"Hikayemin başarı kazanması ve neticesinde basılması için lütfen oy verip yorumlar atarak destek olun. Seviliyorsunuz. İyi okumalar."
İlk yumruğu Ada attı. Karnına. Ardından hızlı ve çevik hareketlerle bacaklarına ve arkasına geçerek sırtına vurdu. Adamın devasa vücuda sahip olmasının dezavantajlarını kullanıyordu. O çevik değildi ama Ada öyleydi.
Hiçbir şekilde yerinde durmadan adamı yıkmaya çalışıyordu ama sanki sinek ısırığı gibiydi Ada'nın darbeleri. Adam öylece yerinde dikiliyordu. Ama artık hareket etme zamanı gelmişti. Aniden Ada'ya döndü ve sert bir yumruğu yanağına geçirdi. Bu darbe bir metre ileri sıçramasına sebep olmuştu Ada'nın.
Elmacık kemiği fena ağrıyordu. Burnundan gelen kanı eliyle sildi ve pantolonunun arkasına sabitlediği muştaları eline taktı. Ada'nın en sevdiği birkaç şeyden biriydi o muştalar. Uçları olabildiğince sivri ve altından yapılmıştı. Kimlerin canı yanmıştı o muştadan. Sıra bu dev adamdaydı.
Muştaları giyen Ada yüzündeki sinsi gülümsemeyle kafasını kaldırdı. Gözlerini dev adamla kesiştirdi ve yeniden koştu. Daha ilk birkaç yumruktan adamdan tepki gelmeye başlamıştı bile. Biraz daha tepki vermese robot olduğunu düşünecekti zaten. Muştanın sivri uçları canını yakmış olacak ki o da Ada'ya saldırmaya başladı. Ada, dev adamın yumruk darbelerini eğilerek savuşturuyor ve yeni darbelerle adamı yoruyordu. Muştanın ucunun kan olduğunu fark etmesi uzun sürmedi.
Savuşturmalar da bir yere kadardı. Karnına beklemediği bir yumruk yiyen Ada acı içinde bağırırken art arda vurma sırası adama geçmişti. Ada'nın çenesini tuttu ve aynı yere üç defa sertçe yumruk attı. Her bir yumrukta daha acı dolu bir şekilde bağırıyordu Ada. Kurtulmaya çalışıyor, ne yaparsa yapsın kurtulamıyordu adamın o kocaman güçlü ellerinden.
Adam, sol eliyle Ada'nın boğazını tuttu ve yukarı doğru kaldırmaya başladı. Ayaklarını yerden kesmiş, gözlerinin hizasına getirmişti kana bulanmış Ada'nın yüzünü. Ada, dev adamın o iğrenç yüzüne şöyle bir baktıktan sonra en sevdiği hareketlerden birini yaptı. Ayağıyla adamın apış arasına tekme attı.
Acı içinde bağıran adam bıraktı Ada'yı. Bu fırsatı asla kaçırmazdı Ada. Elini apış arasına götürerek eğilen adamın suratına alttan bir yumruk atarak acısını ikiye katladı. Öyle ki muştanın sivri uçları yüzünde damla damla kanayan deliklere yol açmıştı. Dev adam bir yüzünü bir de malum yerini tutarken bir yumruk darbesini de karnına yedi. İki eliyle de rastgele yumruklar savuruyordu Ada. Neresine denk geldiğinin hiç önemi yoktu onun için. Tek hedefi bu dev adamı yere yıkmaktı. Fakat o kadar darbeye rağmen bana mısın demiyordu. Yeniden doğrulmuş, Ada'nı bir sonraki yumruk darbesini durdurmuştu eliyle. Ardından diğer eliyle atacağı yumruğu da aynı şekilde durdurmuştu.
O kadar sinirlenmişti ki Ada'yı sertçe iterek boğazına yapıştı tekrardan. Bu sefer daha sert sıkıyordu. Parmakları öyle sertti ki hem canı yanıyor hem de nefes alamıyordu. Nefesi kesilen Ada ani şokla ne yapacağını şaşırmıştı. Bu sefer kendini koruduğundan tekme de atamıyordu. Tek yapabildiği ellerini boynuna götürerek adamın elinden kurtarmaya çalışmaktı. Bu da bir sonuç getirmiyordu. Oraya kadardı. Ölecekti. Kurtulmasını başka bir yolu kalmamıştı.
Gözleri kararmaya başlamıştı. Oksijensizlik bir insanın çekebileceği en büyük acılardan biriydi ve o an bu acıyla yüzleşiyordu. Ne kadar dayanabileceğini bilmiyordu. Bilincinin ne zaman kapanacağını bilmiyordu. O öldükten sonra Miray'a ne olacağını bilmiyordu. Rüzgar ve Ege'ye ne olacağını bilmiyordu. Buradan kaçı sağ kurtulacaktı? Bilmiyordu.
Artık gücü kalmamıştı. Elleri düştü ve gözleri yavaş yavaş kapanmaya başladı.
O an da bir şey oldu. Dev adam fark etti bunu. Kendisine doğru hızla koşan bir kız vardı. Elinde ise kalın bir sopa vardı. Elindeki kızın arkadaşı olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Doğuşu
Teen FictionBaban ile savaşa girersen, bir kazanan olur mu? Rüzgar'ın hayatı, öngörülemeyen bir ateş çemberinden bozma, akıp gidiyordur. Hayatının bir köşesinde sevdikleri, diğer köşesinde ise mafyalar vardır. Kendilerine Kelebekler dedikleri 3 kişilik gruplar...