1 | cat

23.5K 1.9K 3.1K
                                    

"Jimin bana aşık." diye mırıldandım adeta içim erirken.

Sıranın üzerine koyduğum dirseğimden destek alarak kafamı elime yaslamışken, iki sıra önümdeki kumral çocuğu kızarmış yanaklarımla ve utangaç tebessümümle her zamanki gibi hayranlık dolu izliyordum. Kalbim kesinlikle yerinden çıkacak gibiydi. İmkansızdı bir insanın bu kadar mükemmel olması.

"Sınıf listesinde üst üste olmanız sana aşık olduğu anlamına gelmez Jungkook."

"Ölüp bitiyor bana..."

Sıra arkadaşım Nayeon'a kulaklarım tamamen tıkanmış şekilde küçük bir iç çekiş ağzımdan kaçtığında tebessümümü de büyüttüm. Karşımdaki mükemmel varlık gözleri kısılana kadar arkadaşlarına gülüyor, saçlarını alışkanlık edindiği gibi geriye doğru tarıyordu arada. Bense bir müzedeymiş gibi bu şaheseri izliyordum.

Teneffüs yeni bitmişti ve öğrenciler kendi arasında sohbet edip, hocanın gelmesini bekliyordu. Ben gündelik aktiviteme devam ederken sıra arkadaşım, önündeki defterin kenarına bir şeyler yazdıktan sonra masada önüme koydu. Bu dikkatimi Jimin'den almama sebep olurken kaşlarımı çatarak kağıda baktım. Numara yazıyordu.

"Abimin psikolog arkadaşı. Ne olur git, sana ücretsiz."

Kahverengi ve kısa saçları olan tek arkadaşım Nayeon, bana endişeli bir şekilde baktığında ona göz devirip arkama yaslandım kollarımı bağlayarak. Sınıf listesinde üst üste olmamız bana aşık olduğu anlamına gelirdi. Ben normaldim.

Sıkıntıyla yanaklarımı şişirdim, hoca bir türlü gelmiyordu. Zaten ders kimyaydı, gelmese daha iyiydi.

En arka köşede takılan, pek de sevilmeyen çocuklardan biriydim işte. Asosyal olduğumdan değil, dersleri dinlemediğimden oturuyordum. Dört ay sonra bir üniversite sınavım vardı. Ama sayısal öğrencisi olarak, başta kimya ve fizik denen iki illet dersi ancak bu dersi bulan bilim adamları anlatsaydı anlardım sanırım. Hatta onlardan bile anlamazdım.

En iyisi yatıp oyun oynamak.

"Gaykook."

Her zamanki gibi, duyduğum ve duymaktan bıktığım sesle tekrardan iç çektim ve ayakta bana alayla gülerek bakan iki kıza baktım.

Günlük rutin...

"Efendim Kaşarhee."

Kızla artık iletişim biçimimiz olarak böyle anlaşıyorduk. Sınıfta kimse beni sevmezdi. Bu iki kız kendince uğraşırdı, aynı şekilde sınıftaki diğerleri de. Şükür ki birazcık bıkmışlardı ve son sene olduğundan sınava hazırlanıyorlardı. Hayatsız gibi davranmak yerine biraz ders çalışıyorlardı.

Sevmeme nedenlerini pek anlamıyordum. Kimseyle arkadaşlık kurmazdım Nayeon dışında. Sessiz ve içime kapanık olduğumdan değil, insan sevmiyordum. Sevmediğimi de direkt suratlarına söylüyordum. Niye sahte bir samimiyete gireyim ki? Onlar da bundan hoşlanmıyorlardı.

Bir de eşcinsel olmamla dalga geçiyorlardı. Ama bu yalnızca hoşuma gidiyordu çünkü IQ seviyelerini tahmin etmek zevkli oluyordu. Aramızda kalsın, tahminlerime göre epey düşüktü...

"Her zamanki gibi bok kokuyordun da. Camı aç demeye geldim."

Kız ukala bir tavırla konuşurken ona gözlerimi devirdim yine. Şu kızı alıp fiziksel anlamda duvardan duvara vuran ilk kişi ile evleneceğim. Totem yaptım.

"Sen gelene kadar burada bir bok kokusu yoktu." diyerek yanımdaki camı açtım ve sahte bir tavırla yüzümü buruşturup havayı dağıtır gibi elimi salladım burnumun önünde. Nayeon da bana ayak uydurarak parmaklarıyla burnunu tıkadı ve dudaklarını tiksinircesine kıvırdı.

evian ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin