Dostlar Apartmanı Bölüm 2

16.4K 895 44
                                    

Aysev, ya sabır der gibi kafasını havaya kaldırıp, "Gel gel kadın olacaksın... gel de öğreteyim" diyerek, Damla'yı ve bezlerinin olduğu çantayı koluna takıp arka odaya gidiyordu. Başak, ilk defa evin o tarafına geçerken, o şaşkın halinde bile etrafı incelemeye başlamış, kendi evinden bile daha derli toplu, düzenli bir ev görünce, kendinden utanmıştı. 

Aysev, bezlerin ıslak havluların olduğu çantayı yatağın üstüne boşaltmış, içinden, alt değiştirmek için kullanılan bir örtü bulmuş, yatağının üstüne yaymıştı. Sonra, tulumu çıkartıp, yatkın hareketlerle kirli bezi çıkartmış, ıslak havlularla iyice temizlemiş ve yeni bezini bağlamıştı. Başak, şaşkın gözlerle Aysev'in ellerini izliyordu. 'Ben bunu yapamam' diye düşünmeye başlamıştı. 

"Ne zaman döneceğine dair, bir şey söyledi mi?"

"Nereden bilsin, şeker? Bulsun yakışıklısını döner elbet. Damla'yı sana emanet edecek kadar gözü dönmüş olabilir ama en kısa sürede dönecek kadar da akıllıdır."

"Aysevvvv, ben ne yapacağım bu kızla. Ya ben gerçekten hiçbir şey bilmem. Yurtlarda kalırken de küçüklerle hiç ilgilenmezdim. Benim bütün derdim, dolap tepelerine, penceredeki demirlere, fırsat buldukça da ağaçlara tırmanmaktı. Bak, hala tırmanıyorum. ben saçma sapan fikirler üretir ve dağlara tırmanırım başka bir halt bilmem. Bu çocuk üç günde açlıktan ölür"


"Ayyyy çatlatma beni kızzz, ne demek açlıktan ölmek... Sen kendi karnını doyurmuyor musun? Bunu da bir şekilde beslersin. Mamasından dünya kadar koymuş valizlere... Bak anacığı her şeyleri düşünmüş. Arabası, paket paket bezi, maması... hepsini yüklenmiş geldi kız. Ayy bak, asıl ne yapacaklarını yazmış, bunu bile düşünmüş... Eee ne de olsa biliyor malını. Kızını tehlikeye atmamış... Her şeyi madde madde yazmış... Saatleri bile var... Hata yapmazsın."


"Hata yapmamak için, o saatlerde bebeğin yanımda olması lazım. İşe nasıl götürebilirim ben bunu?"


"Yaa o senin yakışıklı izin vermez mi?"


"Sen benim patronumun yakışıklı olduğunu nereden biliyorsun, bakayım?"


"Ayyy kıskanç şeker, geçen sene yemeğe gittiğinizde resim çektirmemiş miydin? Hani dans ederken? İşte orada görmüştüm ya... çok şeker kız. Çok yakışıklı ama, evli... Ah ahh kapılmış zaten tüm iyiler"


"Aysevvv düştü çenen... Çeneni değil kafanı çalıştır, ben bu kıza nasıl bakarım onu düşün!"


"Dur kız bunlara bizim kafamız yetmez. Bizim kokoşlara inelim. "


"Sana kaç kere, onlara kokoş deme dedim"


"Ayy kokoşlar şeker ama, sen de ben de çok seviyoruz o kokoşları"


En alt kattaki iki kız kardeş, yaşları ile ters orantılı ruhları sayesinde binanın genç kızlarıydı. Hasibe 73, Nesibe 75 yaşındaydı. Gerçek isimlerini kullanmayı yasaklamışlardı. Hasibe'ye Sevda, Nesibe'ye Ferda diye hitap ediyorlardı. Genç kızken her ikisinin de çok güzel oldukları aşikardı. Tamamı kendilerine ait bu apartmanın, giriş katındaki iki daireyi birleştirip tek daireye çevirmiş, üst katları da kiraya vermiş, büyük bir aile   oluşturmuşlardı. İyi geçindikleri zamanlar, aynı yerde oturan kız kardeşler, kavga ettikleri anda, evin iki ayrı ucuna yerleşiyorlardı. Hem ev sahibi, hem anne, hem abla olan bu iki kardeş aynı zamanda pratik zekaları ile gençlere pabuçlarını ters giydiriyordu.


"Hadi inelim aşağıya."


"Kızlarrr hadi, Sevda ile Ferda'ya iniyoruz."


Başak, en önden giderken, Aysev arkasından seslendi...


"Şekerrr, burada bir şey unutmadın mı?"


"Ne?"


"Damla!!!"

Dostlar ApartmanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin