Jungkook
"Ah.. dün gece çok kötüydü!"
Sitem ede ede Hoseok, Paul, Namjoon, Seokjin, Nayeon, Mia ve Evian'ın oturduğu çok ilginç akşam yemeği masasındaydık. Mia neden buradaydı bilmiyordum. Evian'dan nefret etmiyor muydu?
Dün gece Evian'ın mükemmel (?) düğününe gitmiştik ve ben o kadar fazla içmiş olmalıyım ki ertesi günün akşamında uyanmıştım. Saraydan Evian'ın evine ne zaman geldiğimizi hatırlayamıyordum.
Dudaklarımı büzdüm. Sarayı merak ettiğimi bildiği için orada kalmama izin verir, hem hevesimi de kursağımda bırakmazdı diye ümit etmiştim. Arkadaşlarını saraya getirip götürüyordu rahatça ama ben düğün dışında görememiştim daha.
"Sen niye buradasın? Eşinin yanına gitsene." diyerek gözlerimi kısarak baktım Evian'a. O ise tepki vermedi. Masadaki herkes yalnızca yemek yiyor, asla konuşmuyordu ve hepsi dalgındı. Bir tek ben konuşup duruyordum.
Önümdeki etten biraz daha attım ağzıma ve çiğnerken masadaki cenaze gibi olan ortamı inceledim. Paul ve Theo, özellikle birbirlerine bakmamaya çalışıyordu.
Çok sıkıcı bir ortamdı ama bir şey yapmamaya karar vererek sessiz yemeğe geri döndüm. Deli gibi kar yağıyordu dışarıda. Bu yüzden içerisi de biraz soğuktu, ağzımdaki eti çiğnedikten sonra mızırdadım hemen.
"Üşüdüm ya..."
Hepsinin gözleri bana döndü bir anda.
"Şömineyi yakayım." diyerek ayağa kalktı Paul bir anda.
"Ben de çay yapayım." diyerek Mia da peşinden hızla ayaklandığında şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım.
"Ben battaniye getireyim." Evian da üçüyle birlikte kalktı ve üçü de aynı anda sanki aceleleri varmış gibi koşturarak dedikleri işleri yapmaya gittiler.
"Çok mu üşüyorsun? İyi misin?" diyen yanımda Nayeon'a çevirdim gözlerimi.
"İyiyim, öylesine söyledim. Niye abarttınız?"
Battaniye isteyecek kadar üşümüyordum mesela. Ama yalnızca birkaç dakika içinde şömine yakılmış, Evian omzuma bir battaniye koyup her yerimi sarma gibi sarmış, Mia da çok sıcak bir çay getirmişti.
"Teşekkür ederim... gerek yoktu ama."
Üzerimdeki battaniyeyi Evian fazla sardığından hafifçe üzerimden kaldırarak yalnızca omzumda durmasını sağladım ve önümdeki çayı elime alıp bir yudum aldım.
"Pekala... zaman makinesi yarın çalışacak."
Evian masaya oturduğunda sonunda benim dışımda konuşup sessizliği bozan biri olmasıyla herkesin gözleri ona döndü. Önemli bir şey anlatacağı belliydi.
"Ve Jungkook, senin makineyi ilk kullanan olman gerekiyor."
"Senin de." dedi Seokjin kaşlarını çatarak. "İkinizin de bir an önce kaçması gerek."
"Evet, bu yüzden... ne yapacağımız hakkında hiçbir fikrim yok çünkü ikimizin de gideceği zamanlar çok farklı."
Kaşlarımı çattım dediklerini anlamayarak. "Tam olarak acelemiz ne?"
Ben eve gitmek falan istemiyordum.
Evian'ı bırakmayı, hiç istemiyordum. Açıkçası burada yaşamak istiyordum ve bunu Evian'la konuşacaktım.
"O zaman şöyle..." dedi Namjoon hemen. Benim sorumu umursamadan sohbete devam ettiler ve ben sorularımla kaldım öylece.
"Ya Evian bir haftalığına 2021'e gidecek ya da Jungkook bir haftalığına bir ay öncesine gelecek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
evian ✓
FanficLise öğrencisi Jeon Jungkook, sokaktan sahiplendiği kedinin 1843'den gelen Prens Evian olduğunu öğrenir. ♥︎ 1. Kitap 22.06.2021 - 08.10.2021