7 | princess elvira

12K 1.4K 1.1K
                                    

Uyuyamıyordum.

Tam bir saattir aşağıda konuşuyorlardı ve ben, sebepsizce uyuyamıyordum işte.

Burası Yoongi'nin eviydi. Aslında ismi Yoongi değildi ama alışamazdım hemen. Üzerimize rahat kıyafetler vermişti. Bizi üst katta boş bir odaya sokup yer yatağı yapmış, daha sonra da çıkmıştı. Klostrofobimden dolayı o çıktıktan sonra kapıyı açmıştım ancak ışık yetersizdi. Lamba falan yoktu ki, dışarıdan ay ışığı bile çok az vuruyordu. Nayeon yanımda uykuya dalarken, ben huzursuzluktan uyuyamıyordum.

Derin bir nefes aldım sırt üstü uzanıp, soğuktan dolayı üzerimize verdikleri battaniyeyi biraz daha üzerime çektim. Tavanı izlemeye başladım. Odadan çıkıp yanlarına gitmek istemiştim ancak çekinmiştim işte. Hem özel konuştukları için, hem de Evian'ın sinirinin bana patlamasından çekinmiştim. Pek rahat değildim kısaca.

Sıkıntıyla yanaklarımı şişirdim. Uykum açılmıştı resmen. O tarih kitabını da anlatamamıştım henüz Evian'a. Sabah anlatırdım sanırım.

Merdivenlerden gelen ses ile gözlerimi odanın tahta kapısına çevirdim.

Ayak sesleri.

Merdivenlerden yavaş ve sessiz olmaya çalışan ayak sesleri gitgide yaklaşırken, aynı zamanda loş bir ışık da yükseliyordu. Sonunda ise tamamen merdivenden çıktı adam, ve benim uyuduğum odaya doğru sessizce yöneldi. Evian'dı bu. Anlaşılan konuşmaları bitmişti.

Odanın karanlığından bana bile bakamazken, elindeki gaz lambasını tutarak içeriye adımladı. Fazla aydınlatmıyordu ancak dönemin şartlarına göre olasılıkları buydu. Girdi içeriye, uyanık olduğumu fark etmedi ve uyuduğumuz yere doğru yaklaştı. Benim biraz ötemde eğildi ve yere gaz lambasını bıraktı. Bunun için mi gelmişti? Işık için gelmişti. Biliyordu ki o klostrofobimi.

Yere bıraktıktan sonra eğildiği yerden kalkmadan bana baktı. Benim uyanık olduğumu fark etmesi ile kaşlarını çattı. "Uyumadın mı?" diye fısıldadı derin sesiyle. Kafamı iki yana salladım. Gözlerini kaçırdı, ardından ayağa kalktı ve odadan çıkıp gitti.

Kalmıştım öylece. Biraz ilgilenir, sohbet eder sanmıştım ama o hiçbir şey demeden ışığı bırakıp gitmişti.

Oflayarak yattığım yerde dikeldim ve oturur pozisyona geldim. Üzerimdeki battaniye bacaklarıma düşerken bacaklarımı kendime çektim ve kollarımla sardım. Yapacak bir şey yoktu, uykum da yoktu. Biraz arkadaş olmak istemiştim sadece onunla.

Adım sesleri tekrar yaklaştı ve Evian odaya girdi. Elinde demirden minik bir kap ve bir parça pamuk vardı. Ben onun gelmesi ile bacaklarımı indirip şaşkınlıkla bakarken, o beni umursamadan yanıma oturdu. Bağdaş kurdu ve bir elini bana uzattı.

"Sol elini ver."

Dediğini yapıp sol elimi ona uzattım. Yoongi dediği için kestiğim baş parmağım da sol elimdeydi. Hedefinin o olduğunu, elindekileri kenara bırakarak parmağımı tutması ile anladım. Unutmuştum bile ben yarayı. Kan çoktan durmuştu. Biraz akmıştı sadece.

Evian okyanus mavisi gözlerle parmağıma bakıp bir yandan pamuğu eline alırken, ben adamı inceliyordum. Hiçbir insan gözlerini ondan alamaz gibi hissediyordum. Bir çekiciliği vardı ve bir kere baktıysanız, tekrar tekrar izlemeden duramazdınız bu adamı. Özellikle gözlerini.

Pamuğu, getirdiği demir kaptaki sıvıya batırırken fısıldayarak konuşmaya başladı.

"Özür dilerim. Kabalık ettim."

Kaşlarımı kaldırdım. Bunu beklemiyordum işte. O ise gözlerini asla bana çevirmeden pamuğu kaba batırmaya devam etti.

"Sadece... sinirliydim biraz. Düzgün karşılayamadım sizi."

evian ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin