Baban ile savaşa girersen, bir kazanan olur mu?
Rüzgar'ın hayatı, öngörülemeyen bir ateş çemberinden bozma, akıp gidiyordur. Hayatının bir köşesinde sevdikleri, diğer köşesinde ise mafyalar vardır. Kendilerine Kelebekler dedikleri 3 kişilik gruplar...
"Hikayemin başarı kazanması ve neticesinde basılması için lütfen oy verip yorumlar atarak destek olun. Seviliyorsunuz. İyi okumalar."
Saat 14'e gelirken önce Ada sonra da Ege duş aldı ve en sonunda yeniden salonda bir araya geldiler. Bu sefer konuşacakları konu ciddiydi. Hayalet çeteyi konuşacaklardı. Bunun şakası yoktu.
"Elbet bir iz bırakmış olmalılar" dedi Ada havluyla hala nemli olan sarı saçlarını kurularken. "Hiçbir iz bırakmadan bu kadar büyük işler yapamazlar. Açıkları olmalı."
"Olmalı elbet ama bunu fark edip kapatacak kadar da zeki ve deneyimliler." Rüzgâr bir çözüm bulmak için kafasını olabildiğince zorluyordu ama aklına hiçbir şey gelmiyordu. "Ama bizden zeki olmamalılar, olamazlar."
"Kimse olamaz" Ada kendine güvenir şekilde arkasına yaslandı. O da bir çözüm bulmak için kafasını yoruyordu. Bir şey bulmak zorundalardı.
"Sizce adamlarını nasıl seçiyorlardır?" dedi Ege. "Belki bir şekilde Rüzgar'ı adamları yapabiliriz. O zaman işimiz çok daha kolay olur."
"Maalesef bunun için de çete hakkında bir şeyler bilmek zorundayız. Koca İstanbul'da kimse bir şey bilmiyor mu ulan?" Ada sinirlenmişti. Hem de normalden fazla sinirlenmişti. Bir çete için bu kadar düşünmeye değmezdi ama düşünüyorlardı. Hem de saatlerce.
Öyle ki saat 15'i geçmişti. Onlarca fikir, onlarca olasılık sunmuşlardı ama hiçbiri olmamıştı. Hep bir pürüz çıkmıştı. Hep bir aksilik, hep bir olumsuzluk sarmıştı ruhlarını. Odayı gri hava kaplamıştı ve bu gri hava bir saattir sadece birkaç kelime eden Ege'yi bunaltmıştı. Hala Ada'nın sorusunu düşünüyordu. Koca İstanbul'da onlara yardım edecek kimse yok muydu?
"Var" dedi Ege ayağa kalkarak. İkisi de başlarını kaldırdı ve merakla Ege'ye baktı. Ege o kadar sessiz kalmıştı ki onun orada olduğunu bile unutmuşlardı. "Miray," dedi heyecanla. "O bilebilir." Ve Ada gözlerini devirerek bakışlarını yeniden aşağı indirdi.
"Miray mı bilecek hayalet çeteyi? Cidden mi?"
"Evet, düşünsene bir. Bize uzun zamandır İstanbul'daki bütün çeteleri araştırdığını, hakkında bizim bile bilmediğimiz şeyleri bildiğini söylemişti. Hayalet çeteyi de biliyor olabilir. Ondan öğreneceğimiz en ufak şey bile ilerlememiz için işimize yarar."
"Ege haklı." Rüzgâr da Ege gibi ayaklanınca Ada şaşkınlıkla Rüzgar'a baktı.
"Ya siz şaka mısınız? Gidip o kızdan mı yardım isteyeceksiniz. Bu mu planınız?"
"O kız bize yardım edecek buna eminim." Ada kahkaha atarak gözlerini yeniden devirdi. Ege'nin, o kıza olan aşkından dolayı bunu istediğinden adı kadar emindi. Zaten 6 gündür her fırsatta yanına gidiyordu. Ada artık bu kızdan kurtulması gerektiğinin farkına varmıştı ama çok geç kalmıştı.
Şöyle bir ikisine baktı şaşkınlık ve öfkeyle. Kendisinden böyle bir şey istediklerine inanamıyordu. O kızdan nefret ederken şimdi ayaklarına gidip yardım mı isteyeceklerdi?
Bir Ege'ye bir Rüzgar'a baktı. 'Rüzgar için' dedi içinden, öfkesini bastırmaya çalışarak. Pek başarılı olduğu söylenemezdi ama en azından cevap vermesine yetecek kadar sakinleşmişti. "İyi peki," dedi Ada ayağa kalkarak. "Gidelim." Bilgisayarını kapattı. "Bakalım bu çete filozofu kızımız bize hangi işe yarar bilgiyi verecek?"
Ve üçü birlikte evden çıktılar. Mesai saati bitmeden yetişmeleri lazımdı ki yetişemeseler bile sorun olmazdı. Ege çoktan kızın numarasını almıştı bile.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.