"Hikayemin başarı kazanması ve neticesinde basılması için lütfen oy verip yorumlar atarak destek olun. Seviliyorsunuz. İyi okumalar." (Multimedia: Rüzgar karakteri temsili)
"... Bu Sami denen adam da rahat duramayıp hapisten kaçmış." Ege dirseklerini masaya yaslayarak ellerini birleştirdi. Babasının şirketine yakın bir kafede oturuyorlardı. İkizler yan yana oturmuş, karşılarında ise Miray vardı. Ege anlatması gereken her şeyi anlatıyordu ama Ada'nın ağzını bıçak açmıyordu. Burada ne yaptıklarını bile çözememişti. Neden bu kıza bunları anlatıyorlardı? "Sırf bizden intikam almak için." Ege konuşmayı sürdürdü. "Ama intikam nasıl alınır göstereceğiz ona. Öyle üzerimize adamlarını göndererek olmuyor bu işler. Bizler kaç kere karşılaştık böyleleriyle bir bilsen. Ama her seferinde bir şekilde kurtulduk. Az önce de senin sayende oldu bu." Gözlerinin içine bakarak gülümsedi. Miray belki de hala korkuyordu ve oradan kaçıp gitmek istiyordu ama bu gülümsemeye karşı koyamazdı. Kendi yüzüne de aynı gülümsemeyi yerleştirdi ama bu Ada'nın yüz ifadesini görene kadar sürdü.
"Şimdi sıra sende," dedi Ada elini masanın üzerine koyarak. "Neden bizi kurtardın? Ya da bizim orada olduğumuzu nereden biliyordun?"
"Bilmiyordum." Sesindeki inandırma isteği oldukça barizdi ve Ege belki de bu sese çoktan tav olmuştu ama Ada'nın kalın duvarlarını geçecek kadar güçlü değildi. "Siz çıktıktan sonra patron çağırdı ve telefonunuzu unuttuğunuzu, bir görevliye vererek size ulaştırmamı söyledi. Ben de boşta kimseyi bulamayınca kendim çıktım. Hem biraz işten kurtulmuş olacaktım. Ah, unutmadan şunu da vereyim." Cebinden çıkardığı cep telefonunu Ege'ye uzattığında Ege o kadar mutlu olmuştu ki. Çünkü bir ara siyahların içinde olabileceğini düşünmemiş değildi. Ama kızın elinde kanıt da vardı. Yani kız masumdu.
"İnandın mı şimdi?" dedi Ege imalı bir şekilde Ada'ya bakarak. Ada sadece gözlerini devirerek arkasına yaslandı. Ege çok iyi biliyordu ki bu onun kabullenme şekliydi. Artık herhangi bir problem kalmamıştı. Ta ki Ege'nin telefonu çalana kadar.
Arayan Rüzgar'dı. "Tabi ya" dedi Ege elini anlına götürerek. "Biz Rüzgar'ı unuttuk." Hemen telefonu açarak kulağına götürdüğünde bir sorun olduğunu anlamıştı. Rüzgâr telefonu hoparlöre almıştı ve nefes nefeseydi. "Rüzgâr, iyi misin?" diye sordu kaşlarını çatarak. Ada masaya yaslanarak Ege'ye baktı.
"İyiyim iyi." Rüzgâr arabanın yan aynasına bakarak arkasından gelen arabaları kontrol ediyordu. Arkasında 2 tane araba onu takip ediyordu. "Ama bir sorun var. 15 dakika kadar önce fark ettim adamları arabayla giderken. Denemek için saçma sapan yollara falan girdim ama peşimden ayrılmadılar."
Ege ve Ada birbirine baktılar. Ege'nin gözünde korku, Ada'nın gözünde ise soru işaretleri vardı. Ege telefonu hoparlöre alarak masaya koydu. "Arabayla takip ediyorlar değil mi? Yanlış anlamadıysam eğer."
"Aynen öyle. Ada da duyuyor mu?"
"Duyuyorum," dedi Ada hafif telefona eğilerek. "Sami'nin adamları." Ege de onaylar bir biçimde kafa salladı. "Koca Sami."
"Koca Sami mi? Ulan bu adam kaç ay önce hapse girmemiş miydi?"
"Kaçmış." Ada sesini fazla yükseltmedi. Ama az önce yatışan siniri yeniden fırlamıştı. Sanki bir gün içerisinde kaç kere sinirlenebilir onu test ediyorlardı. "Az önce bizi de sıkıştırdılar ama kurtulduk." Miray'a imali ve sinirli bir bakış attı. "Demek ki aynı anda seni de sıkıştıracaklarmış ama kaçmışsın ellerinden bir şekilde. Sen ölmeden peşini bırakmayacaklardır."
"Rüzgâr şimdi telefonu kapat ve bize 5 dakikada bir konumunu at. Aklımda bir plan var. Yanına geleceğiz tamam mı? Ama sakın trafiği sıkışık bir yola sapma. Sakin yollardan sakin sakin ilerle ve bizi bekle. Anladın mı?"
![](https://img.wattpad.com/cover/272986121-288-k240399.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Doğuşu
Teen FictionBaban ile savaşa girersen, bir kazanan olur mu? Rüzgar'ın hayatı, öngörülemeyen bir ateş çemberinden bozma, akıp gidiyordur. Hayatının bir köşesinde sevdikleri, diğer köşesinde ise mafyalar vardır. Kendilerine Kelebekler dedikleri 3 kişilik gruplar...