bırakmak yok. En büyük savaşımı da senin için vereceğim.”


Başak, ne diyeceğini bilemiyordu. Tarık, yirmi günde çok zayıflamıştı. Yüzü çökmüş, omuzları düşmüştü. Onun bu halini görmekten hoşlanmamıştı Başak. İçinde yükselen üzüntüyü dağıtmak için etrafına bakınırken Aysev’i gördü.

“Pardon, Aysev ile bir şeyler içmeye gidiyordum. Bekletiyorum ayıp ettim. Sonra görüşürüz.”

“O bir yere gitmiyor ki”

“Gidiyoruz, dedim ya bir şeyler içeceğiz.”



“Hayır aşkım, Aysev seni benim için evden çıkarttı. Benim cesaretim yoktu kapını çalmaya. Sokakta belki acır da beni affedersin diye düşünmüştüm.”

“Yani siz bana komplo kurdunuz?”

“Evet şekerrrr” diyerek Aysev de söze karıştı. “Bu yakışıklı çok yalvardı vallahi. Yoksa yapmazdım. Seni severim bilirsin. Ama çok üzüldü bu çocuk. Hem benim Aydın’lım gibi hıyar da değil. Bak nasıl peşinde senin. Sen benim demin dediklerimi unut, tamam mı? “

“Başak, seninle konuşabilmek için her şeyi yapardım canım. Lütfen bir yerlerde oturalım konuşalım. Böyle ayak üstü olmaz.”

Başak, ne diyeceğini bilemiyordu. Ölümden dönmüş biri, korkularını yenip sırf kendisine ulaşabilmek için motor kullanmayı öğrenmişti. Çok hoşuna gittiğini fark etti. Bu özür kendisine uygun bir özürdü. Başkaları gibi hediyelerle güzel sözlerle ikna olmazdı. Tarık’dan sonraki aşkı motordu ve bu adam can evinden vurmuştu. En azından konuşmayı hak ettiğini düşündü.

“Yukarıya çıkalım.” dediğinde bu cümleye en çok kim şaşırdı bilemiyordu. Tarık aptal bir sırıtmayla motorun üstünden anahtarını aldı. Kaskını eline alıp Başak’ı takip etti. Aysev, sorunlarını çözmeleri için dua ediyordu. Sevda ile Ferda da camdan izledikleri aşıkların yukarıya çıkışlarını keyifle seyrettiler.


Başak, nasıl eve çağırmıştı, Tarık’ı? Çünkü seviyordu. Çünkü affetmek istiyordu. Çünkü aşkı kaybetmek istemiyordu. İyi de neden yüreğinin bir köşesi hala sızlıyordu? Neden beyni ile yüreği aynı taraftan bakamıyordu? Aklı başka şeyler söylerken kalbinden geçenler neden başka oluyordu?

Çünkü yeniden aynı acıyı yaşamaktan korkuyordu. Bu korkusu, geçmişte yaşadıklarını tekrar yaşadığını sanan Tarık’ı anlamasını sağlıyor ama kendisine faydası olmuyordu. Tarık geçmişten korkuyor geleceğe, doğru bakamıyordu. Yine de kendisini kaybetmek istemiyordu. İşte sadece bu bile konuşup bu aşka ikinci şansı vermeye değerdi.

“Hoş geldin. Buyur geç içeriye.”

“Başak, teşekkür ederim.”

“Daha teşekkür etme. Önce konuşacağız.”

“Beni eve davet etmen bile büyük bir olay benim için. Yüzümü görmek istemeyeceğini düşünüyordum.”

“Tarık, yaşananları silip atamam. Hem güzel olanları hem de kötü olanları. Zamanla her şey yoluna girebilir. Ben mantıksız hareket edemem. Her şeyi ölçüp biçmeden karar veremem. Önümü görmeden yola çıkamam. Motor için eğitim alırken bunu sıklıkla söylemiş olmalılar. Her şeyi ölçüp biçmeliyiz. İşte ben de hayata böyle bakıyorum. Şimdi sen konuşacaksın ben dinleyeceğim. Benim beklentilerim çok ulaşılmaz şeyler değil. Umarım beklentilerimi karşılarsın.”

“Bunun için her şeyi yapacağımı bil. Seni inandırana kadar elimden gelen her şeyi yapacağım.”

“Kahve yapıyorum. Sen de söyleyeceklerini düşün bu arada.”

“Düşünmem gerekmiyor. Sen kahveleri yaparken mutfağa gelebilir miyim?”

“Tabii, gel.”


Kahvelerin suyu kaynarken Tarık, Başak’ı izledi. Fincanları hazırlarken hareketleri çok zarifti. Her hali ile çekiciydi. O vazgeçemediği pantolonları ve tüm hatlarını belli eden penyeleri ile deli ediyordu kendisini. Elini uzatsa tutacağı yakınlıktaydı ama o kadar uzaktı ki. Nasıl ulaşacağını bilemiyor, sözlerinin yetmesi için dua ediyordu.

Dostlar ApartmanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin