Üst kata çıktıklarında, Tarık içeri davet edilmeyi bekliyordu. Başak da yanıltmadı. Kapıyı ardına kadar açıp, içeri yürüdü. Damla, evini görünce sevinmiş ellerini kollarını oynatmaya başlamıştı. Teyze yeğen hasret giderirken, Tarık kendi evindeymiş gibi mutfağa girmiş kahve suyu koymuştu. Bazı şeyleri teklifsizce yaşıyorlardı. Bundan Başak da Tarık da rahatsızlık duymuyorlardı.
Başak, mutfağında olmasından rahatsız değildi ama daha önceki birlikte olduğu kadınlarla da böyle yaşadığını düşününce içinde kıskançlık duymaya başlamıştı. Alt tarafı kahve yapan bir erkeği kıskanmanın ne manası olduğunu düşünürken, suratı asılmış, kucağında oynamaya çalışan Damla, elini uzatıp parmağını ağzına sokmaya çabalarken sert yüz hatlarından korkmuş ve ağlamaya başlamıştı. Tarık da Başak'ın yüzündeki değişimin farkındaydı. Kahve fincanları ile salona geldiğinde yüzünü görmüş ve neye bu kadar sinirlendiğini anlamaya çalışmıştı. Damla'nın ağlamasına anlamsız gözlerle bakan Başak'a açıklama da Tarık'a düşmüştü.“O suratla bana baksan, arkamı döner kaçarım. Ne oldu? Ne için o kaşlar çatıldı?”
“Yok bir şey.”“Var bir şey”
“Tarık. Yok bir şey dedim.”
“Ne o, İstanbul'a gelmek bize yaramadı mı? İlk kavgamızı mı yapıyoruz?”
“Hayır, elbette kavga etmiyoruz. Düşüncelerim yüzünden seninle kavga etmem çok anlamsız. “
“Aklından geçenleri konuş ki çözelim. Aksi halde kaşlarının arasında oldukça derin bir çizgi oluşacak. “
“Damla'yı uyutayım, konuşalım. “
“Tamam. Kahveni de iç. Soğutma.”
“Sağ ol.”
Başak on beş dakika sonra salona geldiğinde, Tarık'ın koltukta uyuduğunu gördü. Karşısındaki tekli koltuğa oturup bir süre izledi. İzlendiğini anlayan Tarık, tilki uykusundan uyandı ve Başak'a gülümsedi.
“Yanıma gel tatlım. “
“Hayır. Konuşacaklarımı buradayken daha rahat toparlarım.”
“Tamam o zaman. Seni dinliyorum.”
“Tarık, sen en başından beri dürüst bir ilişki istediğini söyledin. Ben de öyle olmasını tercih ederim. Seni ilk gördüğüm andan beri çok çekici buldum. Çok hoşlandım. Bunu da hiç gizlemedim. İlk çıktığımız yemekte kıskanç bir yapın olduğunu belirttin. Seni öyle kabullendim. Ben kıskanç biri değildim. Değildim diyorum, çünkü az önce öyle olmadığımı anladım. Senin mutfağıma girip kahve suyu koymuş olman beni zıvanadan çıkarttı.”
“Ne yani, sana kahve yapmamı mı kıskandın?”
“Tarık, saçmalama lütfen. Elbette kahve yapmanı kıskanmadım. Benden önce kahve yaptıklarını kıskandım.”
Tarık, ciddi olup olmadığını anlayamamıştı. Yüzündeki ifadeden son derece ciddi olduğunu anlayınca, yine içinde bir yerler memnun oldu. Başak'ın kendisini kıskanmasından hoşlanmıştı. Bu da kendisi için bir ilkti. Söze nasıl başlayacağını bilemedi.
“Senden önce kimsenin mutfağına girmedim dersem o kaşlarını çatmaktan vazgeçer misin?”
“Önce inandır.”
“Oooo her seferinde ispat mı edeceğim?”
“Evet. Çünkü nedense bende hiç de öyle mazbut bir erkek intiba yaratmadın. Tecrübelerini konuşmak istemiyorum bile. “
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dostlar Apartmanı
RomansaYine eski bir hikaye Üstelik eskiden apartmanlarda olan dostluklara da selam çakıyor. Güzel günleri anımsayanlara, hiç yaşamadığı için bilmeyen gençliğe ve bir gün yine insanların eskisi kadar dost canlısı olacağı günlerin geleceğine inananlara gel...