Dostlar Apartmanı Bölüm 17

8K 684 9
                                    


Tarık, televizyonun karşısında deliye döndü. Nasıl yanılmıştı böyle? Nasıl Başak’ın böyle bir şey yapabileceğini düşünmüştü. Gaye ile aynı kefeye nasıl koymuştu? Şimdi af dilemesinin ne faydası olacaktı? Ya Başak, özrünü kabul etmezse? Ya her şeyi bitirirse? Yaşayabilir miydi? Başak olmadan nefes alamıyordu. Onsuz hayata nasıl katlanacaktı? Kendisini affettirmenin bir yolunu bulmalıydı. Hemen Başak’ın numarasını tuşladı. Telefonu kapalıydı. Defalarca kez tekrarladı. İş yerini aradı. Farkında olmadan Başak’ın kendisine ulaşmak için yaptıklarını tekrarlıyor, aynı kaybetmişlik duygusunu yaşıyordu. Ne olursa olsun Başak’a ulaşacaktı.

Başak, tüm yaşananlardan sonra ufak bir rahatsızlık geçirmiş, sinirleri yıprandığı için evde bayılmış, doktorun tavsiyesinden sonra nihayet defalarca istediği izni Ergun Bey kendiliğinden vermişti. Burçak ve Levent de izin yapmak istedikleri söyleyince, Damla’yı da alıp, Mersin’e gittiler. Uçmak istememişler, otobüsle yola çıkmışlardı. Son yapılan uçak seyahatleri hepsi için kötü anılarla doluydu. Tüm seyahat boyunca cep telefonları kapalıydı. İndiğinde telefonunu açmış, bir dakika geçmeden çalmaya başlamıştı. Arayan Tarık dı.

“Ne istiyorsun, Tarık?”

“Başak, çok özür dilerim. Çok büyük bir hata yaptım. Kardeşini sen sandım. Lütfen buluşup konuşalım. “

“Tabii, konuşuruz. Ben İstanbul’a döndüğümde!”

“Sen neredesin?”

“Nerede olduğumu söylemeyeceğim. Bir süre tatil yapacağım. Güvensizliğini yaşarken beni ne kadar kırdığını anladığında, eğer konuşabileceğimi hissedersem konuşuruz. Şimdiden söz vermiyorum. Senin psikolojik sorunlarını bana yaşatmana izin vermeyeceğim. Seni seviyor olmam, her hareketine katlanmamı gerektirmez. Beni dinlemedin. Tıpkı yıllar önce Gaye’yi dinlemediğin gibi. Aynı kefeye koydun beni. Üstelik ikizim olduğunu bile bile. Üstelik her zaman dürüst davranacağım konusunda sana söz verdiğimi bile bile. Üstelik seninle en kısa sürede evlenip çocuğunu doğurmayı istediğimi bile bile. Sırf korkuların yüzünden binmemi istemediğin motorumu kullanmaktan vazgeçtiğimi bile bile. Ben sırf sen üzülmeyesin diye elimden gelen her şeyi yapmaya çabalarken, sen beni dinlemedin. Daha ne istiyordun bu aşka inanmak için? Ben elimden geleni yaptığıma inanıyorum. Hatta gereğinden fazlasını yaptığımı anlıyorum. Belki bir gün yeniden oturur konuşuruz. O zamana kadar kendini affettirecek bir şeyler bul. Aksi halde seni bir daha görmek istemiyorum.”

“Başak, ne demek bir daha görmek istememek. En başta demedin mi konuşuruz diye. Lütfen bu kadar kolay kesip atma. Yerden göğe haklısın ama konuşmadan çözemeyiz. “

“Çok konuştuk. Sanırım çok hızlı yaşanan bir ilişki aynı hızla bitti. Çünkü konuştuğumuz her an sen, dürüstlük istedin ben de dürüst olacağımı söyledim. Ben hala dürüstüm. Senden de aynı şeyi bekliyorum. Bu ilişkide dürüst ol. Ne istediğini, nasıl istediğini iyice düşün ve karar ver. Kendini affettir ki beni yanında bul. Aksi halde dedim ya, bir daha beni göremezsin. Şimdi kapatmam lazım. Bu telefonu İstanbul’a dönene kadar bir daha açmayacağım. Bana ulaşmaya uğraşma. “

“Ne zaman döneceksin İstanbul’a?”

“Bilmiyorum. Kendine iyi bak.”

“Başak, kapatma lütfen. “

“Kapatıyorum. Hoşça kal.”

“Başak, seni seviyorum. Lütfen kapatma konuşalım.”

“Ben de seni seviyorum. Şu an senden nefret etsem de seni seviyorum. Bu sevgi hemen silinip atılacak bir şey değil ki. Sadece çok yıprandığını bil. Yeniden onarılması gerektiğini bil. Gerekirse tedavi olunması gerektiğini de bil. Kapatıyorum artık. “

Dostlar ApartmanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin